Garip şair 100 yaşında

13 Nisan 2014, Türk şiirinin yaramaz çocuğu Orhan Veli’nin 100. yaş günü. Kutlu olsun! Hem ona hem hepimize. 36 yaşında açık bir rögar kapağının kurbanı olan talihsiz şair, o kısacık hayata nasıl da unutulmaz şiirler sığdırmış. “İstanbul’u dinliyorum”dan Süleyman Efendi’nin nasırına, “bir elinde cımbız bir elinde ayna”dan “beni bu güzel havalar mahvetti”ye ve nice başka şiirine kadar hepimizin belleğine kazınan şiirler yazmış. Bir şairin gerçekten bir halkın şairlerinden biri haline gelmesinin belki de en yalın ölçüsü, onun bazı mısralarının günlük dilde darbı meseller, atasözleri, fıkralar gibi dilin güzel anlatım tekniklerinden biri haline gelmesidir. Orhan Veli işte öyle bir şairdir.

Orhan Veli şiirde devrimcidir. Kafiye ve vezni Nâzım Hikmet zaten hak ettikleri yerde kullanmayı şiirimize yerleştirmişti. Orhan Veli onu sadece daha ileri taşımıştır. Orhan Veli ile birlikte halkın arasına, mahalle kahvesine sokulmuştur şiir, sokakta yürürken giriş katlarının pencerelerinden içeri bakmıştır, memurun, şoförün, kasabın hayatına girmiştir. “Garip” garibanın bile anlayabileceği bir şiirdir onunki. Şiirde devrimcidir de içerikte kayıtsız mıdır? Bazıları Nâzım’dan sonra Orhan Veli ve arkadaşlarının şiiri devrimci politikadan koparmak için bir manevra yaptığı kanısındadır. Oysa Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat üçlüsü 1940’lı yılların sonunda Nâzım’ın salıverilmek amacıyla başlattığı açlık grevine destek olmak için kendileri de açlık grevi yapmış insanlardır. Ve Nâzım seyahat çantasında Orhan Veli’nin şiirlerini taşıdığını kendisi söylemiştir.

Orhan Veli, çocuğun bile anlayacağı yalınlıkta sınıf mücadelesine yer vermiştir şiirinde. Kanıtı mı?

 

Ciğercinin kedisi

uyuşamayız seninle yollarımız ayrı;
sen ciğercinin kedisi ben sokak kedisi;
senin yiyeceğin kalaylı kapta;
benimki aslan ağzında;
sen aşk rüyaları görürsün, ben kemik
ama seninki de kolay değil, kardeşim;
kolay değil hani;
böyle kuyruk sallamak tanrının günü.

cevap
-ciğercinin kedisinden sokak kedisine-
açlıktan bahsediyorsun;
demek ki sen komünistsin.
demek bütün binaları yakan sensin.
istanbul'dakileri sen
ankara'dakileri sen...
sen ne domuzsun, sen!

 

Ama sadece çocuklara sınıf mücadelesi anlatmaz Orhan Veli. Bazen düpedüz devrimcinin kendisine seslenir. En güzel şiirlerinden biriyle.

 

Hürriyete doğru

Gün doğmadan,

Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.

Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,

İçinde bir iş görmenin saadeti,

Gideceksin

Gideceksin ırıpların çalkantısında.

Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;

Sevineceksin.

Ağları silkeledikce

Deniz gelecek eline pul pul;

Ruhları sustuğu vakit martıların,

Kayalıklardaki mezarlarında,

Birden

Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.

Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;

Bayramlar seyranlar mı dersin,

Şenlikler cümbüşler mi?

Gelin alayları, teller, duvaklar, 

Donanmalar mı?

Heeey!

Ne duruyorsun be, at kendini denize:

Geride bekleyenin varmış, aldırma;

Görmüyor musun, her yanda hürriyet;

Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;

Git gidebildiğin yere...  

              

Orhan Veli bizimdir. Onun, kültürümüze kattığı muzip ama hüzünlü, yalın ama derinlikli sesi bizimkilerden biridir. Saygıyla, sevgiyle anıyoruz.