657'ye dokunma! Milli mutabakatın iş güvencesini gasp etmesine izin vermeyelim!

AKP “milli mutabakat”tan güç alıp krizi fırsata çeviriyor, cemaatçileri temizleme bahanesiyle iş güvencemize saldırıyor. OHAL sonrası açığa alınan kamu görevlisi sayısı 100 bini geçti, binlercesi ise kamu görevinden çıkarıldı. Kamuya yapılacak olan yeni personel alımları ise ağırlıklı olarak sözleşmeli olacak, yani iş güvencesi çöpe atılacak. İşte bugün “kamu personel sisteminin yeniden yapılandırılması” diye adlandırılan bu müdahalelerin asıl hedefi cemaat değil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’dur. Peki, neden 657?

Bugün 657 sayesinde kamu emekçilerini özel sektördeki emekçiler gibi esnek ve sigortasız çalıştıramıyor, istediği gibi işten atamıyor, aldığı unvan ve derecenin altında bir başka işte görevlendiremiyorlar. En önemlisi 657 sayılı kanun emekçilere hak arama, örgütlenme, sendika üyesi olma gibi konularda kolaylık sağlıyor. Fakat sermaye ve onun iktidardaki eli olan AKP, içinden geçtiğimiz ekonomik bunalım döneminde kamu emekçilerini sırtındaki yük olarak görüyor ve işten çıkarmaları mümkün kılarak krizin faturasını kamu emekçilerine kesmeye çalışıyor. İş güvencemize en çok da kriz dönemlerinde ihtiyacımız var. Krizin faturasını ödemeyelim!

İş güvencesinin değil, cemaatlerin, masonik örgütlerin tasfiyesi

Bir diğer önemli husus da şu: Cemaatle ilişkilendirilen 19 sendikanın kapatılmasına karar verildi ve kapatılan kurumların bununla sınırlı kalmayabileceği eklendi. Bu gibi durumlarda hedef tahtasına işçi sınıfının ve emekçi örgütlerinin konulacağını biliyoruz. Hali hazırda hükümete ve düzene muhalif kamu emekçileri hiçbir bilgi-belge olmadan gözaltına alınıyor, 1 Eylül'de yayınlanan yeni Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile KESK’liler de kamudan ihraç ediliyor. Sendikal hakların Anayasa’nın güvencesi altında olduğunu, OHAL Kanunu’yla emekçilerin örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanamayacağını hatırlatalım. KHK'lar hukuksuzdur! Başta KESK’liler olmak üzere, işçi ve emekçilerin örgütlerine ve örgütlenme haklarına uzanan eller kırılır!

OHAL rejimi cemaat örgütlenmelerine karşı değil. Bir cemaat gidiyor, yerine yenileri yerleşiyor. Halkın denetimine kapalı, kendi iç hiyerarşisine göre hareket eden her türlü cemaat yapılanması, masonik örgütlenme kamudan tasfiye edilmelidir. Fakat bunu AKP yapamaz, çünkü AKP bu cemaatlerin asıl işbirlikçisidir. Kamuyu bu pislikten temizlemenin biricik yolu işçi ve emekçilerin kamunun her düzeyinde kendi denetimini sağlamasıdır!

Saldırıları püskürtmenin yolu sınıf mücadelesi

Sarı sendika Türkiye Kamu Sen ve Memur Sen bile bu saldırılar karşısında tavır almak zorunda kalıyor, “İş güvencesinden asla vazgeçmeyeceğiz” diyorlar. Bu aşamada KESK’in sarı sendikalardan bir farkının olması gerekmez mi? Sendikacılar bu yeni dönem saldırıları milli mutabakatla, karşılıklı anlayışla, iyi geçinmekle, lobicilikle, uslu çocuklar olmakla püskürtemez, sınıf mücadelesiyle püskürtür. Sendikalarımız ataletten uyanmalıdır. Dostlar alışverişte görsün misali eylemlerle, etkisiz basın açıklamalarıyla günü kurtaramayız. KESK yüzünü yeniden sınıfa dönmelidir! Hükümete ve sermayeye karşı sağlam bir mücadele hattında, en geniş emekçi kitleleri kapsamak, hazırlıklı ve sonuç alıcı bir hareket inşa etmek zorundadır!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Eylül 2016 tarihli 83. sayısında yayınlanmıştır.