Başyazı: Demek ki aynı gemide değilmişiz

Demek ki aynı gemide değilmişiz

Bir sene önce 19 Mayıs günü ülkenin burjuva partilerinin liderleri Samsun’da bir geminin önünde toplu poz verip “aynı gemideyiz” mesajı vermişti. Bir sene sonra iki aylık Koronavirüs salgınının ardından bu tartışma bitmiş bulunuyor. Milletin çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerle burjuvaların aynı gemide olmadığı deneyimle bir kez daha tescillendi.

Zenginler hayatı evlerine, villalarına, malikânelerine sığdırırken evde kalmak işçi sınıfına nasip olmadı. Doktordan temizlik işçisine en ön safta mücadele eden emekçilerden pek çoğu hasta oldu ve şehitler verdik. Rakamlar gösterdi ki evde kalamayan, servislere doluşup, tabur tabur fabrikalara sürülen işçiler nüfusun geri kalanından 3 kat daha fazla hastalığa yakalandı.

Patronlar hemen saraydan 100 milyarlık destek paketini, vergi muafiyetlerini kaptı. Açlık sınırında ücret alan işçi ve emekçiler vergiden muaf tutulmadı. Patronlar Cumhurbaşkanının açtığı yardım kampanyasına yaptıkları bağışları vergiden düştü. Reklam bütçesinden tasarruf edip kâra bile geçti. Asgari ücretli bu iki ayda maaşını eline almadan 854 lira vergi verdi. Beş tane maskeye zor ulaştı.  

Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin yasası ile patronlar maaş ödemekten kurtarıldı. Hortumlar işsizlik sigortası fonuna bağlandı. İşçinin ücreti kısa çalışmada yüzde 40 kesildi. Üstelik işsizlik sigortası fonuna borçlandırılan yine işçi oldu. Erdoğan, kısa çalışmanın işsizlik ödeneğinden mahsup edilmemesi yetkisini kullanmadı. Ücretsiz izinde patron kıdem ihbar ödemekten kurtuldu, işçi 1117 liraya mahkûm edildi.

23 Nisan’da zincirli meclisin mebusları protokolde omuz omuza yer kavgası verirken kimsenin takmadığı sosyal mesafe, zincirleri kıran işçi figürüyle özdeşleşen 1 Mayıs’ı yasaklamanın, işçilerin temsilcilerine saldırmanın gerekçesi oldu.

Şimdi salgın bitiyor algısı yaratılıyor. Çünkü ülkede döviz kalmadı, ihracat yapılacak, ülkeye turist çekilecek. Tabii ki bedelini yine işçi emekçi ödeyecek. Salgının bedelini hasta olarak, işsiz kalarak, ücretinin kesilmesiyle ödeyen işçi ve emekçiler önümüzdeki dönemde de telafi çalışması adı altında karşılığı ödenmeyen mesailerle faturayı üstlenecek. Patronlar vergi indirimlerinin ve teşviklerin sefasını sürerken milyonlar yaz ayları ile birlikte vergi dilimine girecekler.

Nihayet algı ne olursa olsun salgın bitmeyecek, salgınla birlikte temeli atılan ve inşaatı yaz başında bitecek olan yeni hastanelerin servislerini ve yoğun bakımlarını yine işçi sınıfı dolduracak.

Ama bunların hiçbiri kaderimiz olmayacak. “Aynı gemideyiz” safsatası bittiğine göre, şimdi ayrı gayrı demeden birleşik işçi cephesini inşa etmenin zamanı gelmiştir geçmektedir. İşçi sınıfının öncülüğünde tüm emekçi halk asalak sermaye sınıfını ve onun siyasetini sırtından atmalı, salgının da ekonomik krizin de faturasını patronlara ödetmelidir.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Mayıs 2020 tarihli 128. sayısında yayınlanmıştır.