Bize dayatılan gelecek kaderimiz değil!

Gençlik geleceksizlik içinde kıvranıyor. Geleceksizlik diyoruz çünkü durum gelecek kaygısını çoktan aştı. Türkiye ekonomisi derin bir krize doğru yuvarlanırken aksini söylemek mümkün değil. Genç işsizlik oranı %20, çalışan gençlerin aldığı maaşlar ise kariyer kulüplerinin vaatlerinden çok uzak.

Maaşlar en düşük noktada eşitleniyor

Asgari ücret “yükselirken”, asgari ücretin üstünde maaş alanlar da asgari ücretli çalışana dönüşüyor. “1.500 liraya çalışan yeni mezun ” deyişindeki 1.500 lira yıllardır değişmedi, değişeceği de yok gibi. Ne de olsa patronlara göre ücretler eşitlenecekse en düşük seviyede eşitlenmeli. Hoş, 1.500 lira dahi çoğu zaman yeni mezun birine çok görülüyor. Yine yıllar geçtikçe genç mezunlar modern kölelikten daha fazla yakınıyor. Gerçek, günde 10 saat haftanın 6 günü çalışma koşulları ile karşılarına çıkıyor. Kısacası okurken duyulan süslü vaatlerin yerini mezun olunca ya işsiz kalmak ya da üç kuruşa çalışmak alıyor. Bunun yanında asgari ücret ile geçinen ailelerin çocuklarının hangi şartlar altında eğitimine devam edeceği de ayrı bir soru.

Savaşlara sürülüyoruz

Sistemin gençliğe sunduğu felaketler bunlarla sınırlı değil. 20’sinde askere giden emekçi çocuklarının öldüğü savaşlar birçok cephede devam ediyor. İstibdad rejiminin tesisi yolunda ilerleyen ülke, içine düştüğü bataklıkta çırpındıkça batıyor. Her çırpınışta ise ölenler gençler, mahvolanlar aileleri oluyor. “Yeni Türkiye”nin harcı ülke gençliğinin kanıyla karılıyor.

Biz kazanacağız!

İşsizlik de, “modern kölelik” de, savaşlar da gençliğin kaderi olamaz. Öğrencilerin kariyer kulüplerinde, CEO katılımlı seminerlerde duyduğu yalanlar artık hiç olmadığı kadar inandırıcılıktan uzak. Çünkü vaad edilen hayatla gerçekte yaşananlar birbiriyle örtüşmüyor. Düzenin dayatmalarını kabullenmek zorunda değiliz. Bu şartlar altında bireysel bir kurtuluşun hayalini kurmanın manasızlığı apaçık ortada. Bu yüzden de geleceğimizi artık kendimiz tayin etmek zorundayız. Düzenin dışına taşmak ise tek çıkar yolumuz. Yaşanacak bir ülkenin yeniden kurulması ancak gençliğin emekçilerin önderliği altında siyaset sahnesindeki yerini almasıyla mümkün. Kavga her zamankinden daha yakıcı bir şekilde bizi çağırıyor. Cüretle atılalım. Kazanan biz olacağız.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2017 tarihli 87. sayısında yayınlanmıştır.