DİP Bildirisi: İşçi düşmanı iktidardan kurtulmak için oylar HDP’ye! İşçi sınıfının alternatifi için işçiler siyasete, partiye!

7 Haziran’da yapılacak genel seçimlere giderken AKP’nin düşüşte olduğu gözle görülür bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Pek çok kamuoyu araştırmasında AKP’nin oyları yüzde 40’ın bile altında gözüküyor. Ancak illa tek tek bu araştırmaları izlemek gerekmez. AKP’nin düşüşünü görmek isteyenin Erdoğan’ın çırpınışlarına bakmasını tavsiye ederiz. Erdoğan önce teşekkür turu adı altında Türkiye çapında apaçık seçim mitingleri yapmaya başlamıştı. Bu mitinglerde başkanlık sistemini savunuyor, halktan 400 milletvekili istiyordu. Sonra herhalde kamuoyu araştırmalarında oyların düştüğünü gördü ki bu hamlesinden vazgeçti ve teşekkür turunun iptal edildiği açıklandı. Ancak ya Erdoğan susmayı içine sindiremedi ya da oyların daha da düştüğünü öğrendi ki bu sefer de açılış, ziyaret adı altında fiili seçim mitingleri yapmaya başladı. Tabii 400 milletvekili hedefi çoktan 330’a düşürülmüştü bile. Her fırsatta muhalefete verip veriştiriyor. Bir milliyetçilik kartını oynuyor bir din sömürüsü kartını. Şiir okuyor, şarkı söylüyor, bağırıyor, çağırıyor, yine de kâr etmiyor.

AKP’nin bir diğer korkusu da HDP’nin barajı aşması. 2002 seçimlerinde yüzde 10 barajını sadece AKP ve CHP geçtiği için, AKP yüzde 34 oyla 368 milletvekili elde etmişti. Daha sonraki seçimlerde ise MHP barajı aşmış, Kürt hareketi ise bağımsız adaylarla meclise girebilmişti. Eğer 2015 seçimlerinde HDP barajı aşarsa AKP’nin bırakın 400 ya da 330’u, tek başına iktidar olmak için gereken 276 sayısını tutturması bile son derece zor gözüküyor. Bu durumda da 13 yıllık işçi düşmanı bir iktidarın düşüşü için HDP’nin seçim başarısı çok önemli bir yerde duruyor. 12 Eylül ürünü anti-demokratik yüzde 10 barajı dün AKP’yi tek başına iktidara taşıdı; bugünse AKP iktidarının sarıldığı bir can simidi işlevi görüyor.

Devrimci İşçi Partisi olarak seçim sürecinin başından itibaren meseleye işçi sınıfının çıkarları açısından yaklaştık. Öncelikle işçi ve emekçilerin taleplerini sahiplenecek, CHP gibi düzen partilerinden bağımsız geniş bir cephe kurulması için Birleşik Haziran Hareketi (BHH) ve HDP’ye çağrı yaptık. Bu çağrımız HDP’den destek görürken, BHH’nin CHP ile HDP arasında tarafsız kalan bir tutum benimsemesiyle sonuçsuz kaldı. Ardından işçi düşmanı AKP iktidarına karşı işçi sınıfına ve tüm emekçilere barajı aşmak için yüklenme ve HDP’ye oy verme çağrısı yaptık.

Bu çağrıyı yaparken HDP yöneticilerinin partimize seçim nedeniyle yaptığı ziyarette, işçi ve emekçilerin taleplerinin öne çıkarılması gerektiği yönünde HDP yöneticileriyle mutabık kalmış olmamız son derece etkili oldu. Ancak gerek HDP’nin aday listelerinde sosyalist ve işçi adayların liberal unsurlara karşı arka sıralara atılması, gerekse de seçim bildirgesinde işçi ve emekçi perspektifinin silik bir biçimde kimlik siyasetinin gölgesinde bırakılması eleştirdiğimiz konular oldu. HDP’ye oy verme gerekçemizi işçi düşmanı AKP’ye karşı duruşumuzla sınırlandırmak zorunda kaldık. Daha sonra ise HDP Eş Başkanı Demirtaş’ın Habertürk kanalında, Eş Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş’ın ise CNN Türk kanalında sorulan benzer sorular üzerine AKP ile koalisyon kurulmasına ya da dışarıdan destek verilmesine kapı açması tablonun bir anda karışmasına yol açtı. Bu tutum bizim HDP ile yaptığımız görüşmelerden elde ettiğimiz bilgilerle uyuşmuyordu. Bu yüzden DİP Merkez Komitesi bir bildiri yayınlayarak HDP’yi derhal AKP ile koalisyon kurmayacağını açıklamaya çağırdı. Bu çağrı sadece ilkesel bir duruşun yansıması değildi. HDP’nin, AKP’nin düşüşü karşısında ona koltuk değneği olacak bir pozisyon alması siyasi bir intihar demekti. HDP’nin barajı geçmesi için bile AKP’ye karşı tavrının net olması şarttı. (Bildiri Gerçek gazetesinin sitesinden okunabilir: http://gercekgazetesi.net/dip-bildirisi/dip-bildirisi-hdp-akp-ile-koalisyon-kurmayacagini-derhal-aciklamalidir.)

Nitekim çağrımız daha önce HDP’ye oy vermeyi düşünen ve bu açıklama dolayısıyla hayal kırıklığına uğrayan çevrelerde ve daha genel olarak da sol içinde çok yüksek derecede teveccüh gördü. Ardından çağrımız HDP cephesinden de yankı buldu. Önce HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, Viyana’daki bir seçim mitinginde “AKP ile koalisyona ihtiyacımız yok.” açıklaması yaptı. Ardından Cumhuriyet gazetesinde yaptırılan bir haber HDP’nin AKP ile koalisyon yapmak istemediğini manşetten ilan etti. Bunu Demirtaş’ın CNN Türk televizyonunda AKP ile koalisyonu en son yapabilecek partinin HDP olduğu, HDP’nin ilkelerinde anlaşılmadığı takdirde koalisyon olmayacağı açıklaması izledi.  En sonunda Demirtaş, Fox TV’de çıktığı bir programda açıkça AKP ile koalisyon kurmayacaklarını, bir AKP azınlık hükümetine dışarıdan destek de vermeyeceklerini söyledi. En başta Habertürk kanalında yaptığı açıklamada “Biz ülkeyi hükümetsiz bırakmayız.” diyen Demirtaş bu sefer seçimlerden sonra yeniden bir erken seçime gidileceği beklentisini dile getirerek, burjuva düzeninin istikrarını önemseyen bir vurgu yapmaktan da uzak durmuş oldu.

HDP’de yer almadık, almıyoruz da. Eleştirilerimiz de sürüyor. Ancak seçimlerde işçi sınıfı kendi öz partisiyle temsil edilemiyor. Bu, hem seçimlere girmek için ağır maddi koşullar barındıran anti-demokratik seçim sisteminden, hem de bağımsız bir sınıf siyasetinin oldukça zor ve çetin koşullarda ağır gelişmesinden dolayı böyle. Bugün işçi düşmanı AKP iktidarının düşüşünü hızlandırmak için HDP’ye oy vermek yine işçi ve emekçilerin çıkarlarını yansıtan en doğru seçenektir. Devrimci İşçi Partisi, işçi sınıfını ve halkımızı bu seçimlerde AKP’yi ve Erdoğan’ı devirmek amacıyla oylarını HDP’ye vermeye çağırıyor.

Ancak oy vermek yetmez. Esas büyük mücadeleler seçimden sonra başlayacak. Türkiye’ye bir iki seçimle demokrasi geleceğini düşünenler yanılıyor. Abdullah Gül’lü, Fethullah Gülen’li, CHP’li, Sarıgül’lü Amerikan muhalefeti sermaye düzenini yeniden ayakları üzerine dikmek için hazırlanıyor. Ekonomik kriz kapıda ve AKP iktidarı kadar bugünün Gül kokulu Amerikan muhalefeti de faturayı işçiye kesmek için hazırlanıyor.

2015’e Birleşik Metal’in 15 bin işçiyi kapsayan greviyle girdik. Şimdi metal fabrikalarında binlerce işçi sarı sendikaya karşı direnişi yükseltiyor. 2015’in hangi sınıfın hanesine yazılacağı yine sınıf mücadeleleriyle belirlenecek. Burjuva demokrasisine karşı işçi demokrasisi genel seçim sandıklarından değil fabrikalarda özgür sendikal tercihler için kurulacak referandum sandıklarından çıkacak. Biz bunu biliyoruz. Ancak genel seçimleri de önemsiyoruz. İşçi düşmanı iktidardan kurtulmak için oylar HDP’ye diyoruz! İşçi sınıfının alternatifini yaratmak için ise 1 Mayıs’ta olduğu gibi çağrımız net: İşçiler siyasete, partiye, devrime! 

Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi

06 Mayıs 2015

 

********

 AKP’nin ekmeğine yağ süren kim?

Devrimci İşçi Partisi’nin (DİP’in), HDP’yi AKP ile koalisyon yapmayacağını açıklamaya çağıran bildirisi solda büyük bir ilgi ve destek görürken kimilerinin saldırılarına maruz kaldı. Proletarya devrimcilerinin, bütün hayatını sol içinde her türlü kışkırtmaya başvurarak dikkatleri şahıslar üzerine çekmeye adamış provokatörlere cevap vermekten daha önemli işleri var. Buna karşılık, dost yayın Evrensel’in sayfalarında Kürt hareketinin içinden gelen eleştirileri (Fehim Işık) önemseriz. Kürt hareketinde sosyalist solu biraz tanıyan herkes, Türkiye solunda “CHP ve türevleri” diye anılamayacak bir siyasi akım varsa, bunun DİP olduğunu gayet iyi bilir. Kürt halkının sadık dostu DİP’e “hilkat garibesi” türü yüksek kaliteli eleştirilere kalkmadan önce, HDP’nin barajı aşmasını önemseyen bir yazar olarak Işık “AKP’nin ekmeğine yağ” sürenin kim olduğunu sormalıydı. Bildirimiz nettir: HDP’ye oy kullanma niyeti AKP düşmanı ve sola yatkın Türkler arasında oldukça yaygınken, partinin sözcülerinin AKP ile koalisyona kapı açması, bir intihar politikası niteliği taşıyordu. Bu kesimleri HDP’ye oy kullanmaktan bütünüyle alıkoyacak bir politika. Ne iyi ki HDP yöneticileri de bu açıklamanın HDP’ye oy kaybettirerek AKP’nin ekmeğine yağ süreceğini çabuk kavramışlardır. Öyle olmasa, 25 Nisan ile 4 Mayıs arasında, on gün içinde üçü eş başkanlardan olmak üzere, HDP’nin AKP ile koalisyon yapmaya niyeti olmadığına dair dört açıklama yapılır mıydı? DİP bildirisi, bu açıklamaların yapılmasına vesile olduğu ölçüde, AKP’nin ekmeğine yağ sürmek bir yana, tam tersi HDP’nin oy yitirmesine engel olmuştur.

Kürt halkının hakiki dostları, Kürt hareketine yanlış yaptığı zaman da eleştirisiz biat edenler değil, DİP gibi onun haklarını kararlı biçimde savunurken her koşulda açık yüreklilikle uyarı ve eleştiri yapanlardır. Bu olayda bu, somut ve ikirciksiz biçimde saptanmış olmaktadır.