Erdoğan Siyonizmden özür diledi!

Türkiye halkı temeli olmayan bir heyecana kapılmış durumda. “Tayyip Erdoğan İsrail’e özür diletti, tazminat ödenecek, Gazze üzerindeki abluka kaldırılacak”. Bu, halkın ulusal gururunu okşuyor. “Artık biz de sözünü dinletebilen bir memleket olduk” diye heyecan içinde halk. Her şeyden önce, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun özür dilemesinin çerçevesi hiç de sevinilecek bir şey olmadığını hatırlatmalı bize. 

Büyük patron Obama başında dururken özür diledi Netanyahu. ABD Türkiye’nin aleyhine gibi görünen şeyler yapınca “Türkiye’nin güçlenmesini çekemiyorlar, zayıflatmak istiyorlar” diye tepineceksiniz, Obama Erdoğan’la telefonda konuşurken beyzbol sopası ile oynamakta olduğunu gösteren bir fotoğrafı yayınlandı diye çıkarmadığınız anlam kalmayacak. Ama aynı ABD başkanı Netanyahu’nun başına zebani gibi dikilip özür diletince ulusal gururunuz okşanacak! Sınıf bilinçli işçiler! Emperyalistler ve onların “bölgedeki en yakın müttefikleri” (kelimeler Obama’nındır) arasındaki manevralara bu tür değer atfetmeyin, çevrenizde bu tür aldanmaya karşı mücadele edin.

Obama’nın himayesinde gelen özür tam tersine herkesi düşündürmelidir: İki müttefiki arasında üç yıldır devam etmekte olan bir çatlağın ortadan kaldırılması için Obama neden bu kadar çok çaba gösterdi birden bire? Bu soruyu sormalıyız. Olan biten Ortadoğu’da emperyalizmin kendi saflarını sıklaştırmasıdır. Bunun arkasında yakında Suriye’ye veya biraz daha uzak bir gelecekte İran’a karşı açılacak bir savaş olabilir. Karar alınmıştır muhtemelen, cephe gerisi sağlamlaştırılmaktadır. Buna mı seviniyorsunuz?

İkincisi, Netanyahu’nun Erdoğan’a Gazze’ye ablukanın kaldırılacağı konusunda söz verdiği halka söylenmiş apaçık bir yalandır. Olayı yabancı basından izleyenler gayet iyi biliyor ki, İsrail başbakanı o konuda hiçbir vaatte bulunmamıştır. Mısır’da devrim yaşanalı beri Gazze üzerindeki abluka zaten bir ölçüde gevşemişti. Netanyahu yuvarlak bir lafla Erdoğan’a Gazze’den İsrail halkı üzerine füze atılmadıkça ticarete engel olmadıklarını, olmayacaklarını söylemiştir. Oysa daha o sabah Gazze’den israil’e bir füze yollanmıştı. Ee, şimdi ne olacak? Abluka var mı yok mu? Bu konuda hiçbir özel gelişme yoktur, kimse kendini aldatmasın!

One minute, Mr. Erdoğan! Ne diyorsunuz siz?

Ama en önemlisi şudur: İsrail başbakanı Erdoğan’dan özür dilemiştir, ama Erdoğan ondan da önce İsrail’den özür dilemiştir! Ve birazdan göreceğiz ki, Erdoğan’ın özrü çok daha derine giden bir özürdür.

Bilindiği gibi bundan bir süre önce Erdoğan Viyana’da Siyonizmi faşizm ve ırkçılık gibi ideolojilere benzeten bir demeç vermişti. Bu, İsrail’de büyük tepkiyle karşılanmasının ötesinde Erdoğan’ı ABD yönetimi ile karşı karşıya getirdi. ABD’nin yeni dışişleri bakanı John Kerry’nin birkaç hafta önce Türkiye’ye yaptığı ziyaretin baş konusu buydu. ABD Erdoğan’a “sözünü geri al” diyordu.

Erdoğan sözünü geri aldı! İsrail başbakanının özründen birkaç gün önce, Erdoğan Danimarka’nın Politieken gazetesine e-mail yoluyla bir demeç verdi. Orada Viyana demecinin yanlış anlaşıldığını, eleştirisinin yerleşimler ve Gazze gibi somut sorunlarda izlediği politika dolayısıyla İsrail’e yönelik olduğunu, İsrail bir Filistin devletinin kurulmasına olanak tanımadığı sürece İsrail’i eleştirmeye devam edeceklerini, ama kendilerinin anti-Semitizmi (yani Yahudi düşmanlığını) eleştirdiğini söylemiştir. Bu bir özürdür.

Neden? Önce, Erdoğan’ın Viyana demecinde Siyonizmin yanında faşizm ve ırkçılık ile birlikte “anti-Semitizm” zaten sayılıyordu. İsteyen herhangi bir kaynağa baksın, bunu görür. O zaman koskoca ABD ve İsrail devletleri Erdoğan’ın demecini nasıl “anti-Semitizm” gibi algılamış olabilir. Sen “anti-Semitizm”i zaten mahkûm ederken “anti-Semitizm”ile suçlanmış olamazsın ki! Hayır, Erdoğan anti-Semitik tavır aldığı için değil, Siyonizmi ırkçılık ile bir tuttuğu için, yani Siyonizmi eleştirdiği için tepki almıştır. Şimdi yaptığı, bir açıklama değildir, bir özürdür.

Ayrıca, Erdoğan’ın Danimarka gazetesine demeci bir yalan üzerine inşa edilmiştir. “Ben İsrail’in somut politikalarını eleştirdim” de nereden çıktı? O demeç “İslamofobi” (Batı’daki İslam korkusu ya da düşmanlığı) ile ilgilidir. Erdoğan İslamofobinin de aynen faşizm, ırkçılık, anti-Semitizm ve Siyonizm gibi mahkûm edilmesi gerektiğini söylemektedir. Konu İsrail falan değildir ki, “ben İsrail’in somut politikalarını eleştiriyorum” diye işin içinden çıkasınız!

Ama en önemlisi bu da değildir. İşin en önemli yanı, Erdoğan’ın “ben İsrail’in somut politikalarına karşıyım” diyerek “ben Siyonizme karşı değilim” demiş olmasıdır. Bu geri adımın tarihi ağırlığını yalnız İslamcı hareketin Siyonizme karşı tarihi tavrını göz önüne alırsanız kavrayabilirsiniz. Erbakan kabrinde bir daha dönmüş olmalıdır! Erdoğan İslamcı hareketin tarihinin en önemli iddialarından birini ayaküstü terk etmiş olmaktadır!

Şimdi neden Erdoğan’ın özrünün İsrail başbakanınınkinden çok daha derine gittiğini söylediğimiz anlaşılmıştır. Netanyahu özrünü tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık biçimde şöyle ifade etmiştir: İsrail ordusu Mavi Marmara saldırısında operasyonel hatalar yapmış ve ölümlere ve yaralanmalara sebebiyet vermiştir. Bu yüzden Türk halkından özür dilerim. Ne özrü? “Operasyonel hata” özrü. Bu özür Erdoğan (ve Obama) tarafından kabul edilince, aslında İsrail’in çok daha büyük suçlarının üstü örtülmüş olmaktadır. İsrail operasyonel hatalardan bağımsız olarak suçludur Mavi Marmara’da. Uluslararası hukuku bile ayaklar altına almıştır. Erdoğan özrü kabul ederek bu iddianın üzerine bir bardak soğuk su içmiş oluyor.

Ama önemli olan şudur: Netanyahu “operasyonel hata” için özür dilemiştir. Ya Erdoğan? Erdoğan kendi tarihi ideolojik ve programatik pozisyonu için özür dilemiş, oradan çark etmiştir! Erdoğan, Danimarka gazetesine verdiği bu demeçten sonra artık ben anti-Siyonistim diyemez. Erdoğan’ı destekleyen İslamcı hareketlere de geçmiş olsun! Onlar da bu büyük tarihi ihaneti sineye çekmişlerdir.

Biz ise, Erdoğan karşı da olsa da taraftar da, Siyonizmin bir ırkçılık olduğunu ve Filistin halkına karşı bir insanlık suçu olduğunu sonuna kadar savunacağız, Siyonizmle mücadele etmeye devam edeceğiz! Marksistler olarak, geçmişte Siyonizmi mahkûm etmiş olan İslamcıları ve anti-emperyalistleri bu meseleyle hesaplaşmaya çağırıyoruz.

İşte size bir barışmanın öyküsü! Şimdi bir Obama’nın bir kolunda, öteki diğer kolunda, Erdoğan ve Netanyahu’nun neler yapacağını hep birlikte göreceğiz. Ortadoğu’da sarsıntılı günlere giriyoruz.