AKP’nin taşeron düzenlemesi binlerce işçiyi işsiz bıraktı

AKP’nin sözde koşulsuz şartsız herkesin kadroya geçeceğini iddia ettiği taşeron düzenlemesi sonucunda binlerce işçi işinden oldu. Geçişi yapılan işçiler için çalışma koşulları ve ücretler konusunda ise hiçbir şey değişmiyor, sadece taşeron işçisinin adı kadrolu değil “KHK’lı işçi” oluyor.

Koşulsuz şartsız değil, haklardan feragat ve sınav şartı

Kanun hükmünde kararname ile yapılan düzenlemeye göre, taşeron işçilerin merkezi yönetimlerde sürekli işçi kadrosuna, yerel yönetimlerde ise şirketlere geçişi 2 Nisan itibari ile tamamlandı. Bu geçiş yapılırken, işçilere geçmiş haklarından feragat ettiğine ve bu hakları için dava açmayacağına dair sulh sözleşmesi imzalatıldı. İmzalamayan işçiye kapının önü gösterildi. Emekli aylığı almaya hak kazanan işçilere başvuru hakkı bile tanınmadı, zorunlu olarak emekli edildi.

Geçişlerin tamamlanmasına günler kala güvenlik soruşturması/arşiv taraması ve sınav uygulamasıyla birçok kurumda işçi kıyımı yaşandı. Hükümet sınavın formalite olacağını ve işçilerin yaptıkları işlerle alakalı sorular sorulacağını söyledi. Fakat temizlik işçilerine coğrafyadan tarihe ve kimyaya kadar KPSS’den bile daha ağır soruların sorulduğu ortaya çıktı. Özellikle sınavın sözlü ve uygulamalı yapıldığı kurumlarda yönetim, istediği işçiyi başarılı, istemediğini başarısız saydı. Ankara Büyükşehir Belediyesi, belediyenin şirketi olan ANFA’ya geçiş yapacak 1086 işçiden 467’sinin bu şekilde sınav sonucunu başarısız saydı. Ege Üniversitesi 1 Nisan günü yaklaşık 400 işçiyi “sürekli işçi kadrolarına atanmalarının uygun olmadığı” iddiasıyla kapının önüne koydu. Üniversite yönetimi bunu hiçbir gerekçeye dayandırmadan keyfi bir şekilde yaptı. Üstelik işçilerin başvuru kriterlerinin hepsini sağlamalarına, arşiv taraması aşamasını geçmelerine ve sınavda başarılı olmalarına rağmen. Bir diğer benzer örnek de Avcılar Belediyesinde yaşandı. Belediye yönetimi, önceki mücadelelerde öne çıkan işçileri sınavda başarısız ilan etti. Ancak işçilerin örgütlü itirazları sonucunda yönetim sınavı tekrarlayarak, işçilerin geçişini yapmak zorunda kaldı. Bunlar bildiğimiz örneklerden yalnızca birkaçı. İlerleyen günlerde işçi kıyımının boyutu daha net ortaya çıkacaktır. Sonuç olarak hükümetin öve öve bitiremediği bu düzenleme binlerce işçinin işsiz kalmasına yol açtı. Taşeron işçileri güvenceli kadro beklerken, kendilerini kapının önünde buldu.

Taşeronun adı gitti, kendisi her yeri sardı

Taşeron düzenlemesine göre, işçilerin ücretleri, Yüksek Hakem Kurulu’nun (YHK) karara bağladığı ve süresi en son bitecek toplu iş sözleşmesindeki ücretlerden fazla olamayacak. Üstelik işçiler sendika üyesi olsa bile, sendikalar da o tarihe kadar yeni bir toplu sözleşme için yetki başvurunda bulunamayacak! YHK’nın karara bağladığı söz konusu sözleşmelerin bitiş süresi belli oldu. Merkezi idareler için bu tarih 31 Ekim 2020, yerel yönetimler için 30 Haziran 2020.

YHK söz konusu sözleşmelerle taşeron işçilerinin ücretlerini bu tarihlere kadar şimdiden belirlemiş durumda. Buna göre işçilerin ücretleri bu tarihlere kadar sadece altışar aylık %4 oranında zamlanabilecek. Ayrıca, işçinin mevcut ücreti söz konusu sözleşmedekinden fazla ise, KHK’ya göre bu durumda olan işçiler zam alamayacak.

AKP bu düzenlemeyle bir taşla iki kuş birden vurmak istiyor. Hem yıllardır ucuz emek gücü olarak kullandığı taşeronluğu “KHK’lı işçi” statüsüne dönüştürerek bunu kalıcı hale getirmek istiyor, hem de sendikaların bu konuda faaliyetlerini engelleyerek onları etkisizleştirmek istiyor. Yıllardır türlü şekillerde mücadele yürüten taşeron işçileri AKP’nin bu oyununu bozmak için, eşit işe eşit ücret ve güvenceli iş talebini gerçek anlamda ulaşmak için şimdi daha güçlü ve daha örgütlü bir mücadeleye hazırlanmalıdır.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2018 tarihli 103. sayısında yayınlanmıştır.