DİP I. Olağanüstü Kongre Belgeleri (5): Uluslararası mesajlar

Devrimci İşçi Partisi’nin I. Olağanüstü Kongresi’nin ürünü olan metinlerin sonuncusunu çeşitli ülkelerde mücadele eden kardeş devrimci enternasyonalist partilerin kongreye gönderdikleri mesajlar oluşturuyor. Aşağıda Yunanistan, Arjantin, Finlandiya, Rusya ve Venezüella'dan gelen dayanışma mesajlarını yayınlıyoruz.

 

DİP’in Olağanüstü Kongresine EEK’in mesajı

Değerli DİP’li yoldaşlar, erkek ve kız kardeşlerimiz,

Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu’nun Yunanistan seksiyonu EEK, Ege denizinin öteki tarafındaki erkek ve kız kardeşleriniz olarak, Olağanüstü Kongre’nizi tam bir enternasyonalist dayanışma ile en içten devrimci duygularla selamlıyor ve tüm zihnimiz ve kalbimizle büyük başarıya ulaşmasını diliyoruz.

Hepimiz tarihsel çatışmalar bakımından en olağanüstü dönemde yaşıyoruz; sadece kargaşa içindeki bölgemizin değil tüm insanlığın bugününü ve geleceğini şekillendirecek bir dönemdeyiz.

Emperyalist savaşın, vekâleten savaş olarak gerici savaşların ve iç savaşların alevleri Ortadoğu’da tehlikeli bir şekilde yayılıyor, halklara yıkım getiriyor ve tüm dünyayı sarmakla tehdit ediyor. Şimdi özellikle Kürt bölgelerinde yiğit Kürt halkının ulusal baskıya ve uç derecede gerici IŞİD ve yerel hamilerine karşı direnişine ve mücadelesine boyun eğdirmek için yeniden başlatılan savaş devam ediyor.

Milyonlarca insan sadece Suriye’de değil, ayrıca Afganistan’dan Irak’a ve Somali’den Kuzey Afrika’ya kadar diğer birçok ülkede yerinden edildi. Binlercesi, özellikle çocuklar, kadınlar ve yaşlılar Avrupa kalesine ulaşıp umutsuzca hayatta kalma mücadelesinde her gün Ege ve Akdeniz’e çekiliyor. Diğerleri sadece yerel mafyaların değil, yerel burjuva devletlerinin, AB sınır polisi Frontex’in ve çok yakında da artık NATO’nun baskıcı güçlerinin “püskürtme” operasyonlarının kurbanı oluyor. Denizde ölümü atlatacak kadar  “şanslı” olanlarsa “kayıt sıcak noktaları” ya da “dağıtım kampları” adı altındaki askerîleşmiş toplama kamplarında mahkûm oluyor. Zamanı geldiğinde, bazıları Balkanlardan batı ve kuzey Avrupa’ya olan yolculuğuna en insanlık dışı koşullarda, yiyecek ve barınak olmadan, kötü hava koşullarında, tüm sınırlarda AB’nin desteğiyle yerel devletlerin yükselttiği demir parmaklıklarla karşılaşarak, şiddetli polis baskısıyla, mafyaların aşırı istismarıyla, yerel faşist çetelerin terörizmiyle devam ediyor.

Ekonomik olarak iflas etmiş, halkı toplumsal olarak yıkılmış ve siyasi olarak güya “sol” Syriza hükümeti tarafından ihanete uğramış Yunanistan’ın, sadece 2015 sonundan bugüne, Şubat 2016’ya kadar, Çipras tarafından imzalanan AB ve İMF’nin acımasız “kemer sıkma” programına karşı üç genel grev yapmakla kalmayıp, ayrıca mültecilerle dayanışma ve yabancı düşmanlığına, göçmen karşıtı devlet baskısına ve Altın Şafak faşist çetelerine karşı çok güçlü bir halk hareketi ortaya çıkarmış olmasından gurur duyuyoruz.

2016 Ocak sonunda AB destekli Yunanistan devletinin Meriç nehri yakınındaki Yunanistan-Türkiye sınırını duvarla çevirmesine karşı Yunanistan ve Türkiye işçi sınıfı, örgütleri ve emperyalizmin kurbanı göçmenleri kardeşleştirmesi için seferberlikte EEK ve DİP güçlerini birleştirdiği için de gurur duyuyoruz.

Şimdi Ege’nin ve Yunanistan-Türkiye sınırının Erdoğan ve Çipras hükümetlerinin tam işbirliğiyle askerîleştirilmesi - NATO’laştırılması yeni ve çok tehlikeli bir dönem açıyor. Hedefleri sadece durdurulamaz göçmen dalgasını durdurmak değil. Baltık denizinden Karadeniz’e ve Akdeniz’e kadar saldırgan ve kesintisiz bir NATO ön cephesi inşa ediliyor. İşin aslı, Avrupa’nın doğusundaki (Ukrayna) ve Ortadoğu’daki savaşlar birleştiriliyor.

AB’nin dağılması krizi Ortadoğu’daki keşmekeşle birleşmiş durumda. Şimdi her zamandan daha da önemli ve acil olarak bölgemizde Zimmerwald ve Kienthal kongreleri ana çizgilerinde, enternasyonalist ve kapitalizm karşıtı temelde güçlü, savaş ve emperyalizm karşıtı bir işçi ve ezilenler cephesini emperyalizmin savaş çabalarını sosyalist dünya devrimine çevirmek için inşa etmeliyiz.

Savaş, “kemer sıkma”, kitlesel işsizlik, toplumsal yıkım ve yanlış bir şekilde “mülteci” ve “göçmen krizi” olarak anılan kriz, çürümüş bir toplumsal düzenin, dünya kapitalizminin ileri bir düzeye ulaşmış olan gerilemesinin ve çözülemez krizinin barbarca tezahürüdür. Lehman Brothers’ın çöküşünün ve Üçüncü Depresyon’un başlamasının üzerinden sekiz sene geçtikten sonra, Çin’den ve (Türkiye de dâhil olmak üzere) “yükselmekte olan” ülkelerden ABD’ye, Latin Amerika ve Avrupa ile tabii ki, “kırık halkası” Yunanistan’a kadar dünya kapitalist krizi çözülmemekle kalmamış hatta daha da keskinleşmiş ve patlayıcı bir ekonomik ve siyasi istikrarsızlık dönemine girmiştir.

2008’den sonra 1930’ların geri gelmesini önlemek için merkez bankaları tarafından gelişmiş kapitalist ülkelerde uygulanan, nihai akıbeti ancak erteleyen tüm “sıradışı” yöntemler (düşük, sıfır, hatta eksi faiz oranları, miktar genişlemesi vs.) sonunda başarısız oldu. Kapitalist liderlerin ve beyin takımlarının Davos’ta son buluşmalarında hiç de tesadüfi olmayarak en büyük sorunlarını kendi deyişleriyle “siyasi istikrarsızlık riski” olarak belirlediler - bizim deyişimizle isyan ve devrim!

2011 ve 2013 yılları arası Indignados (Öfkeliler), Sintagma ve Tahrir’den Gezi Parkı ve Occupy (İşgal) hareketine kadar olan büyük kitlelerin seferberlikleri sadece başlangıçtı. Şimdi perde yükseliyor ve gerçek oyun başlıyor.

Siz DİP olarak, biz de EEK olarak çok iyi biliyoruz ki önümüzdeki karşı karşıya gelişlerde muzaffer olabilmek için 1917’deki Bolşevikler gibi devrimci bir örgüte, yöntem ve perspektife, program, strateji ve taktiklere, kendi “Nisan Tezleri”mize ve bunların yanı sıra kitlelerin sürekli gelişen ve değişen sınıf mücadelesine daima müdahale etmeye ve etkileşim içerisinde olmaya – başka bir deyişle, devrimci bir partiye ve devrimci bir enternasyonalin inşasına, 4. Enternasyonal’e ihtiyacımız var!

Bölgede ve dünyadaki mevcut acil durumda, Olağanüstü Kongreniz bu tarihi yönde bir mihenk taşı olabilir ve olacaktır!

Yaşasın DİP! Yaşasın EEK!

Yaşasın DİP ve EEK arasındaki, Ege’nin iki tarafındaki işçi öncüleri arasındaki sarsılmaz enternasyonalist sınıf bağı

Kahrolsun emperyalizm ve bölgemizdeki yerel oligarşiler tarafından yayılan bizi birbirimize düşüren milliyetçi, etnik, mezhepçii, ırkçı politikalar!

İşçiler ve ezilenler birleşin ve savaşın!

Emperyalist savaş gayretini enternasyonal sosyalist devrim ile alt edelim!

Ortadoğu, Balkanlar ve Avrupa’da Sosyalist Federasyonlar için ileri!

Dördüncü Enternasyonal’i kuralım! 

EEK Merkez Komitesi
Atina, 24 Şubat 2016

 

 

Arjantin Partido Obrero’dan DİP I. Olağanüstü Kongresi’ne mesaj

Değerli Devrimci İşçi Partili yoldaşlar,

Partido Obrero (İşçi Partisi) olarak, olağanüstü kongrenize kardeşçe selamlarımızı yolluyoruz. Bu günlerde, partimiz de Mart ayının sonlarında gerçekleştireceğimiz 23. Kongremiz vesilesiyle, bir tartışma sürecinden geçiyor.

Her iki kongre de, uluslararası kapitalist krizin dokuzuncu yılına girdiği ve ağırlaşan iktisadi temellerde geliştiği bir dönemde gerçekleşecek. Bu krizin izlediği çelişkili güzergâh, ulusal ve uluslararası siyasi krizler ile halk mücadeleleri ve halk isyanlarına yönelik bir eğilime işaret ediyor.

Krize karşı koyabilmek için kullanılan devlet müdahalesi, birçok devleti iflasla karşı karşıya bırakarak, kriz yönünde yeni bir itici güç yaratmış oldu. Kamunun ve özel şirketlerin borcu, 2008’e oranla yüzde otuz artarak, 100 trilyon dolara ulaştı.

Aynı şekilde, dünya ekonomisinin dinamosu olduğu varsayılan Çin, krizin ağırlaşmasına yol açan temel faktörlerden biri haline geldi. Bu durum hem Avrupa’yı hem de “yükselmekte olan ülkeler” olarak anılan ülkeleri etkiledi.  Çin krizi bağlamında, iktidardaki bürokrasiye bir meydan okuma anlamına gelen işçi mücadelelerinde ve grevlerde yaşanan sürekli artışın da altını çizmek önemli.

Küresel kriz, petrol fiyatlarına büyük oranda bel bağlayan Rusya’yı ve Putin rejimini de sert bir biçimde vurdu.

Kapitalist restorasyon hâlâ tamamlanmamış bir nitelik taşıyor. Kitlelerin tepkisini tetikleme eğiliminde olan, gelgitli bir süreçle karşı karşıyayız.

Avrupa Birliği, derin bir durgunluğa boğazına kadar batmış durumda. Kriz ayrılıkçı hareketlerin yeniden sahneye çıkmasına ve yeni siyasi oluşumların yükselmesine yol açtı. En dikkate değer olan örnek ise, tam bir siyasi laboratuvar halini almış olan Yunanistan. Sözü edilen siyasi süreçte Syriza, karşısında bir işçi partisi gelişme göstermeyince, karşıdevrimci bir merkez sol iktidarın olağanüstü manevra kapasitesini sergiledi. Portekiz’de Sol Blok, sosyal demokrasi ile hükümet ortaklığı yaparak yapısal uyum planlarını dayatıyor. İspanya’da ise Podemos aynı yolu İspanya devleti içinde izlemeye hazırlanıyor.

Ortadoğu’da eğilimlerin tersine dönmesine şahitlik ediyoruz. Arap Baharı; Mısır’da El Sisi diktatörlüğünün, DAİŞ’in ortaya çıkışının, Sünni ve Şiiler arasındaki mezhepçi savaşın ve Erdoğan’ın Kürt halkına karşı canice saldırısının gösterdiği üzere bir gerileme yaşadı. Emperyalist savaş ve mültecilerin içinde bulundukları felaket can çekişme çağındaki sermayenin barbarlığının göstergeleri.  Emperyalist güçler ve Rusya, bombardımanlarla Suriye’yi bir enkaz haline getiriyorlar. Rus askeri müdahalesi, ABD’nin izniyle gerçekleştirilecek bir Türk askeri müdahalesi olasılığı karşısında, bu müdahalenin önünü kesecek bir hamle oldu. Moskova’nın bu müdahalesi, Ortadoğu’daki savaşta manzarayı değiştirdi. Putin ile Batı’nın karşı karşıya geldiği cepheler, Doğu Avrupa’nın kapitalist tarzda sömürgeleştirilmesi gündeminin tamamını da kapsıyor.

Fakat Arap Baharının kökenini ve dayandığı temeli teşkil eden kapitalist iflas çözüme ulaştırılmış değil; köstebek çalışmaya devam ediyor.

Bu durum, bölgedeki ülkelerin küresel krize boylu boyunca girdiği Latin Amerika’da net biçimde gözlemlenebiliyor. Burjuva milliyetçi rejimler hammadde fiyatlarında yaşanan düşüş ve sermayenin kaçışı ile birlikte çöküşe geçiyor. Bu rejimler ekonomide ham maddelerin ve tarımın ön plana çıkmasına yol açtılar; böylece, milliyetçiliğin sanayileşme konusundaki sınırlarını gösterdiler. Venezüella Chavez’ciliği yerel seçimlerde büyük bir yenilgi yaşarken, Arjantin Kirchner’ciliği iktidardan düştü. Bolivya’da, yerli halka dayanan Morales, kısa süre önce yeniden başkan seçilebilmesi için yapılan referandumda büyük bir yenilgi yaşadı. Brezilya’da ise Rousseff hükümeti köşeye sıkışmış vaziyette.

Latin Amerika’da, halktaki hoşnutsuzluğu kullanan sağcı siyasi akımların zaferi, siyasi tabloda otomatik bir sağcılaşmaya işaret etmiyor. Bu hükümetlerin önce kapitalist krizin sınavından geçmeleri ve kitlelerin yapısal uyum planlarına karşı direnişini yenmeleri gerekecek.

Devletin ve kapitalist ekonominin parçalanmışlığının,  ve toplumsal patlama ya da devrim öncesi durumlara yönelik bir eğilimin ağır bastığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu tablonun ortasında, Latin Amerika’da burjuva milliyetçiliğinin ve merkez solun krizi sonrası,  devrimci sol çok geniş bir müdahale olanağına sahip. Bu perspektifle, Uruguay’dan PT ile birlikte, kongremizden sonra gerçekleşecek bir Latin Amerika Konferansı örgütlüyoruz.

Yoldaşlar, çalışmalarınızın en verimli şekilde sonuçlanmasını diliyoruz.

Yaşasın işçi sınıfı! Yaşasın sosyalizm! Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu için İleri!

Partido Obrero (İşçi Partisi),

Merkez Komitesi Uluslararası Komisyon

Buenos Aires, 24 Şubat 2016

 

 

Finlandiya Marksist İşçi Birliği’nden DİP I. Olağanüstü Kongresi’ne mesaj

Değerli DİP’li yoldaşlar,

Hafta sonu yapacağınız Olağanüstü Kongre çalışmalarında size büyük başarılar dileriz.

Ekonomik ve jeopolitik dengelerin sarsıldığı kritik anların ardından gözlerimizi açık tutuyoruz.

Milyonlarca insanın kaderi gelecek olan başarılı devrime bağlıdır.
 

-        Yaşasın dünya devrimi!

-        Yaşasın DİP!


Enternasyonalist dayanışmayla,

Trotskist selamlarla,

Marksist İşçi Birliği (MTL) adına

Dimitris Mizaras

Finlandiya

 

 

Rusya Komünistleri Partisi ve Marksist Örgütler Birliği’nden mesaj

Değerli yoldaşlar, DİP Olağanüstü Kongresi’nin delegeleri!

Biz, Rusya’nın Marksistleri olarak kaygılarınızı anlıyor ve paylaşıyoruz. Dünya, tekrar üzerinde dolaşan bir tehditle karşı karşıya. Başlıca suçlu, dünya emperyalizmi ve onun hegemonik gücü olan ABD emperyalizmidir. Uluslararası sermayenin tarihi varoluşunun nihai dönemindeki sistem krizinin çelişkilerinden çıkış yolu bulamayınca, okyanusun ötesindeki strateji uzmanları kontrollü karmaşa teorisiyle ortaya çıktılar. Bunu takiben, egemen ülkelerin, demokrasinin bayrak taşıyıcılığı kisvesi altında silahlı kuvvetlerle işgali, ülkelerin tamamını (Afganistan, Irak, Libya, Suriye) iç savaşların harap alanlarına, ızdıraba ve can kaybına, terörün dehşetine ve Avrupa’ya kitlesel bir mülteci akımına çevirdiler. ABD nesnel olarak önce Taliban’ı ortaya çıkardı, ardından da iğrenç terörist ucube DAİŞ’i. Gerçekten tüm insanlığı tehdit etmektedir.

Ama İslam Devleti’yle yapılan savaş, Rusya örneğinde olduğu gibi, sömürünün arttırılmasını ve işçilerin sosyal ve politik haklarına gittikçe artan saldırıyı, Türkiye örneğinde olduğu gibi, siyasi ve ulusal haklarını savunan Kürt halkına karşı korkunç bir iç savaş tertiplenmesini meşrulaştırmamalıdır.

Biz, RPK (Rusya Komünistleri Partisi) ve AMO (Marksist Örgütler Birliği) olarak, son dönemlerde, Rusya’nın diğer sol güçleriyle beraber, işçi sınıfı hareketinin ve bağımsız sendikaların canlandırılmasına siyasi destek veriyoruz.

Türkiye’de Devrimci İşçi Partisi’nin işçi sınıfının ve tüm Türkiye emekçilerinin sosyoekonomik ve siyasi hakları ile siyasi ve ulusal haklarını savunmakta olan Kürt halkının korunması ve desteklenmesi lehine tutarlı mücadelesi bizi çok mutlu ediyor.

Beraberce ülkelerimizin hâkim çevrelerinin halklarımızın arasına nefret ve düşmanlık fitnesi sokmasına engel olmalıyız.

Sizinle dayanışmamızı dile getiriyor, Kongrenize başarılar diliyoruz! Yaşasın proleter enternasyonalizmi!

Yosif Abramson, RPK (Rusya Komünistleri Partisi) Yürütme Komitesi,

Yevgeniy Kazlov, AMO (Marksist Örgütler Birliği) Konseyi Sekreteri

Aleksey PRIGARIN, AMO, Genel Başkan

26 Şubat 2016

 

 

Venezüella Opcion Obrera (İşçi Seçeneği) mesajı

Değerli yoldaşlar,

Dünyanın kaderi doğu bölgesinde zorlanıyor; her yerde sınıfın bağımsız alternatifini ortaya koyacak olan devrimin dünya partisini şekillendirmek hayati öneme sahiptir. Kongrenin sonuçları ve kararları şüphesiz ki 4. Enternasyonal bayrağı altındaki DİP’in gelişimi açısından hayati önem taşımaktadır.

Yoldaşlarımıza selamlar

 

José Capitan

OpcionObrera, (İşçi Seçeneği)

Venezüella