BDP İstanbul İl Kongresi ya da hapse girmek için yarışmak

Burjuva partilerinin kongreleri amansız bir koltuk yarışına sahne olur. En önemli gündem koltuklara yapılacak seçimdir ve bazı ensesi kalın, cüzdanı dolu şahıslar ikbal için katılırlar yarışa. Ama bu Pazar öyle bir parti kongresi yapıldı ki, bu kongrede aday olanlar hapse girmeye aday oluyor, bir çeşit sıraya giriyorlardı. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul İl Kongresi’nden bahsediyoruz. Kongreye bir ay kala tüm il ve ilçe yöneticileri tutuklanmış bir partiden bahsediyoruz.

 

BDP İstanbul İl Kongresi, bunlar yetmezmiş gibi bir gün öncesinde yapılan ve yine çok sayıda kişinin gözaltına alındığı bir operasyonun ertesinde, bugün Bağcılar’da bir düğün salonunda toplandı. Tutuklamalar nedeniyle atamayla il başkanı olan Hüseyin Çalışçı bu duruma dikkat çekerek başladığı konuşmasında, kendilerine salon verilmediğini, görüşülüp söz alınan yerlerin tehditler sonucu bu sözlerden vazgeçtiğini söyleyerek kongreyi açtı ve salonlara hapsedilemeyeceklerini vurguladı.

 

Kitlenin tüm baskılara rağmen gevşemek şöyle dursun çok daha diri ve canlı göründüğü kongrede ilk sözleri milletvekilleri ve konuklar aldı. Pek çok dernek, kitle örgütü ve siyasi partinin temsilcileriyle hazır bulunduğu kongrede, özellikle Kongre Partisi Girişimi’ndeki güçler dayanışma amacıyla hazır bulunurken, bu hareketin dışındaki yapılardan sadece Devrimci İşçi Partisi yer aldı.

Konuşmalara geçildiğinde ilk sözü alan BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak KCK operasyonlarına ağırlık vererek, operasyonun hukuki hiçbir yönünün olmadığını, tamamen siyasi bir operasyon olduğunu dile getirdi. Mevcut yasaları beğenmediklerini belirten Kışanak, şu anda bu yasaların bile dışına çıkıldığı için başlarına nasıl bir çorap örüldüğünün bilinmediğini belirtti. Özellikle İstanbul’daki seçim başarısının ve siyaset akademisindeki çalışmalarının çekilemediğini, kendilerinden bilinçlenmemelerinin istendiğini söyleyerek, bu hesabın boşa çıkarılacağını, tutuklananların yerlerini bu akademilerde eğitim alan üyelerinin dolduracağını dile getirdi. Hemen ardından söz alan İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder salonu coşku seline dönüştürdüğü konuşmasında AKP hükümetinin emekçileri soyduğunu, deprem vergilerinin başka yerlere harcanmasının ve hükümetin depremde yaşanan mağduriyetteki sorumluluğunu dile getirdikleri için bu operasyonların yapıldığına dikkat çekti ve yeni yönetime başarılar diledi. Yine İstanbul milletvekili Levent Tüzel AKP’nin başından beri iyi niyetli olmadığını, demokratik siyasetin kolunu kanadını kırmaya çalıştığını ve demokratik bir anayasa istiyorlarsa bu tavırdan vazgeçmeleri gerektiğini söyledi. Bu noktada ise tek güvenilecek gücün halkın kendi gücü olduğunu vurguladı.

Ardından söz alan DİP Genel Başkanı Sungur Savran kongreye katılanları Kürtçe selamladıktan sonra bir gün Kürtlerin Türkçe bildiği gibi, Türklerin de Kürtçe bileceğini ve o zaman tüm konuşmayı Kürtçe yapacağını söyleyerek başladığı konuşmasına neredeyse her cümlesinden sonra gelen yoğun alkışlar eşliğinde devam etti. Mersin’de ekmekleri için direnen, Avrupa’da ve özellikle Yunanistan’da kapitalizmin yarattığı ekonomik krize karşı mücadele eden, Arjantin’de, Şili’de sokakları dolduranların selamlarını getirdiğini belirten Savran, enternasyonalizmin partisi olan DİP’in başta Kürt halkı olmak üzere tüm ezilen halkların kendi istedikleri gibi yaşama hakkını tanıdığını vurguladı. Enternasyonalist mücadelede ön saflarda yer almış ve yitirmiş olduğumuz Ayşe Zarakolu’nun aynı mücadeleden vazgeçmeyen eşi Ragıp Zarakolu ve oğlu Deniz Zarakolu’nun şimdi devletin elinde KCK operasyonları dolayısıyla rehin olduğunu ama birlikte mücadele ile onları ve tüm tutukluları o elden alacaklarını söyledi, dayanışma vurgusuyla konuşmasını sonlandırdı.

Savran’dan sonra söz alan İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel ise Bakırköy cezaevindeki kadın tutsakların selamlarını ileterek başladığı konuşmasında kendilerine önce Bağcılar Olimpik Salonunu veren ama son anda bu salonun ait olduğu Spor Bakanlığı ile görüşülmesine rağmen kararından vazgeçen iradeyi kınadı ve bu yok etme tavrına karşı mücadele edeceklerini belirtti. Kitleye statü istiyor musunuz, demokratik özerklik istiyor musunuz, demokratik anayasa istiyor musunuz diye soran Tuncel aldığı hep bir ağızdan verilen “evet” cevaplarından sonra “O zaman KCK buradadır, gelin bizi de alın!” dedi.

Kongre, daha sonra sanatçı Ferhat Tunç’un konuşması ve ilan edilen gündemle devam etti. Kongreye hakim olan mücadeleci dil ve delegelerin coşku ile canlılığı önümüzdeki sürecin, AKP’nin hesaplarını bozacak bir süreç olacağını gösteriyor. Elbette bu hesabın bozulması emekçilerin ses vermesi ve enternasyonalistlerin dayanışmayı yükseltmesiyle yakından ilgili olacaktır.