Birleşik Haziran kritik karar eşiğinde

Bu hafta sonu Birleşik Haziran Hareketi (BHH) Türkiye Meclisi toplanarak 7 Haziran seçimleri konusunda ortak bir karara ulaşmaya çalışacak. Verilecek karar hem Türkiye’nin yakın dönem geleceği açısından, hem de BHH’nin kendi geleceği açısından son derecede kritik önem taşıyor.

CHP dışı solda seçimlere ilişkin tavır yavaş yavaş billurlaşıyor. Halkevleri, HDP’nin yüzde 10 barajını aşması için elinden geleni yapacağını açıkladı. Biz Devrimci İşçi Partisi olarak tavrımızı bir Merkez Komitesi bildirisi ile uzun zaman önce açıklamıştık. Bu tavrın üç öğesi var: HDP, BHH ve geri kalan sosyalist parti ve kurumlar arasında kurulacak bir cephe; CHP’den kesin kopuş; seçim ittifakının yüzünü işçi sınıfına ve emekçilere dönmesi. Bu tür bir cephenin müthiş bir rüzgâr estireceğini, CHP’den yorulmuş, ekmeğini Ekmeleddin’den, demokrasisini Mansur Yavaş’tan, kurtuluşunu Mehmet Bekâroğlu’ndan beklemekten sıkılmış büyük bir kitleyi kendine çekebileceğini ileri sürüyoruz. Yani böyle bir bileşimle baraj sorun olmaktan kesinlikle çıkacak, bunun da ötesinde Türkiye siyasetinde muhalefetin ana odağı haline gelebilecek bir güç doğacaktır.

İşte bu hafta sonu BHH Türkiye Meclisi böyle bir seçeneği kabul ya da reddedecektir. Önündeki mesele hayati bir önem taşıyor.

CHP tarihe havale edilmeli

Ne var ki, BHH’nin bu karara gelmeden önce çok temel bir yanlış anlayışı aşması gerekiyor. Solda çok yaygın bir yaklaşım, Türkiye’nin “faşizm” ya da “İslami faşizm” tehlikesi karşısında olduğunu, buna karşı “sol”da bütün odakların güçlerini birleştirmesi gerektiğini ileri sürüyor. Bu “sol” içine CHP’yi de sokuyor. Yani seçime CHP-HDP-BHH ittifakıyla girilmesini öneriyor. Aslında denebilir ki, AKP iktidarının bugün kurmuş olduğu rejime “faşizm” demenin asıl meramı CHP ile işbirliğinin sözde “teorik” temelini oluşturmaktır. Biz burada “faşizm” tahlili ile tartışmayacağız. Bunun sürekli olarak yapılması gerekiyor, ama bir an Tayyip Erdoğan’ın ve çevresinin adım adım örmeye çalıştığı yeni rejimin şu ya da bu adla anılabilecek bir baskı rejimi olduğunu kabule edip CHP ile ittifak meselesi üzerinde duracağız. CHP ile ittifak birkaç nedenle büyük bir yanlış olacaktır:

·       AKP’yi yenilgiye uğratmanın yolu, Tayyip Erdoğan’ın en büyük kozu olan seçmen tabanının bir bölümünü ondan koparmaktır. Bu tabanın önemli bir bölümü işçi sınıfına mensuptur, emekçi ve yoksul insanlardan oluşur. Bu insanları CHP tipi “demokrasi” ve “laiklik” söylemleriyle kazanamazsınız. Ancak ekonomik çıkarlarına hitap ederek kazanabilirsiniz. Demek ki, neoliberalizme cepheden karşı politikalar işçi, emekçi ve yoksulları AKP’den koparmak için gereklidir. CHP bir burjuva partisi olarak buna engeldir. Bu partinin ekonomi politikalarının başında aynen Kemal Derviş gibi İMF-Dünya Bankası ekolünden gelmiş Füsun Sayek Böke oturmaktadır. CHP ile birlikte seçime girmek, yoksul emekçi tabanı Tayyip Erdoğan’a hediye etmektir.

·       CHP “sol” değildir. Siyaset biliminin yelpazesinde eskiden merkez partisi olarak nitelenebilecek olan bu parti, şimdi DYP-ANAP geleneğinin yerini almaya soyunmuştur. CHP bu kadrolarla ne ekonomik alanda, ne de demokratik haklar konusunda gerçek solun kazanmaya çalıştığı kitlelerin ihtiyaçlarına karşılık veremez.

·       Çok daha pratik bir anlamda, bir artı bir her zaman iki etmez. BHH içinde CHP-HDP-BHH ittifakını savunanlar, bu basit gerçeği unutuyorlar. Yurtsever Kürtlerin önemli bir bölümü CHP’ye oy vermektense gidip AKP’ye oy verir. Haydi, yurtseverler üzerinde parti disiplinini korudunuz, AKP’den kopmakta olan Kürtler geri döner. Öte yandan, geleneksel olarak CHP’ye oy veren kitlenin bir bölümü de Kürt hareketinin içinde olduğu bir ittifaka oy vermez. Gider MHP’ye ya da yeni adıyla Vatan Partisi’ne oy kullanır. Yani üçlü ittifakın savunucularının salt nicel hesapları bile tutmayabilir!

·       CHP’yle ittifak yapmamak için aslında doğrudan siyasi bir neden de vardır. Buna çok derinlemesine girmeden söyleyip geçeceğiz: CHP’nin bugünkü siyasi projesi, eski ABD Büyükelçisi Frank Ricciardone ve Fethullah Gülen’le birlikte çizilmiş emperyalizm yanlısı bir projedir. BHH kendi dokümanlarında anti-emperyalizmini ilan eden insanlardan oluşuyor. Bu ne yaman çelişkidir?

CHP kendisine bir gelecek bulamadan kendi iç çelişkileriyle kıvranan bir partidir. Bırakın yavaş yavaş tarihe karışsın!

HDP-BHH-sosyalistler cephesi nicelin ötesinde nitel bir atılım sağlar!

CHP’nin içinde olmadığı bir cephe, Türkiye’de bambaşka bir rüzgâr yaratacak, bu rüzgâr sadece ittifakın alacağı oy sayısını arttırmakla kalmayacak, siyasi alanda safların yeniden dizilmesine yol açacaktır.

Yalın biçimde söyleyelim: HDP ile BHH’nin bir araya gelişi, toplumsal muhalefetin iki ayrı kanadında var olan karşılıklı kuşkuları gidererek yüzü sola dönük olan kitlelerde bir yakınlaşma, bir canlanma yaratacaktır. Dürüst biçimde söyleyelim: HDP’nin tabanı veya ona oy kullanabilecek kitleler BHH’nin temsil ettiği çizgiyi Kemalizme ve Türk milliyetçiliğine fazla yakın görmektedir. BHH’nin tabanı ya da onun oylarını etkileyebileceği kitleler ise HDP’nin AKP ile kolayca anlaşmaya varabilecek bir siyasi tutum içinde olduğunu düşünmektedir. Bu tür bir ittifak, her iki kutuptaki insanlar için de bir güvence olacaktır. Böylece, bugüne kadar gönlü daha solda yer aldığı halde CHP’ye oy veren veya seçim sandığına gitmeye gerek duymayan önemli bir kitle şimdi bu bileşimi inandırıcı bulacaktır.

İşçi sınıfı içinde veya mahallelerde çalışma yapan sosyalistlerin katılımının da bu cepheye katkısı önemli olacaktır elbette. Ama HDP-BHH birlikteliğinin böyle birleştirici bir etkisi olacaktır. Ortasından yarılmış olan gerçek toplumsal muhalefet tek ses halinde haykıracak, birleşik bir bayrak ardında yürüyecektir. Bunun yaratacağı “sinerji” beklenenin çok ötesinde bir atılım yaratabilir. Burada da bir artı bir iki değil, üç, dört, beş olacaktır! Seçimin ertesine kalacak bir yakınlaşmadır bu. HDP tabanı BHH tipi solun Kürt halkına dost olduğunu görecektir. BHH tabanı Kürt hareketinin geleceğini AKP’de değil solla birlikte aradığını görecektir. Karşılıklı güvensizliği ortadan kaldırmak için muazzam bir fırsat karşısındayız.

Başka biçimde söyleyelim. BHH Gezi ile başlayan halk isyanının mirası üzerinde yükselmek için kurulmuş bir ittifaktır. HDP ise 2014’ün Ekim başında Kürt illerinde yaşanan halk isyanının kendini parlamenter düzeyde ifade ettiği parti. Bu iki gücün, Gezi isyanının parçası olan öteki sosyalistleri de yanlarına alarak bir cephede bir araya gelmesi, bugüne kadar birbirine neredeyse sırt çevirmiş olan iki halk isyanının aynı mecraya doğru yönelmesidir. Bunun Türkiye siyasetinde etkileri sarsıcı, hatta devrimci nitelikte olabilir.

Seçim önemlidir ama sadece bir halkadır. Bu toplum bir yıl arayla iki halk isyanını doğurmuştur çelişkilerinden. Bu birliktelik bu isyanların çok daha üst bir sentezde buluşmasının ilk adımı olabilir.

8 Haziran için alternatif senaryolar

BHH’nin bütün bileşenleri, bu hafta sonu kararlarını verirlerken 8 Haziran sabahını gözlerinin önüne getirsinler. En güçlü olasılıklar şunlardır:

·       BHH istediği kadar CHP-HDP-BHH ittifakını savunsun, CHP buna hayır diyeceği için CHP ve HDP seçimlere kendi başlarına girerler. CHP her zamanki gibi sefil bir performansla vasat bir sonuç alır. AKP’de yaşanacak muhtemel bir kanamadan büyük ölçüde MHP yararlanır. HDP belki de barajı aşamayacağı için AKP düşen oy oranına rağmen büyük bir çoğunluk elde eder. Yüreği solda büyük kitleler yeni dönemi büyük bir moral bozukluğuyla karşılarlar. Yenilginin yoludur bu!

·       Yukarıdaki senaryoda bir değişiklikle HDP kendi gücüyle barajı aşar, Kürt halkının önünde yeni olanaklar açılır. Ama Kürt hareketi ve Kürt halkı yüzünü AKP ile pazarlığa, emperyalizm ile müzakerelere, Barzani ile işbirliğine döner.

·       HDP-BHH-öteki sosyalistler seçimlere bir ittifak olarak girerler. Barajı aşmanın ötesinde kitlelerde büyük bir zafer duygusu, birlik dürtüsü ve mücadele cesareti oluşur. İttifak ister yüzde 11 almış olsun, ister yüzde 15, gelecek mücadeleler için sapasağlam bir zemin oluşmuş olur.

BHH içindeki sosyalistler, 2015 seçimlerinin çok önemli olduğunu anlamalılar. Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına geçişi, parlamenter politikada yükseliş eğrisinin sonu olabilir. Ama mevzileri vardır, düşmeye direnecektir, bunun için her şeyi yapabilecek bir fıtrata sahiptir. Karşısında halkın gerçek barikatını kurmanın ilk adımının bu seçimlerde atılması gerekiyor.

BHH: tamam mı, devam mı?

Birleşik Haziran Hareketi, Türkiye siyasetinde yeni bir odak olmak amacıyla kuruldu. İddiası büyük. Şimdi önümüzdeki döneme damga vuracak bir siyasi dönüm noktası yaklaşıyor. Şayet BHH bu hafta sonundan en yüksek ihtimalle bileşenlerini serbest bırakarak çıkarsa, kendi geleceğini karartmış olur.

Büyük siyasi dönüm noktalarında siyasete karışmayan bir birlikteliğin işlevi olduğunu söylemek mümkün mü?