Rabia Naz’a ne oldu? Kimi koruyorsunuz?

rabia naz

2018’in Nisan ayında Giresun’un Eynesil ilçesinde evinin önünde ağır yaralı halde bulunan Rabia Naz’ın şüpheli ölümü üzerine yürütülen soruşturma süreci, Rabia Naz’ın ailesi ve gönüllü gazetecilere yönelik yoğun saldırılarla devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde TBMM Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarını takip etmek üzere Eynesil’e giden üç gazeteci ve baba Şaban Vatan, zorla tanık ifadesini değiştirmeye çalıştıkları iddiası ve tutuklama talebiyle gözaltına alındı. Devletin her kanadından isimler her ne kadar bir an önce dosya kapansın, halk unutsun diye müdahale etse de; halkın ve meslek örgütlerinin yoğun baskısı ile gözaltılar adli kontrol şartıyla serbest bırakılmak zorunda kaldı.

Şaban Vatan’ın gözaltına alınışı ilk değil. Süreç boyunca adli tıp kurumlarının kapılarında rapor için bekleyen, gece gündüz tek başına delil toplayarak kamuoyu ilgisini sürekli canlı tutan Şaban Vatan’ı, geçtiğimiz Mayıs ayında akıl hastalığı raporu çıkararak kliniğe yatırmaya bile cüret ettiler. Peki, Şaban Vatan’a duyulan bu öfkenin sebebi nedir? Niçin ısrarla deliller karartıp, süreci halktan gizlemeye çalışıyorlar?

İntihar değil, cinayet!

Sürecin başından itibaren savcılık tarafından yapılan basın açıklamalarında Rabia Naz’ın geçirdiği genel beden travmasının intihar veya düşme sebebiyle gerçekleştiği ileri sürüldü. Bir gün sonra hazırlanan otopsi raporunda beden travmasının sebebinin ne olduğuna dair bir ifade yer almamasına rağmen, savcılık alenen yanıltma amacıyla otopsi raporu dayanak göstererek olayın “düşmeye uygun” olduğu söyledi.

Seçilen hikayeye uygun bir teknik rapor “onayı” hemen alınıp dosyaya eklense de, olay beklenildiği gibi kolayca örtbas edilemedi ve sorular sorulmaya devam edildi. Rabia Naz’ın bedeni evin terasından 6,5 metre ileride bulunmuştu. 11 yaşında 70 kilo bir çocuğun nasıl olup da o kadar uzağa atlayabildiği tartışılmaya başlandığında ise savcılık “fikir değiştirerek” Rabia Naz’ın sürünerek bulunduğu noktaya geldiğini iddia etmeye başladı. İddia tek başına biraz yavan durmuş olacak ki, ardından tanık Mürsel Küçükal da ifadesini değiştirmeye karar vererek “kızın süründüğünü gördüm, korktuğum için söylemedim” dedi, bir düşme sesi duyduğunu da savcılık dosyasına ilave etti. Tüm bunlar olurken savcılığın, Şaban Vatan’ın gösterdiği tanıklardan hiçbirinin ifadesini almaya gerek duymadığını da ekleyelim.

Olaya ilişkin tüm bilgiler, hukuki tabirle son derece “hayatın olağan akışına aykırı” olmasına rağmen, cinayet ihtimaline dair hiçbir delil bilinçli bir şekilde araştırılmadı. Şaban Vatan’ın Hacettepe Üniversitesi’nden kendi çabasıyla aldığı, “bulguların trafik kazasına bağlı çarpma sonucu meydana gelmiş olabileceği” kanaatindeki Adli Tıp Kurulu Raporu  soruşturma dosyasına konulmadı. Belden aşağısı ağır hasar görmüş bir çocuğun yerde hiçbir iz bırakmadan süründüğünün iddia edildiği, olay tanığının ifadesini değiştirdiği, trafik kazası ihtimalinin dosyaya sokulmadığı, savcılığın açıkça süreci yönlendirmeye çalıştığı bir soruşturmada, delilleri toplayan tek kişi olan Şaban Vatan'ı ise baskıyla yıldırmaya, susturmaya çalışıyorlar.

Olay günü siyah bir doblonun bir çocuğa çarptığı ihbarına ve oto yıkamada siyah doblonun telaşla temizletildiği bilgisine rağmen savcılığın durumu araştırmaması, kamera kayıtlarının dahi toplanmaması, olayın bir cinayet olduğunu ve örtbas edilmeye çalışıldığını gösteriyor. İlçe halkının söylediğine göreyse aracın sürücüsü Giresun Belediye Başkanı’nın yeğeni. Aracın içinde kimin olduğu konusunda net bir şey söylemek henüz mümkün olmasa da, katilin devlet tarafından korunmaya değer görüldüğü ve ortada birtakım ortak ilişkilerin mevcut olduğu kesin. Nitekim başsavcılığın sık sık medyanın olaya fazla müdahil olduğuna ilişkin açıklamalarına ek olarak İçişleri Bakanı Soylu’dan Adalet Bakanı Gül’e kadar devletin her kanadından “karışmayın” uyarıları gelmeye devam ediyor. Bunlar yetmemiş olacak ki; Nurettin Canikli geçtiğimiz aylarda Şaban Vatan’a dava açmış; Şaban Vatan, Canikli’nin Alucra’daki yangına karıştığına dair bazı belgeler belediye başkanının elinde olduğu için olayı kapatmaya çalıştıklarını duyurmuştu.

Katiller ortaya çıkarılsın!

Tüm baskılara, dosyanın bir an önce kapatılma çabalarına rağmen halkın süreci ciddiyetle takibi, Şaban Vatan’ın cinayetin açığa çıkarılmasına dair ısrarı devam ediyor. Yaşanılanlar ilk olmadığı gibi; söz konusu durumun yalnızca kötülükle, kirli ilişkilerle, tekil kişilerle açıklanması da mümkün değil. Daha Rabia Naz'ın nasıl öldüğünü açığa çıkarmak için mücadele edilirken, Nadira Kadirova'nın katlinin sessiz sedasız üstünü kapatmaya çalıştıklarını gördük. Bu düzenin ayrıcalıklı kesiminin konumunu koruma savaşına karşılık olarak biz de muhatabımızı iyi tanımalıyız. Kadın cinayetlerinden işçi davalarına kadar her konuda görüyoruz ki bu düzende hukuk da adalet de zenginler ve onlara hizmet edenler için işliyor.