HAYIR’ın başarısı mücadeleye bağlı

Referanduma giden süreç, devletin her türlü olanağının HAYIR’a karşı kullanılması ile geçti. Polis baskısı ve faşist saldırılar devam ederken Erdoğan, CHP’nin HAYIR çadırına zoraki ziyaretiyle, ülkede “demokrasi” havası estiğini kendince göstermeyi de ihmal etmedi. Ne de olsa düzen partilerinin sorunları ile halkın sorunları bir değil. Çünkü onların safı ile bizim safımız bir değil. Amerikancı muhalefetin yeri başka!

Geçen hafta, referanduma birkaç gün kala, Abdullah Gül’e ve Ahmet Davutoğlu’na yakın gazeteciler HAYIR oyu sinyali vermişti. Elbette iyi niyetlerinden ya da demokratlıklarından değil, yıllar boyu birlikte yürüdükleri Erdoğan ile olan anlaşmazlıklarından dolayı. Ortak noktaları ise yine Amerikancılık. Yani bir yanda Amerikan bombalarına övgüler düzen Erdoğan, öte yanda her daim batı ile iyi ilişkiler vurgusu yapan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu.

Düzenin hangi kanadının ne dediği şöyle dursun bizim HAYIR’ımız sadece referandumdaki iki seçenekten birine karşı değil. Bizim HAYIR’ımız gençleri işsizliğe, geleceksizliğe mahkum edenlere, emperyalizmin savaşlarında gençliği öne sürenlere karşı! İstibdada karşı, emperyalizme karşı!

Safları netleştirelim

Geleceğimiz için verilecek mücadele asıl şimdi başlıyor. Bu mücadelede safları netleştirelim ki kimler bizimle, kimler değil görebilelim. Bugüne kadar genç işsizliğin %20’yi aşmış olmasına laf etmeyenler bizim safımızda değildir. Gençlerin zar zor okuyup işsiz kalmasına, “kötünün iyisi” diplomalı köleliğe mahkûm edilmesine ses etmeyenlerle birlikte duracağımız bir yer yoktur. Güvencesizliğe, geleceksizliğe ses etmeyenlerle bizim işimiz yoktur. Emperyalizmin Ortadoğu’daki müdahalelerine, gençlerin emperyalizmin savaşlarında ölüme gönderilmelerine karşı çıkmayanlar bizim karşımızdadır. Bizim HAYIR’ımız nettir ve bu HAYIR sandıktan ibaret değildir.

Mücadele referandumun ötesinde

Referandumu demokrasinin tecelli etmesi olarak yansıtanlar, sözün sadece sandıkta söyleneceğine bizi ikna edemezler. Çünkü işsizlik, güvencesizlik, geleceksizlik sandığın ötesinde sorunlardır. Gençliğin gerçek sorunlarını dile getirmesini bastırmaya çalışanlar, sandıkla değil ancak mücadele ile gider. Patronların, sermayenin çıkarlarına en ufak söz söylemeyenlere sunulan propaganda özgürlüğü bize fayda etmez. Bizlerin sorunlarına değinmeyenler için gün uzlaşma günü olabilir ancak bizim için gün mücadele etme günüdür. Gençlik olarak referandum sonuçlarını aşıp, ülkenin ezilenleriyle, sömürülenleriyle, söz hakkı tanınmayanlarıyla birlikte, el ele düzene karşı, istibdada karşı mücadeleyi bir adım ileriye taşıyalım! 

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2017 tarihli 91. sayısında yayınlanmıştır.