İzmir'de Ethem ve Lice için eylemler

Ethem, İzmir halkının yoldaşı oldu!

 

Halk isyanı sırasında Ankara’da Ahmet Şahbaz adlı polis memuru tarafından katledilen Ethem Sarısülük için İzmir’de imza kampanyası gerçekleştirildi.

 

28 Haziran’da Alsancak İskelesi önünde saat 19.30’da Alınteri üyelerinin "Ethem’in katilini istiyoruz" başlıklı imza kampanyası için kurdukları masa çalışmasına Devrimci İşçi Partisi militanları da destek verdi. Bu alanda çeşitli doğaçlama, tiyatro oyunları da sahnelenerek İzmir halkına polis şiddeti, devlet terörü, yandaş medyanın 3 maymunu oynaması vb. faktörler gösterildi. Doğaçlamalar sırasında izleyenlere medyanın taraflı tutumu çeşitli durumlarda sahnelendi.

 

  

 

İzmir’den Lice’ye dayanışma büyüyor! 

 

29 Haziran Cumartesi saat 18.00’de YKM önünde DİP militanlarının da katıldığı basın açıklamasının konusu Lice’de kalekol yapımına karşı çıkan kitleye jandarma tarafından açılan ateş sonucu katledilen Medeni Yıldırım’dı. "her yer Lice, her yer direniş", "Medeni’nin katili Tayyip Erdoğan", "devrimci tutsaklar onurumuzdur" sloganlarıyla başlayan basın açıklamasında AKP’nin isyanı bastırmak için İzmir’de de bir sürek avı başlattığı ve 25 direnişçiyi tutukladığı dile getirildi. İsyan sırasında Hatay’dan İstanbul’a, Ankara’dan Lice’ye ölen yoldaşlarımızın isimleri anıldı, polislerin ve eli çivili demir sopalı faşist güruhların sokaklarda estirdiği terör dile getirildi. İşçi ve emekçilere günlerce saldıran polislere ikramiye verilecek olmasının bozuk düzenin gerçek yüzünü gösterdiği açıklandı.

 

İzmir’de tutuklanan bazı direnişçilerin cezaevinden dayanışma amaçlı gönderdiği mektupların da okunduğu eylem, tutsak annelerinin "anaların öfkesi faşizmi boğacak" sloganlarıyla saat 18.45’te son buldu.

 

Saat 19.00’da ise Bahribaba Parkı’nda toplanan kitle "bu daha başlangıç mücadeleye devam" pankartıyla ve "parklar bizim İzmir" bayraklarıyla yürüdü. Ethem’den Mehmet Ayvalıtaş’a, Abdullah Cömert’ten Medeni Yıldırım’a, Ankara direnişlerine, Taksim isyanına, Lice halkıyla dayanışmayı içeren döviz ve lolipoplar taşıyan yaklaşık 5000 kişi Gündoğdu Meydanı'nda yürüyüşü bitirdi. "hepimiz Kürdüz, hepimiz Medeniyiz", "Ethem’in hesabı sorulacak", "diren Lice, İzmir seninle", "her yer Lice, her yer direniş", "genel grev, genel direniş" sloganlarının atıldığı yürüyüşe İzmir halkı da yoğun destek verdi.

 

Devrimci İşçi Partisi militanları ise yürüyüşe "AKP’den hesabı emekçiler soracak, genel grev genel direniş" yazılı pankartla katıldılar ve yürüyüş sonrası Gündoğdu Meydanı'nda halka bildiri dağıttılar.

 

Eylemden notlar:

 

Yürüyüşte Halkevleri, ÖDP ve TKP’nin kitlenin geri bilincine sığınarak sosyalistlerin parti ve örgüt bayrağı taşımasına karşı oldukları, bayrakların açıldığı durumunda eylemi ikiye bölmek zorunda kalacakları ve bayraklı göstericileri aralarına almayacaklarını beyan ettiler. Bu tutuma dayanak olarak İzmir forumlarındaki ortak kararı gösterdiler. İlk başta oldukça demokratik bir tavır gibi görünen bu tavrın aslında antidemokratik olduğunu görmediler, görmek istemediler. Bu hareket halkın ortaklaşa kararıyla alınmamış ve ortak karar süreçleriyle gelişmemiştir. Halk, Erdoğan’a, hükümete, devlete, sisteme o ya da bu sebepten dolayı karşı çıkarak ve birbirinden bağımsız olarak meydanları doldurmuş, devletin tüm acımasız müdahalesine rağmen alanda durmaya, karşı koymaya devam etmiştir. Birbirinden bağımsız olan ve bir hedefe yoğunlaşan bu kitlesel tepkinin önderliğini yapmaya çalışmak ve bu tepkiyi olmadığı bir alana kaydırmak, sosyalistleri hedef almak ama Mustafa Kemal’li bayraklara ses çıkarmamak kimin değirmenine su taşımaktadır? AKP’ye karşı en geniş cepheyi kurmayı önüne hedef olarak koymuş bu üç siyasi yapı, Halkevleri, ÖDP ve TKP bu cephenin içine CHP’yi de almak gerektiğini defalarca ikrar etmişlerdir. Siyasetlerin bayraklarını yok etmek, Atatürk resimlerine müdahale etmemek CHP’ye siyasal destek değil de nedir? Bir an için forumlarda siyasi yönlendirme olmaksızın böyle bir kararın alındığını varsayalım. Bunun “Erdoğan'ın ben % 50 oy aldım istediğim kararı alırım” demesinden farkı nedir? Halk, Erdoğan’in çoğunlukçu demokrasisine isyan etmiş, çoğulcu demokrasi özlemini dile getirmişken dar grup çıkarları adına aynı yöntemleri uygulayarak çoğunlukçu demokrasinin parklarda hayat bulmasını sağlamanın neresi doğrudan demokrasidir.

 

Yürüyüş sırasında "Boyun Eğme" t-shirtleri giyen TKP'lilerin kendi partilerine ait sloganları atmalarına tepki gösteren SDP üyesi Erkan Çınar’a fiziksel müdahalede bulunmaya çalıştılar. Çevrede bulunanların araya girmesiyle gerginlik kısa sürede yatıştırıldı. Fakat bu gerginlik TKP’liler tarafından bir hesaplaşmaya çevrildi. Gündoğdu Meydanı’ndaki eylemi takiben evine gitmek için alandan ayrılan Erkan Çınar ve eşine pusu kuran onlarca TKP’li, Erkan’ı ve eşini darp etti. Olay üzerine TKP İl binası önünde toplanan SDP, ÖDP, KÖZ ve DİP üyeleri TKP’nin yapmış olduğu bu saldırıyı atılan sloganlarla kınadılar ve TKP’yi teşhir ettiler.