İnsanca eğitim hakkımıza dokunulamaz

İnsanca eğitim hakkımıza dokunulamaz

Özel ve resmi eğitim kurumlarında görev yapan 1 milyonu aşkın öğretmen ve sayısı 18 milyona yaklaşan öğrenci, 2019-2020 eğitim öğretim yılına her sene olduğu gibi bu yıl da sorunlarla başladı.

Liselere yerleştirme işlemlerinde yine ciddi sorunlar yaşandı. Bu yıl karşılaşılan en büyük sorun liselerin kontenjanları oldu. Adrese dayalı kayıt alan Anadolu liselerinin ve pek çok meslek lisesinin kontenjanları daha da arttırıldı. Özellikle Anadolu liselerine yönelik talebin bu kadar artmasının başlıca sebebi geçen senelerde liselerde yapılan değişiklikti. Bu değişiklikle pek çok okul İmam Hatip’e dönüştürülmüş, Anadolu liseleri ise “nitelikli” ve “niteliksiz” olmak üzere ikiye ayrılmış, belli bir puanın üstüne çıkan az sayıdaki öğrenciye az sayıdaki “nitelikli” okulları seçebilme fırsatı verilmişti. Geriye kalanlar ise ya evinin yakınındaki Anadolu lisesine gidip 50 kişilik sınıflarda okuyacak ya da meslek lisesine veya İmam Hatip lisesine gidecekti.

İkili eğitim çözüm değil

Öğrenciler hükümetin neredeyse bütün ilçelere açtırdığı İmam Hatip liselerini ısrarla tercih etmeyip adeta hükümete İmam Hatipleştirme projelerinin battığını göstermektedir. Rakamlar da bu durumu doğrular nitelikte. Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) açıkladığı verilere göre İmam Hatip liselerinin yaklaşık 225 bin olan kontenjanının 107 binden fazlası yerel yerleştirme sonucu boş kaldı. Ancak İmam Hatip projesi ile birlikte Anadolu liseleri de batmaktadır. Bazı okullarda öğrenci yoğunluğundan laboratuvarlar bile derslik haline getirilmiş, pek çoğunda ise ikili eğitime (sabahçı-öğlenci) geçiş yapılmış durumda. Öğrencilerin o kadar kalabalık sınıflarda ders işleyemeyecekleri de tuvaletlerinde sabun bile bulunmayan okullarımızın bu kadar yoğun öğrenci nüfusunu kaldıramayacağı da şimdiden görülmektedir. Bunun yanı sıra zaten çok sınırlı yapılan hatta bazı okullarda hiç yapılmayan kültür, spor, sosyal faaliyetlerin de hiç yapılamayacak hale gelmesi kaçınılmazdır.

İkili öğretim özellikle Türkiye gibi kış saati uygulamasına geçmeyen ülkelerde öğrenciler için gece okula gitmek, gece okuldan çıkmak anlamına da gelmektedir. Toplu taşımanın yaygın olmadığı ve velilerin özel taşıma şirketlerine mecbur bırakıldığı bu durum, denetleme ve kontrol mekanizmalarının da zayıf olmasıyla bünyesinde birçok tehlike barındırıyor. İzin belgesi olmayan korsan servislerin yaygınlaşmasının önünü açıyor.

Okul çalışanlarına daha fazla sömürü!

Sadece öğrencilerin değil, öğretmenlerin de işi zorlaşmakta. Daha yoğun ve yorucu bir çalışma dönemi onları beklemektedir. Muhakkak 40-50 kişilik sınıflarda ders işlemek, öğrencilerle özel olarak ilgilenebilmek,  koridorlarında nöbetçilik yapmak oldukça zordur.

Okullarda sadece öğretmenler değil, temizlik görevlisinden yemekhane çalışanına kadar birçok emekçi çalışmaktadır. Daha fazla öğrenci onlar için de daha yoğun ve sağlıksız bir çalışma anlamına gelmektedir. Okulların bütçesi ve çalışan kontenjanının azlığı ortadayken emekçilerin yükünü hafifletecek hiçbir hamle yapılmamaktadır.

Herkes için eşit, parasız ve nitelikli eğitim!

Devlet okullarının içinde bulunduğu bu durum elbette özel okulları teşvik etmekte. Biraz olsun imkanı olan aileler, varını yoğunu ortaya koyarak çocuklarını otobüs gibi tıklım tıklım sınıflarda okutmak yerine özel okullara göndermeyi tercih etmektedirler. Durum bu iken kendisi de özel okul patronu olan eğitim bakanı devlet okullarından esirgediği bütçeyi özel eğitim kurumlarına akıtıyor. MEB’in açıkladığı rapora göre özel öğretim kurumlarına, MEB tarafından 1,5 milyardan fazla bir bütçe ayrıldı ve bu rakam geçtiğimiz altı aya göre büyük bir artış göstermiş durumda.

Tüm bunlar karşısında biz öğrencilerin talebi açıktır: Okulların nitelikli-niteliksiz olarak ayrıştırılmasına ve İmam Hatip dayatmasına derhal son verilmeli, okul türleri öğrencilerin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmeli. Tüm devlet okulları derslikleriyle, laboratuvarıyla, spor salonuyla, fiziki koşulları yeterli hale getirilmeli. Bakanlığın 117 bin olarak açıkladığı öğretmen açığı kadrolu atamalarla kapatılmalı, yine okullarda kadrolu şekilde bulunması gereken yardımcı personelin yeterli sayıda ataması yapılmalıdır. Devlet okullarında iyi bir eğitim almak, verimli ders işlemek, ferah sınıflarda, bir sırada üç kişi oturmadan eğitim almak en temel hakkımızdır. Eğitim hakkımızın sermaye düzeni ve onun patron bakanları tarafından gasp edilmesine izin vermemeliyiz. Geleceğimizin hoyratça harcanmasına ancak sermayenin çıkarına hizmet eden eğitim anlayışını yıkıp yerine emekçi halkın ihtiyacına uygun eğitim anlayışını getirerek engel olabiliriz. Bunun için yeni yılda tüm arkadaşlarımızı patron sınıfına karşı emekçi halkın yanında, Devrimci İşçi Partisi saflarında mücadeleye çağırıyoruz!

Devrimci İşçi Partili Liseliler

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ekim 2019 tarihli 121. sayısında yayınlanmıştır.