Güvenli bir gelecek için düzeni değiştirmek zorundayız!

Güvenli bir gelecek için düzeni değiştirmek zorundayız!

Ülkede ekonomik kriz kendini giderek daha fazla hissettirdikçe düzenin, gençliğin karşısına çıkardığı ekonomik sorunlar katlanarak artmaya devam ediyor. Gençlik eğitim alıyorsa karşılanamaz boyuta gelen eğitim ve geçim masraflarıyla, çalışıyorsa düşük ücretler ve güvencesiz işlerle karşılaşıyor. Ama daha da kötüsü işsizlik tehlikesiyle başa çıkmaya çalışıyor.

Barınma temel bir ihtiyaçtır, temel bir haktır; ücretsiz olmalıdır

Memlekette sözde ücretsiz eğitim var. Devlet üniversitelerinde eğitim parasız. Fakat sadece amfilerde ders görmek parasız. Onun dışında öğrencinin eğitimine devam edebilmesi için karşılaması gereken barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçları hiçbir şekilde parasız değil.

Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun (KYK) yurt ücretlerine bu yıl %20 oranında zam geldi. Üniversitelerin kendi bünyesindeki yurtlara gelen zamların ondan aşağı kalır yanı yok. Özel yurtların ücretleri ise neredeyse ev kiralarına eşit. Üstelik KYK yurtlarının kontenjanı sınırlı, üniversitelerin yurtlarına girebilmek için ise bazen aylarca sıra bekleniyor.

Devlet yurtları dahil tüm yurtlar piyasadaki enflasyon oranlarını bahane ederek ücretlerine zam yapıyor. Bu sonuçla birlikte temel bir ihtiyaç olan barınma ihtiyacının bedeli piyasa koşullarına göre belirleniyor. Fakat hayır! Öğrencinin temel bir ihtiyacı olan barınma aynı zamanda temel bir haktır da. Bu sebeple tüm öğrencilerin ücretsiz şekilde barınma ihtiyaçlarının devlet tarafından karşılanması gerekir.

Beslenme temel bir ihtiyaçtır, temel bir haktır; ücretsiz olmalıdır

Üniversite yemekhanelerine her yıl yeni zamlar geliyor. Üstüne üstlük üniversitelerin büyük çoğunluğunda haftada yedi gün, günde üç öğün yemek çıkmıyor. Beslenme masrafları öğrencilerin büyük bir gider kalemini oluşturuyor. İyi bir şekilde beslenemeyen bir insanın iyi bir eğitim alma şansı olabilir mi? Fakat devlet, öğrencilerin beslenme ihtiyaçlarını hiçbir şekilde düşünmüyor, olan haklarını da tırpanlıyor. Fakat bizim sloganımız şudur: “Haftada 7 gün, günde 3 öğün; nitelikli ve ücretsiz beslenme istiyoruz!” Devlet bizim beslenme ihtiyacımızı ücretsiz olarak karşılamak zorundadır, bu sebeple üniversitelere yeterli sayıda yemekhane açmalı ve bu yemekhanelerde yeterli sayıda işçi istihdam etmelidir. Patronların borçlarını ödeyen devlet, öğrencinin boğazından geçecek iki lokmayı karşılamakta zorlanmasa gerek!

En kötü şartlarda çalışmaya mahkum olmayacağız!

Her yıl daha fazla öğrenci eğitim masraflarını karşılayabilmek için çalışmak zorunda kalıyor. Öğrenci çalışmaya muhtaç kalınca patronlar da ellerini ovuşturmaya başlıyor. Örneğin kafelerde neredeyse artık sadece öğrenciler çalışıyor, üstelik çoğunluğu kayıt dışı, uzun mesai saatleri ve düşük ücretler ile. Otellerin “ekstra” diye tabir ettiği günübirlik işler öğle vakitlerinde başlar, gece geç saatlerde biter. Gençler buralarda ne insan muamelesi görebilir ne de eline düzgün bir para geçer. Part time, günlük, freelance, uzun dönem staj vb. biçimler altında patronlar öğrencileri sömürmenin binbir yolunu bulur. Fakat buna dur demek zorundayız. Güvencesiz işçi çalıştırılmasının önüne geçmek, geçinebilir düzeyde ücretler, iş güvenliğinin sağlandığı iş yerleri için çalışan öğrencilerin birlik olması ve güçlerini işçi sınıfıyla birleştirmesi şarttır.

İşsizlik belasını yok etmeli

Türkiye’deki işsizlik oranı TÜİK verilerine göre %12,8. Genç işsizlik ise %23,3. Yani her dört gençten biri işsiz. Tablo net bir şekilde ortada ki düzen gençliğe işsizlik ve sefalet vaadediyor. Hangi genç bu şartlar altında kendisine güvenli bir gelecek görebilir? Sayısı 1 milyonu aşan genç istediği halde çalışamıyor. Şu saçmalığa bakın ki 1 milyonu aşkın gencin enerjisi, bilgisi boşa gidiyor. İşsizlikle boğuşan gençlik ekonomik olarak çöküyor, psikolojisi bozuluyor. Düzen bu şekilde devam ederse gençliğin karşısında bu işsizlik belası dikilmeye devam edecek. Bu yüzden genç işsizlerin de mücadeleye katılması ve ülkedeki tüm işlerin işçiler arasında paylaştırılması, krizin faturasının işçiye değil patrona çıkartılması için mücadele etmesi gerekiyor.

Her şey bize açık seçik gösteriyor ki bu düzende gençlik için ne doğru düzgün bir eğitim ne de çalışma hayatı var. Gençliğin güvenli bir gelecek kurabilmesinin tek yolu birlik olması ve işçi sınıfının saflarında mücadeleye katılmasından geçiyor. Devrimci İşçi Partili Öğrenciler olarak gençliği saflarımızda örgütlenmeye, mücadele etmeye ve bu düzeni kökünden değiştirmeye çağırıyoruz!

Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.