Gandi siperde!

Bu yazının  asıl "kahraman"ı, burjuvazinin yeni "yedek atı" "Gandi" Kemal Kılıçdaroğlu ve onun Kürt sorunundaki açık tutumu.

"Bir fatihti kardeşim.

Topraklar ele geçirmekti öteden beri

hayalimiz.

Kardeşimin fethettiği yer şimdi,

Guadarama dağlarında.

Boyu tam bir seksen,

Derinliği bir elli."

-Bertolt Brecht-

 

35 yıldır bu coğrafyayı kana bulayan genelkurmayın ifadesi ile "düşük yoğunluklu" savaş, son günlerde daha da şiddetlenerek yine gündemin en başına oturdu.  Hemen her gün, asker ya da gerilla emekçi, yoksul çocuklarının ölüm haberi geliyor bölgeden. Bu yazıda, "şehit, kan, intikam" söyleminin papağanı genelkurmay başkanını muhatap almayacağız. (Ki son olarak kendisini eleştirenlere sarf ettiği "Türk kanı taşımıyor" açıklaması ile TCK 216. Madde'yi ihlalden, yani  "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama"dan yargılanması, hatta bal gibi ceza alması gerekiyor). Aynı şekilde, "açılım"ı, açık şiddet ve imhaya çeviren Erdoğan ve AKP şürekasını da bir kenara bırakacağız.  Sadece bu ekibin önemli figürü Cemil Çiçek'in iki gün önce söylediği "Nijerya'daki Nijeryalılara Türkçeyi öğrettik, Hakkari'dekine, Diyarbakır'dakine Türkçeyi öğretemedik" sözlerini anmadan geçmek haksızlık olur. Zira, bu sözde sadece Anadolu ve Mezopotamya'daki bütün dil ve kültürleri asimile etme arzusu değil, elinden gelse bütün dünyayı (Afrika dahil!) Türkleştirme ülküsü ile yanıp tutuşan sömürgeci zihniyeti yatıyor. AKP'ye yıllardır demokrat ve evrensel değerlerin temsilcisi muamelesi yapanlara ithaf edilir! Öyle ya sonuç olarak "sömürgecilik" de, tıpkı emperyalist ABD ve AB'nin dost ve müttefiki, işgalci NATO'nun üyesi olmak gibi "evrensel" bir değer!

Bu yazının  asıl "kahraman"ı, burjuvazinin yeni "yedek atı" "Gandi" Kemal Kılıçdaroğlu ve onun Kürt sorunundaki açık tutumu. Birazcık akıl ve vicdan sahibi her insanın barış için, akan kanın durması için en azından zihinsel faaliyet yürüttüğü bir dönemde "Gandi", sıfır noktasındaki cepheye giderek, yanında seçilmiş milletvekillerine emir eri muamelesi yapmaya çalışan, "Türk kanı" uzmanı Başbuğ ile siperde -hem de ayakta- poz verdi. Bu pozun iki anlamı var: Birincisi, genelkurmay tarihinde ilk defa iktidar partisi dışında bir parti liderine bu "ayrıcalığı" tanıyor.  Zamanlamaya dikkat! İkincisi, genel başkanlığa geldiği ilk günlerde şiddet politikalarını eleştirmek bir yana, Erdoğan'ın sözde "açılım"ına atıfla, "Kapıyı açarsanız terör tabii ki azar" diyerek daha radikal şiddetten yana olduğunu ilan eden "Gandi" Kemal, bu sözlerinde ne kadar samimi olduğunu bizzat göstermiş oldu. Samimiyete ve tutarlılığa dikkat! Bu pozdan hemen sonra da, Onur Öymen'in Dersim Katliamı'nı savunan sözlerine destek olan açıklamasının arkasında olduğunu belirterek tutarlılığını perçinlemiş oldu! Medyası, istatistikçisi, işbirlikçi aydın ve akademisyeni ile burjuvazinin pazarlama aygıtlarının emekçilere, yoksullara, özellikle de, Dersimlilere ve Alevilere umut olarak satmaya çalıştığı Kılıçdaroğlu'nun, bugüne kadar ağzına bile almadığı şu soruların cevabını vermesi gerekiyor: Dağların, yaylaların bombalanmasından, ormanların yakılmasından, taş atan çocuklara örgüt üyeliğinden onyılları bulan cezalar verilmesinden, üniversitelisinden kadınına, yaşlısına kadar bir siyasi partinin bütün kadrolarının "potansiyel suçlu" muamelesi görmesinden, öldürülen gerillaların cesetlerinin yakılmasından, parçalanmasından, ailelerine teslim edilmeden meçhul yerlere gömülmesinden, emekçi çocuklarının  "vatan, millet" naralarıyla bile bile ölüme gönderilmesinden rahatsızlık duymuyor musunuz?  Ha, bir de hayatın ironisi; çok özendiğiniz Gandi'nin siperde verilmiş pozu var mı? Biz Gandi'nin en haklı davalar için bile insan öldürmeye karşı olduğunu biliriz. Siz ne menem Gandisiniz? Size ve siperde poz veren, her yeri sipere çevirmeye meraklı savaş çığırtkanlarına asıl dersi, "Ne benim çocuğum ölsün, ne de başkasının. Dursun artık yoksulların kanı." diye haykıran asker annesi Adanalı Hafize ile, sınıf refleksi ile barışın doğal savunucusu işçi ve emekçi kadınlar ve erkekler birlikte verecek.

O zaman vereceğiniz pozu şimdiden hazırlayın!


Bu yazı DİP Girişimi'nin merkezi yayın organı Gerçek gazetesinin Temmuz sayısında yayınlanmıştır.