DİP Bildirisi: Türkiye'nin milli mutabakata değil anti-emperyalist mücadeleye ihtiyacı var

Darbeye karşı meydanlarda ve kışlaların önünde, Erdoğan ve AKP'nin çağrılarıyla gösteriler yapılıyor, kitlesel nöbetler tutuluyor. Bu gösteriler devam ederken CHP'den bir Taksim mitingi çağrısı geldi. CHP'nin Taksim mitingine karşı AKP'nin tavrı merak edilirken, önce AKP'li belediyenin mitinge ücretsiz ulaşım sağlayarak destek vereceği açıklandı. Ardından da CHP'nin mitinge çağırdığı AKP, miting çağrısına büyük memnuniyetle icabet edeceklerini söyledi. DİSK ve Hak-İş de mitingde yer alacaklarını açıkladı. Mitingde Türkiye bayrakları ve Mustafa Kemal resimleri taşınacak.

Bu miting bir birlik beraberlik gösterisi olarak lanse ediliyor. Peki gerçekten halkı birleştirmenin yolu bu mu? Türk bayrağı ve Mustafa Kemal resmi gerçekten birleştirici mi? İhtiyaç CHP ve AKP'nin başını çektiği bir milli mutabakat mı? AKP'ye destek vermeden darbeye karşı çıkmak mümkün değil mi? ABD'ye ve NATO'ya karşı çıkmadan gerçekten darbeye ve darbelere karşı çıkmak mümkün mü? Bu sorulara verdiğimiz cevaplar Taksim mitingine yönelik yaklaşımımızı da belirlemektedir.

Milli mutabakat sermayenin borsa ve dolar mutabakatıdır

Milli mutabakat şu anda sermayenin talebidir. Doğan medyası ile havuz medyasının flörtünün arkasında sermayenin çıkarları vardır. Sermayenin çıkarı, darbenin yenilmesinin ardından bir an evvel istikrarın sağlanmasından yana. Batıcı-laik sermaye bu istikrar darbeyle sağlansaydı da hayır demezdi. ABD de öyle dememiş miydi? Darbe henüz yenilmemişken ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin açıklaması şuydu: "Türkiye’nin barış, istikrar ve devamlılık içinde kalacağını umuyorum." İslamcı sermaye için ise darbenin yenilmesinin ardından istikrarın AKP'nin istibdad rejimiyle gelmesi gayet makuldür. Ancak darbe sonrası Erdoğan ve AKP ile TSK'nın tutuklanmayan kesimi, ABD, NATO ve burjuva muhalefeti arasındaki güç dengelerinin henüz hala iktidar lehine konsolide olmaması dolayısıyla, onlar da istikrar için milli mutabakat arayışına girmiş durumdalar.

Bunların önceliği borsadır, sermaye akımlarının kesilmemesidir, dolar kurudur. Mutabakat tüm bu öncelikler için istikrarın sağlanmasıdır. Toplumun sömürücü azınlığının çıkarlarına yaslanan bu mutabakatın milliliği de sermaye ne kadar milli ise o kadardır. Mustafa Kemal resimlerinin birleştirici niteliği de son derece tartışmalıdır. AKP'nin düzenlediği gösterilerdeki İslami bayraklar ne kadar birleştirici ise o kadardır.

AKP'ye destek vermeden de darbeye karşı çıkılabilir!

CHP'nin mitingi AKP'ye destek anlamı taşır mı? Eğer dün sivil darbe yapmakla suçladığınız, OHAL ilanı dolayısıyla meclise vefasızlıkla, meclisi taca çıkartmakla eleştirdiğiniz, darbeci cemaatçileri devlet içinde kadrolaştırmakla suçladığınız partiyi baş konuk olarak mitinginize çağırıyorsanız, evet bu bir destektir! Oysa AKP'ye destek vermeden de darbeye karşı çıkmak mümkündür. Eğer darbeye sadece yöntemsel olarak değil topyekün siyasi olarak karşı çıkıyorsanız, AKP'yi yani darbede büyük rol oynayan cemaat kadrolarını askere, polise ve tüm bürokrasiye itinayla yerleştiren partiyi karşınıza almadan bu konuda tutarlı olmanız olanaksızdır. 

ABD ve NATO'ya karşı çıkmadan darbelere karşı çıkılamaz!

Nihayet ABD'nin darbedeki rolü son derece kötücül iken, ne ABD'yi ne de NATO'yu hiçbir şekilde gündeme getirmeyen bir darbe karşıtlığını kabul etmiyoruz! MİT'in saat 16'da aldığı istihbaratı neden Cumhurbaşkanı'na ulaştırmadığı tartışılıyor da İncirlik'ten kalkan tanker uçaklardan ilk andan itibaren haberi olan ABD'nin konumu hiç tartışılmıyor. ABD'nin ilk tepkisinin darbeye örtülü destek niteliğinde olduğunu yazdık. Tüm bunlara 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a tüm darbe ve askeri müdahaleleri ABD'nin desteklemiş olduğunu ekleyin. Sonra da Türkiye'de ABD ve NATO'ya karşı çıkmadan tutarlı bir darbe karşıtlığı olabileceğini iddia edin! Buna kimse inanmaz! İnanmamalı da!

Sermayeyle değil sermayeye karşı birleşmek

AKP'nin CHP'ye, CHP'nin AKP'ye güzellemeler yapmasının bunu da işçi hareketinin ve solun alkışlamasının, AKP yanlısı gösterilerin karşısına biraz laiklik vurgulu eylemlerle çıkılmasının, darbelere, istibdad rejimine ve  Türkiye'nin Suriyeleştirilmesi tehlikesine cevap vermesi mümkün değildir.

Disk ve Hak-İş, Taksim mitingine CHP ve AKP'nin işçi hareketindeki izdüşümleri olarak katılıyor. Yani milletin işçi sınıfı öncülüğünde birleştirilmesine değil milletin emekçi çoğunluğunu sermayenin peşine takmaya hizmet ediyor. Halbuki Disk, sermaye partilerinden bağımsız olarak tüm sendikalara çarı yapabilir ve işçilerin bağımsız biçimde kendi talepleriyle bir araya gelmesine ön ayak olabilirdi.

Bugün millet sermayenin  çatısı altında birleşemez, sermayeye karşı birleşebilir. Bu birliğin tek harcı ise işçi sınıfı olabilir. Bu birliğin tek gerçek ve birleştirici hedefi ise Türkiye'nin NATO'dan çıkması İncirlik başta olmak üzere tüm emperyalist üslerin kapatılmasıdır. Devrimci İşçi Partisi'nin merkez yayın organı Gerçek Gazetesi'nin darbeden hemen önce çıkan Temmuz sayısının manşetinde yapılan çağrı halen geçerlidir ve darbe girişimi sonrasında çok daha yakıcıdır: "Sermaye saldırısına, istibdad rejimine ve emperyalizme karşı işçi cephesi!" İşçi sınıfına çağrımız aynıdır. Devrimci İşçi Partisi emperyalist ve burjuva/sermaye karakterli darbe girişimine ve istibdad rejimi inşasına karşı da aynı perspektifle yürümeye ve işçi sınıfını sermayenin peşinde değil kendi bağımsız cephesinde birleştirmek için mücadele etmeye devam edecektir.

Bağımsız sınıf politikası için ileri!

Türkiye NATO'dan çıksın! İncirlik üssü ve tüm emperyalist üsler kapatılsın!

Tek bir işçiyi, AKP iktidarına da Amerikan muhalefetine de vermeyelim!

Sermayenin milli mutabakatı değil anti-emperyalist sınıf mücadelesi!