Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlardan 1 Mayıs çağrısı

(İstanbul) Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar, Galatasaray Meydanı'ndan Taksim Kazancı Yokuşu'na yürüyerek kadınları 1 Mayıs'ta Taksim meydanına çağırdı. 

Geçtiğimiz yıl İstanbul’daki DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve Petrol-İş üyesi kadınlar, Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar adı altında bir araya gelerek kadınlara 1 Mayıs çağrısı yapmıştı. Bu yıl bu birliktelik Türk-İş’ten sadece Petrol-İş ile sınırlı kalmadı ve Sendikal Güç Birliği Platformu Kadın Koordinasyonu’nun bütün olarak katılımıyla biraz daha genişledi.

Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar, 26 Nisan 19:00’da Galatasaray Meydanı’nda buluşarak ellerindeki karanfillerle birlikte Kazancı Yokuşu’na yürüdü. 35 yıl önce, 1 Mayıs 1977’de yaşamını yitiren kadınların isimlerinin ve fotoğraflarının yer aldığı pankart ile gerçekleştirilen yürüyüş boyunca sık sık “Görünmeyen emek sesini yükselt”, “Yaşasın 1 Mayıs, yaşasın kadın dayanışması”, “Her kadına iş, her işyerine kreş”, “1 Mayıs’ta 1 Mayıs meydanındayız”, “Esnek değil, güvenceli iş” sloganları atıldı. Özellikle kadınlara hedef alan KESK üyelerine yönelik tutuklama baskısı protesto edilerek tutuklu kadınlarla da dayanışma gerçekleştirildi.

Basın açıklamasında esnek, güvencesiz çalışma koşullarına, kaza adı altındaki iş cinayetlerine, sendikalaşmanın önündeki barajlara, kadınların evde, işyerinde ve sokakta maruz kaldığı şiddete karşı kadınların sesini yükseltmek ve taleplerini ifade etmek için kadınlara 1 Mayıs’ta sendikalarında, odalarında, meslek örgütlerinde en önde saflarından yer alma çağrısı yapıldı.

Eylem basın açıklamasının ardından kadınların Kazancı Yokuşu’nun başına ellerindeki karanfilleri ve mumları bırakması ile son buldu.

Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar, yarın da 11:00’de Atatürk Kültür Merkezi önünde buluşarak direnişteki Hey Tekstil işçilerine bir dayanışma ziyareti düzenleyecek.

 

Eylemde okunan basın açıklaması metni:

Değerli Basın Emekçileri ve Sevgili Kadınlar

Bizler, yani İstanbul’daki DİSK, KESK, TMMOB, TTB, Sendikal Güç Birliği Koordinasyonu’ndan kadınlar, Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar olarak geçtiğimiz yıl ortak hareket etme şiarımızı süreklileştirmek ve ileriye dönük kalıcı bir birliktelik oluşturmak amacıyla bir araya geldiğimizi ilan etmiştik. Bugün de bu birlikteliğimizi koruyarak başta emekçi kadınlar olmak üzere tüm kadınları 1 Mayıs’ta Taksime çağırmak için toplandık. 1 Mayıs 77’de bu meydanda yaşamını yitiren işçi kadınlarla birlikte tüm sınıf kardeşlerimizin anılarını yaşatmak ve bugün karşı karşıya kaldığımız sorunlara karşı mücadeleyi yükseltmek için 1 Mayıs’ta Taksim’de buluşalım.

Evde, işyerinde, sokakta kadınları baskı altına alan, kadın emeğini değersiz ve görünmez kılan, krizlerde en fazla kadınları hedef alan erkek egemen kapitalist sistem, yaşadığımız tüm sorunlar karşısında bizi yalnızlaştırmaya çalışıyor. 1 Mayıs bunu tersine çevirecek dayanışmayı ve mücadeleyi yükseltme günüdür.

Türkiye’de esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışma her geçen gün biraz daha artıyor. Hükümet, ağır ve tehlikeli işler tanımı ve yönetmeliğini kaldırıyor. Bu yönetmelik gereği kadınlara tanınan ayda 5 gün regl izni de böylece kalkıyor. Sendikasızlaştırma yaygınlaşıyor. Komisyondan meclise gönderilen 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası ve Toplu İş İlişkileri Yasası ile sendikal barajlar, örgütlenmenin önündeki engeller olarak yasalarda korunuyor. En çok kadınları hedef alan, artık bir kadın istihdam biçimi haline gelen esnek, güvencesiz çalışmaya, işyerlerinde uğradığımız her türlü baskıya, ücret eşitsizliğine hayır demek için 1 Mayıs meydanında yerimizi alalım, taleplerimizi haykıralım.

Çalışma koşulları kötüleştikçe kaza adı altında iş cinayetleri artıyor. 2005’te Bursa Nilüfer’de bir fabrikada yanan, 2006’da Urfa Ceylanpınar’da süt sağmaya giderken taşındıkları kamyonun devrilmesi sonucu yaşamını yitiren, 2009’da İstanbul’da kapalı bir minibüs ile taşınırken sel sularında boğulan kadınların ve her gün bir yenisi eklenen iş cinayetlerinin hesabını sormak için Taksim’de, 1 Mayıs meydanında buluşalım.

Başta KESK Kadın Sekreteri olmak üzere tutuklanan kadın sendikacılar AKP’nin arzuladığı edilgen, kolay sömürülebilir ve gerektiğinde eve kapatılabilecek kadın modeline uymadıkları için tutuklanmışlardır. Her gün en az üç kadının öldürüldüğü ülkemizde, savcılığa suç duyurusunda bulunup koruma isteyen kadınları dahi koruyamayan ve katilleri cezalandırmayan devlet, kadın cinayetlerine “Dur” diyen sendikacı kadınları tutuklamıştır. Eğitimde cinsiyet eşitsizliğine son vermeyen, aksine giderek derinleştirecek politikalara imza atan devlet, eğitimde cinsiyet eşitliğini savunan kadın eğitimcileri tutuklamıştır. Kırk binden fazla insanın yaşamına mal olan savaşı bitirebilecek olanaklara sahip olduğu halde savaşta ısrar eden devlet, barış isteyen kadınları tutuklamıştır. Tutuklanan arkadaşlarımızın suçu çok büyük. Çünkü ailede, sosyal yaşamda, çalışma hayatında ve eğitimde eşitliği savunuyorlar. Savaşa karşı insan hayatını ve sorunların demokratik barışçıl yollardan çözülmesini savunuyorlar. İnsan onuruna yaraşır bir işte, güvenceli, kadrolu bir şekilde çalışmayı savunuyorlar.

Eğitimin eşit, parasız, nitelikli ve erişilebilir olmasını savunuyorlar. Onları tutuklayanlar çok iyi bilsinler ki; tutuklanan arkadaşlarımız yalnız değildir!

Kadınlar sadece çalışma yaşamının zorlukları ile değil, erkek egemenliğinin yarattığı baskılarla mücadele ederek yaşamaya çalışıyor. Evde, işyerinde, sokakta şiddete maruz kalıyor. Hükümet kadına yönelik şiddeti engellemek ve kadını korumak yerine, aileyi merkezine alarak kadını her geçen gün biraz daha aile içine hapsetmeye ve kadına yönelik aile içi şiddete maruz bırakmaya çalışıyor. Kadınları görünmez kılmaya çalışan her türlü politikaya karşı 1 Mayıs’ta kadın dayanışmasını ve kadınların sesini yükseltelim.

1886 yılında ABD’de sekiz saatlik işgünü talebiyle greve giden işçilerden dördünün idam edilmesinin ardından 1 Mayıs işçi sınıfının tarihine yazılmıştı. 1 Mayıs’ta bütün bu mücadelelerde hayatını kaybeden emekçilerin anısı yaşatmak için Taksim’de olacağız. Bu meydanda, 35 yıl önce 1 Mayıs 1977’de yitirdiğimiz kardeşlerimiz Hacer İpek Saman, Hatice Altun, Jale Yeşilnil, Kadriye Duman, Leyla Altıparmak, Meral Cebren Özkol, Nazan Ünaldı, Diran Nigiz, Sibel Açıkalın’ın adımları ve bugüne kadar bu yolda yürüyen tüm kadınların adımları ile birleştirerek büyüteceğiz yürüyüşümüzü.

Geçtiğimiz yıllarda sendikal haklarına sahip çıkarak mücadeleye atılan ve kazanan Novamed’li kadınlarla, DESA’da aylarca tek başına direnen Emine Arslan’la, Paşabahçe Devlet Hastanesi’nde direnen ve kazanan Türkan Albayrak’la, Taksim İlkyardım Hastanesi’nde Güllü Hanoğlu, İnşaat Mühendisleri Odası’ndan çalışırken uzun süre mobbing uygulanan keyfi nedenlerle işten atıldıktan sonra 65 gündür direnen Cansel Malatyalı ile, Bericap’ta mücadele eden kadın işçilerle aynı yolda yürüyeceğiz. 2010 yılının ilk aylarında Ankara’yı iktidara dar eden Tekel direnişinin hep en ön saflarında yer alan, ailelerinden, çevrelerinden gelen baskıya rağmen haklarını almadan evlerine dönmeyeceklerini söyleyen kadınlarla aynı yolda yürüyeceğiz. Ve bugün kararlılıkla direnişlerini sürdüren Hey Tekstill, Kampana, Savranoğlu, Billur Tuz ve Hugo Boss işçileriyle aynı yolda yürüyeceğiz. 1 Mayıs öncesinde Hey Tekstil işçileri ile dayanışmayı yükseltmek için Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar olarak 27 Nisan 11:00’de AKM önünde buluşarak hep birlikte Hey Tekstil işçilerini ziyarete gideceğiz.

1 Mayıs’ta kadın emeğini daha görünür kılmak, kadın emekçilerin seslerini daha fazla duyurmak, kadın dayanışmasını ve örgütlü gücünü yükseltmek için sendikalarımızın, odalarımızın, meslek örgütlerimizin en ön saflarında olacağız.

Sen de gel! 1 Mayıs’ta sesimizi yükseltelim. Adımlarımızı kapitalizme ve erkek egemenliğine karşı mücadele eden kadınların adımları ile birleştirelim.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!

Yaşasın Kadın Dayanışması!

1 Mayıs’ta emekçi kadınlar en öne!

Emek ve Meslek Örgütlerinden Kadınlar