Faiz lobisiymiş! Tayyip’in yalan rüzgârı ve gerçekler

Tayyip Erdoğan, Gezi Parkı eylemleriyle başlayan halk isyanını, iyiye giden Türkiye ekonomisine karşı düzenlenmiş bir komplo olarak niteledi. Tayyip Erdoğan’ın bu çıkışı halk isyanından korkan bir devlet adamının yalanlara sarılarak bu isyanı yalnızlaştırma ve itibarsızlaştırma çabasından ibaretti.

Halk isyanını alevlerndiren mihrak polis teşkilatının kendisidir

Çünkü ne halk bir komplo sonucu isyan etmişti ne de Türkiye ekonomisi gösterildiği gibi iyiye gidiyordu. Halk isyanı herkesin gözlerinin önünde Gezi Parkı eylemlerine karşı uygulanan polis gaddarlığına karşı yükselen bir halk hareketiydi.

Güçlü ekonomi mi? Külahımıza anlatın!

Ekonomiye gelince, isyanın ardından borsa açılır açılmaz yere çakıldı, faiz ve döviz fırladı. Bu çöküş Tayyip Erdoğan’ın söylediği gibi dış güçlerin komplosu değil bizzat Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin kendisinin eseriydi. Çünkü 10 yıllık AKP iktidarı boyunca ülke ekonomisini, özelleştirmelerle, tamamen kaptıkaçtı mantığıyla işleyen inşaat sektörününün şişirilmesiyle, tarımı çökerten ve dışa bağımlı hale getiren liberal politikalarla sürekli şişirilen bir balon haline getirmişti.

Kafasını kuma gömen, arkasında 48 milyar dolar cari açık olan bir ekonomi

Bu balon zayıf yerinden er geç patlayacak ki bu zayıf nokta da devasa boyutlara ulaşan cari açıktır. Türkiye 2012’de 49 milyar dolar açık vermiştir. Bu rakam ekonomi sadece yüzde 2 büyüdüğü için başka yıllara göre düşük (!) bir rakamdır. Bir yıl öncesinin rakamı ise dudak uçuklatıcı bir düzeydedir, 77 milyar dolardır! Bu açık da iki vasıtayla, birincisi yurtdışından Türkiye’ye akan sıcak para ve ikincisi ise resmi olarak net hata ve noksan kaleminde gözüken kayıt dışı ekonomik faaliyetlerle finanse edilmektedir. Bunlardan sıcak para bilindiği gibi en ufak bir risk artışında kârlarını alıp geldiği yere dönmektedir. Bu parayı tekrar çekmek için de faizler yükselmektedir. Yani ortada bir grup faizci spekülatörün komplosu değil, 10 yıl boyunca Türkiye’de üretimi ve ekonomiyi faiz düşkünü sıcak paraya esir edenlerin eseri vardır.

Halktan alıp İMF’ye verdiler, tüm halkı borç batağına soktular

Tayyip Erdoğan’ın çok övündüğü büyüyen Türkiye büyüyen ithalat ve sıcak paraya bağımlılıktır. Türkiye’nin İMF’ye borcunun bitmesi de Tayyip Erdoğan’ın bir başka çarpıtmasıdır. İMF’ye borç ödenmiştir ödenmesine ama birincisi bu borç sağlık hakkının gaspedilerek paralı hale getirilmesi, eğitimden, ücretlerden kısıntı yapılması pahasına olmuştur. Dahası Türkiye’nin toplam dış borcu azalmak bir yana 10 yıl içinde 129 milyar dolardan 337 milyar dolara çıkmıştır.

Sadece kamu değil daha fazla özel sektör ve giderek tüketici kredileri ve kredi kartlarıyla tüm halk boğazına kadar borç batağına batmıştır. Gerçekler ortadadır. Manzara şişirilmiş, içi boş ve bıçak sırtında giden bir ekonomidir. Bu yüzden Gezi Parkı olayları bir anda ekonomik çalkantı yaratmıştır. Bu çalkantıyı herhangi bir büyük deprem ya da sermayeyi kaçıracak bir risk algısı yaratacak herhangi bir siyasi olay ya da söz gelimi Ortadoğu’daki bir askeri gelişme de yaratabilirdi.

Devrimci İşçi Partisi hodri meydan diyor!

Devrimci İşçi Partisi Tayyip Erdoğan’ın bu yalanlarına ve çarpıtmalarına ilk gününden itibaren cevap verdi. Hodri meydan dedi. Biz borsa düşecek diye hak aramaktan vazgeçmeyeceğiz. Sermayenin kaçarım tehdidine karşı kökten çözüm kapitalizmin kumarhanesi olan borsanın kapatılmasıdır. Ortada halk düşmanı bir faiz lobisinden bahsediliyorsa halkın iliğini sömüren tefeci bankaları (sadece faizcileri değil hile-i şeriye yapan gizli faizciler olan katılım bankalarını da) kamulaştırarak işe başlayalım. Ama tabii ki bunları bir burjuva partisi olan AKP yapamaz. Onlar halkı kandırır ve kendileriyle birlikte patronların cebini doldurmaya bakar. Bu saydıklarımızı yapmak için halkın çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerin çıkarlarını gözeten ve patronlara eyvallahı olmayan işçi sınıfının devrimci partisine ihtiyaç var. DİP’in izlediği yol budur. Halk isyanı en büyük komplocu Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir acz içinde olduğunu, horlanan halkın ise aslında ne kadar güçlü olduğunu göstermiştir. DİP, savunduklarını gerçekleştirmek için işte bu güce güvenmektedir. 

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Temmuz 2013 tarihli 45. sayısında yayınlanmıştır.