Ali İsmail Korkmaz davasında beraat var!

19 yaşında Ali İsmail Korkmaz’ın 2 Haziran 2013 gece yarısı Eskişehir'de, esnaf ve sivil polislerden oluşan eli sopalı bir grup tarafından dövülerek öldürülmesinin üzerinden neredeyse bir buçuk yıl geçti. Cinayetin faillerinin yargılandığı dava ise ancak bugün sonuçlanabildi. Bir buçuk yıllık bu süre bile başlı başına bir skandal olmakla beraber, duruşmadan çıkan karar katillere birer hediye oldu. Kimi beraat etti, kimi de yasalara uygun en hafif cezalarla ödüllendirildi!

Hükümet, mahkeme süreci daha başlamadan bu süreçten korktuğunu açık ve net bir şekilde göstermişti. Mahkeme sürecinin başlamasıyla yapılan ilk icraat, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararıyla ana davanın Kayseri'ye taşınması oldu. Gerekçe ise davanın Eskişehir’de görülmesinin “güvenlik açısından tehlikeli” bulunmasıydı. Tanıkların Eskişehir ve Ankara’da, Korkmaz Ailesi'nin ise Hatay’da ifade vermesi kararlaştırılarak dava dört şehre bölündü. Ancak bu, toplumsal muhalefeti bir adım bile geri düşürmedi. Aksine korkunun ürünü olan bu ayrıştırma politikası toplumsal muhalefeti daha da güçlendirdi.

Muhalefet güçlenirken karşı atak da devletin en üst makamından geldi. 26 Kasım 2014 günü duruşmanın gerçekleştiği sırada Tayyip Erdoğan’ın ATO Congresium'daki 4. Esnaf ve Sanatkârlar Şurası’nda yaptığı konuşma yenilir yutulur cinsten değildi. Konuşmanın içeriği şu şekildeydi:

“Esnaf ve sanatkâr demek, altını çizerek ifade ediyorum, ticaret yapan, alan satan, sırf ekonomik faaliyette bulunan insan demek değildir. Bizim medeniyetimizde bizim millet ve medeniyet ruhumuzda esnaf sanatkâr gerektiğinde askerdir, alperendir. Gerektiğinde cephede vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir. Gerektiğinde adaleti sağlayan hâkimdir, hakemdir. Gerektiğinde de şefkatli bir ağabeydir, kardeştir. Taksici, şoför deyip geçemezsiniz. Mahallenin ağabeyidir, mahallenin bekçisidir. Bakkal, kasap, manav, terzi deyip geçemezsiniz. O mahallenin adeta ruhudur. Sokağımızın, semtimizin vicdanıdır. Çok açık söylüyorum; esnafı çıkarıp aldığınızda Türkiye tarihinde geriye hiçbir şey kalmaz.”

Suç, aslında ilk günden beri çok açıktı. Kararı vermek için deneyimli bir hâkim ya da süreci anlayabilmek için nitelikli bir avukat olmaya gerek yoktu. Sanıklar "kasten insan öldürmek” suçuyla yargılanıyordu. Sanıkların suçları kamera görüntüleriyle açıkça ispat edilmişti. Ayrıca Adli Tıp’ın raporuna göre ölüm sebebi, aldığı darbelerle boyun ve yüz kemiklerindeki kırıkların sonucunda oluşan beyin kanamasıydı.

Bunun aksini savunanların ifadesi ise 10 yaşında bir çocuğu dahi inandıramayacak cinstendi. Faillerin avukatlarına göre bu bir kasten adam öldürme değil, kasten ağır yaralama suçuydu. Avukatlar süreç ilerledikçe kamera görüntülerindeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını ve Ali İsmail Korkmaz’ın ölüm sebebinin merdivenden düşme olduğunu savunur hale gelmişti. Bütün bu oyunlar yetmezmiş gibi Ali’ye son tekmeyi vuran polis Mevlüt Saldoğan’ın sağ ayak bileğindeki çatlak sebebiyle raporaldığı veeylemcilerden şikâyetçi olduğu ortaya çıkmıştı. Mahkeme salonundakiler, halkla adeta dalga geçiyordu.

Dava nihayet sonuçlandı. Kasten adam öldürmek suçlamasıyla yargılanan ve haklarında müebbet hapis cezası istenen faillerden polis Mevlüt Saldoğan ve Yalçın Akbulut sadece 10’ar yıl; esnaf Ramazan Koyuncu, İsmail Koyuncu ve Muhammet Vatansever sadece 6 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Diğer üç sanık; esnaf Ebubekir Harlar ile polis Şaban Gökpınar ve polis Hüseyin Engin serbest bırakıldı.

Duruşmadan çıkan adalet yoksunu bu karar, başta Korkmaz ailesi olmak üzere davanın takipçisi olan herkesi bu sistemin saraylarından adalet çıkmayacağına ikna etti. Karar sonrası Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz’ın sözleri ise durumu çok net bir şekilde ortaya koydu. Şahap Korkmaz’ın ifadeleri şu şekildeydi:

“Kanımız dondu. Sistem öyle bir sistem ki düpedüz katili hırsızı kolluyor, mağduru daha fazla mağdur ediyor. Tahliyeler bire bir skandal.”

Sistemin mahkemeleri davayı kapatmış olabilir. Ancak bilinmelidir ki binlerce Ali İsmail olarak bizler bitti demeden bu dava bitmeyecek! Ali'nin ailesinin ve bütün ezilenlerin kanını donduran bu sistemi yıkmak boynumuzun borcudur. Hem Ali’nin hem de atılan son tekmenin hesabını halk soracak!