Başyazı: Erdoğan ve AKP zayıflıyor, işçi sınıfının saflarını güçlendirmeliyiz

Erdoğan ve AKP iktidarı zayıflamaya devam ediyor. Kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler gerçek bu. Davutoğlu'nun tasfiyesi sonrası iç kanama durmuyor. İsrail ve Rusya ile "normalleşme" adına yapılanları diplomatik zaferler olarak görmek ise mümkün değil. Erdoğan ve AKP iktidarı, İsrail'le Mavi Marmara yüzünden, Rusya'yla ise SU-24'ün düşürülmesiyle başlayan bilek güreşinin her iki cephesinde de pes etmiş durumda. Rusya ile turizm ve ticarette eskiye dönüş sadece zarardan dönülmesi demek, İsrail'le ticareti Mavi Marmara bile durduramamıştı. Şimdi Erdoğan ve AKP, Siyonist korsanların Filistin'den çaldığı doğalgazdan pay alma peşinde. Ancak bu girişim dışarıda Erdoğan'ın "Reislik" iddiasını iyice trajikomik hâle getirirken, içeride de AKP'nin dayandığı İslamcı zemin giderek kayganlaşmakta.

Zayıflayan Erdoğan ve AKP iktidarı artık koltuk değneksiz yürüyemez hâlde. Dışarıda İsrail ve ABD'ye içeride ise eskiden "Ergenekoncu" diye karşısına aldığı güçlere dayanmak zorunda. Bir çekiliverseler tepetaklak devrilecekler. Erdoğan'ın yapabildiği tek şey "ben gidersem iç savaş çıkartırım" imaları içeren "Gezi Parkı’na Topçu Kışlası" türünden sayıklamalardan ibaret.

O yüzden Erdoğan ve AKP iktidarının inşa ettiği istibdad rejimine bakıp "yandık, bittik, bunlar başımızdan gitmeyecek" diye dövünmenin lüzumu yok. Ama Zarrab davasıyla iktidarın yularını eline alan ABD'ye, özürle tazminatla iktidarı Suriye arenasında dize getiren Rusya'ya bel bağlamının da âlemi yok! Aman dikkat! ABD ve Avrupa emperyalizminin Türkiye'deki istibdadla, demokrasi ihlâlleriyle, yolsuzluklarla zerre kadar ilgilendiğini düşünen ya aptaldır ya da halkın bilincini bulandırmaya çalışan bir hain! Bu güçler kendi istediklerini yaptıkları sürece Erdoğan ve AKP iktidarını başta tutmakta hiçbir sakınca görmezler. Nitekim Zarrab davası da Erdoğan ve AKP'yi cezalandırmanın değil, bunları hizaya getirmenin aracıdır ABD için... Bunu başından beri yazıyoruz, uyarıyoruz... Rusya'nın elindeki AKP ve DAİŞ ilişkisini ispatladığı iddia edilen belgelere de kimse bel bağlamasın. AKP ve DAİŞ ilişkisi tüm dünyanın malumu. Rusya, Türkiye'yi Suriye'de adım adım hizaya sokmuş durumda. Bu onlara yeter. Rusya, Türkiye'nin içişlerine karışabilecek güçte, emperyalist bir ülke değil. Zaten Suriye'de Erdoğan'ın içine sokulduğu hiza da Rusların tek başına çizdiği bir hiza değil. Türkiye, ABD ve Rusya'nın "Esadlı geçiş Esadsız çözüm" anlaşmasına angaje ediliyor.

Olur ya! Erdoğan ve AKP iktidarı farklı yönelişler içine girip uluslararası alanda sıkıştığı yerden çıkmak için hamleler yapabilir ve yabancı güçlerle tekrar karşı karşıya gelebilir. Bu güçler iktidarın değişmesine destek verebilirler. Ama ABD ve Avrupa emperyalizminin başat rol oynadığı bir iktidar değişiminden de işçiye emekçiye hayır gelmez! Yeni kurulan düzen TÜSİAD'a göre kurulur. İstibdad rejimi de, Erdoğan'ın eski "Ergenekoncu" hasımları yeni "yerli ve milli" dostlarına dayanarak farklı tarzda olsa da devam eder.

Zayıflayan iktidara yüklenmek, iktidarı ve ülkenin kaderini değiştirmek için alternatif bir güç mevcut: işçi sınıfı!Ama işçi sınıfı da ülkenin kaderini değiştirmeye soyunmadan önce kendi kaderini eline almak zorunda. Kiralık işçilik yasasında iyi sınav verilmedi. Kıdem tazminatında durum değişmeli ve bu saldırıya geçit verilmemeli. Son kale kıdem tazminatının savunulması için, bu asgari ama hayati nitelikteki amaç uğruna kuvvetli ve geniş bir işçi cephesi gerekli. Bu cephe işçinin özgüvenini yükseltecektir. 2017'ye doğru ısınacağı belli olan sınıf mücadelesi arenasına işçiler çok daha kuvvetli girecektir. Sınıfın gücünü açığa çıkartabilirsek istibdad rejimini durdurmak zor olmaz. Kültürel kamplaşmanın yerine sınıfsal kutuplaşmayı hâkim kılmak suretiyle, emperyalist boyunduruktan kurtulmak üzere tüm ulusu ancak işçi sınıfı tekrar bütünleştirebilir. Halkların kardeşliğini de Brüksel'e ya da Washington'a değil İstanbul'dan Diyarbakır'a Bursa'dan Batman'a bu toprakların işçi ve emekçilerine dayanarak tesis edebiliriz.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Temmuz 2016 tarihli 81. sayısında yayınlanmıştır.