Devrimci İşçi Partisi Girişimi'nden dolu dolu bir 6 Kasım!

DİP'li öğrenciler eğitimin artan ticarileşmesine dur demek, üniversitelerde sermaye egemenliğini yıkmak, siviliyle resmisiyle polisi üniversitelerden kovmak ve faşizm belasını def etmek için YÖK'ün kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım'da hem sokağa indiler hem de düzenledikleri salon etkinliği ile gençlik mücadelesini tartıştılar.

6 Kasım Cumartesi günü gerçekleştirilen ve başta öğrenci gençlik sendikası Genç-Sen olmak üzere bir dizi kurumun organize ettiği yürüyüş Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu'ndan saat 11.30'da başladı. DİP'li öğrenciler toplanma saati olan 10:00'dan itibaren sermayeyi ve YÖK'ü hedef tahtasına alan sloganlarıyla alanda hazır bulundular. 'Eşit, Parasız, Anadilde Eğitim İçin Özgür Emekçiler Üniversitesi' pankartını taşıdılar ve yürüyüş boyunca bu yıl ana şiarları olan 'Para, Satır, Cop Üniversiteden Dışarı' sloganını attılar. Arjantin'de sendika bürokrasisine bağlı çetelerin kurşunuyla öldürülen DEYK militanı Mariano Ferreyra yoldaş için hazırladıkları dövizleri taşıyan ve sosyalist dünya devrimine ilişkin sloganları haykıran DİP'li öğrenciler Türkiye'ye kurulması planlanan füze kalkanına ilişkin olarak da 'ABD'ye Değil İran'a Kalkan Ol' dediler.

Tüm kortejlerin geçtiğimiz yıl Tekel komününe ev sahipliği yapmış bulunan Sakarya Caddesi'ne varmasıyla başlayan etkinlikte öncelikle öğrencilerin taleplerini içeren Türkçe ve Kürtçe konuşmalar yapıldı. Ardından aralarında mücadelelerini sürdüren Tekel işçilerinin bir temsilcisinin de yer aldığı değişik direnişlerden işçiler söz alarak hem kendilerinden bahsettiler hem de öğrencilere desteklerini açıkladılar. Yürüyüş ve ardından gerçekleştirilen açık hava etkinliğine yaklaşık olarak iki bin kişi katıldı.

Saat 13:30 civarında etkinlik alanından ayrılan DİP'li öğrenciler buradan öğrenci gençliğin mücadelesi üzerine yapacakları tartışma için Petrol-İş'in toplantı salonuna geçtiler. 'Eşit, Parasız, Bilimsel, Anadilde Eğitim İçin Özgür Emekçiler Üniversitesi' başlıklı etkinlik saat 14:00'te Mariano Ferreyra ve tüm devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuyla başladı. Tartışmaya geçmeden önce yıl dönümü olması itibariyle tarihin ilk muzaffer işçi devrimi olan Ekim Devrimi adına kısa bir anma gerçekleştirildi.

Bu kısa anmadan sonra etkinlik bir yoldaşımızın hazırladığı sunumla devam etti. Yoldaşımız sunumuna kapitalizmde üniversiteleri birer ilericilik kalesi gibi gören fikirleri eleştirerek başladı, üniversitelerin günümüzde burjuvazi adına bilgi, teknoloji ve ideoloji üreten kurumlar olduğunu belirtti. Sınıf mücadelesinin; öğrencilerin okulu, emekçilerin işyeri olan üniversitelerde de yürümekte olduğundan bahsetti. İdari, mali ve akademik özerkliğin devrimci Marksistlerin talebi olamayacağını, tersine bu üçlünün burjuvazinin üniversitelerle ilgili ajandasının köşe taşları olduğunu belirttikten ve demokrasinin de sınıflardan bağımsız ele alınamayacağını açıkladıktan sonra partinin Özgür Emekçiler Üniversitesi şiarıyla özetlenen anlayışından bahsetti.

Gençlik mücadelesine ilişkin olarak çalışma tarzından taleplere, gençlik yayınından parti politikalarının gençlik alanındaki faaliyetlere uyarlanmasına kadar bir çok konunun ele alındığı tartışma bölümü ise yaklaşık olarak bir buçuk saat sürdü. DİP Girişimi'nin önümüzdeki dönemde etkin olarak sürdüreceği gençlik mücadelesi ve örgütlenme tartışmalarına bir giriş olması bakımından önem taşıyan etkinlik 16.30'da sona erdi.

Yine parçalı bir 6 Kasım

Bu seneki 6 Kasım protestoları da, önceki seneler gibi parçalı geçti. İstanbul ve Ankara'da çeşitli eylemler düzenlenirken, Ankara'da Genç-Sen'in örgütlediği eylemle Öğrenci Kolektifleri ve Gençlik Muhalefeti tarafından düzenlenen eylem 300 metre bir mesafeyle yan yanaydı. Kuşkusuz bu ayrışma, ilgili siyasetlerin genel politikada, özellikle burjuvazinin politik iç savaşı karşısındaki tavrıyla ilgilidir. Bunu Genç-Sen eyleminin dışındaki grupların 6 Kasım çalışmalarındaki YÖK anlatımı da ortaya koymaktadır. Bu grupların YÖK algısına bakıldığında, YÖK'ü AKP'nin kurduğu düşünülebilir ve haliyle YÖK'ten ziyade mücadelenin merkezine AKP'yi almak gerekir sonucuna ulaşılabilir. Böyle düşünenlerle, düşünmeyenler de kolayca iki ayrı yolda yürüyebilir. Oysa günümüzün ihtiyacı bu değildir. Her 6 Kasım'da “YÖK kaldırılsın” demekle yetinemeyeceğimiz, üniversitelere dönük sermaye saldırısının, Bologna sürecinin, YÖK'ün okullara polis sokan talimatının ve bu talimatla işleri kolaylaşan faşistlerin sola dönük saldırılarının karşısında kurulabilecek en geniş birliği kurmak, bu başlıklar üzerinden kitlesel kampanyalar ve eylemler düzenlemek gerekmektedir.