DİP 6. Kongre Belgeleri (4): Filistin kaynıyor! İşçi hareketi ve sosyalistler dayanışmaya!

Devrimci İşçi Partisi 6. Kongre kapak 4

Gerçek gazetesi ve internet sitesinde daha önce haberleştirdiğimiz Devrimci İşçi Partisi'nin 6. Kongresi'nin kararlarından Emperyalizme ve Siyonizme karşı Filistin halkı ile dayanışma doğrultusunda alınan "Filistin kaynıyor! İşçi hareketi ve sosyalistler dayanışmaya!" başlıklı kararı aşağıda yayınlıyoruz. Kongre ile ilgili tüm belgelere buradan ulaşabilirsiniz. 

 

Devrimci İşçi Partisi 6. Kongresi, Filistin halkının Siyonizme ve emperyalizme karşı yüz yıla yakındır süren haklı ve meşru direnişini selamlar, partinin bu mücadeleye olan desteğinin kesintisiz bir biçimde devam edeceğini belirtir.

Filistin halkı tüm mücadele tarihi boyunca, deyim yerindeyse yedi düvele karşı mücadele etmiştir. 20. yüzyıla kadar Osmanlı sarayını, paşalarını, mültezimlerini ve bunların yerli işbirlikçilerini besleyen Filistin, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistlerin işgaline uğramış, yine bunlar tarafından toprakları Siyonistlere peşkeş çekilmiştir. 1948de emperyalizmin doğrudan sömürgeciliğinin yerini Siyonist işgal almış, İsrail adı verilen ırkçı, köktendinci, yerleşimci, apartheid tipi bir sömürge devleti bir yandan Filistinlileri sistematik bir etnik arındırmaya tâbi tutarken, diğer yandan ABD başta olmak üzere emperyalistlerin bölgedeki köprübaşı olmuştur.

Filistin halkı emperyalizm ve Siyonizme karşı 1930lardan itibaren büyük bir mücadeleye atılırken, yanında duracağını düşündüğü gerici Arap rejimlerinin yalpalamaları ve ihanetleriyle de uğraşmış, bunlar tarafından deyim yerindeyse arkadan bıçaklanmıştır. Daha da kötüsü, Filistin burjuvazisinin Oslo görüşmelerinden bu yana tam bir teslimiyet halini alan politikalarıdır. Filistin Kurtuluş Örgütü’nü ele geçirmiş bulunan bu önderlik, bugün Filistin halkına daha fazla zilletten başka bir şey vadetmemektedir. Son olarak Filistinli siyasetçi Nizâr Benât’ı alçakça katletmiş olması, emperyalistlerin malî desteği ile ayakta duran yozlaşmış düzeninin tehlikeye girmesi durumunda kendi halkına olan ihanetini nereye kadar götürebileceğini açıkça göstermiştir.

Şu an Siyonizme karşı mücadele yürüten Hamas ise, son dönemde artan bir şekilde bölgede emperyalizme hizmet yarışına giren Erdoğan’ın istibdad rejimi ve Katar ile olan bağlarını koparmadığı, sınıfsal olarak Mahmud Abbas gibi burjuva sınıfına dayandığı sürece, Filistin halkının mücadelesini sonuna kadar götüremeyecektir. Filistinlileri emperyalizm ve Siyonizm kadar, işbirlikçilerden ve kendi patronlarının sömürüsünden de özgür kılacak tek program Marksizmdir. Filistinli sosyalistlerin bu anlamda omuzlarında büyük bir yük mevcuttur.

Filistin halkı, tüm bu düşmanlarla mücadele etmek üzere yıllar içerisinde farklı araçlar kullanmıştır. Siyonist işgalciye karşı her zaman meşru bir araç olan silahlı mücadelenin yanında, son dönemde Güney Afrikadaki apartheid rejimine karşı mücadelede uluslararası dayanışmayı başarıyla örgütlemiş bulunan boykot, yatırımların geri çektirilmesi ve yaptırımlar (İngilizce kısaltmasıyla BDS) hareketi de önemli mevziler kazanmaktadır. Bugün ise, özellikle diasporadaki Filistin gençleri, emperyalizm ve Siyonizm ile işbirliği içindeki sözde Filistin Özerk Yönetimi”ne karşı yeni bir mücadele yükseltmekte, bunun araçlarını ve içeriğini tartışmakta, Haziran ayında Nizâr Benât’ın öldürülmesini takip eden günlerdeki eylemlerin gösterdiği gibi, henüz kitlesel denebilecek ölçeğe ulaşmamış olsa da Batı Şeria toplumunun bir bölümü Mahmud Abbas liderliğinden kopmakta, Mayıs ayında patlak veren Kudüs savaşının ardından yaşananların gösterdiği gibi, Siyonist İsrail sınırları içinde yaşayan Araplar ilk kez böylesine radikalleşerek bir iç savaş tehdidi yaratmaktadırlar. FHKC gibi örgütler Abbas liderliğine uzun yıllardır ilk kez isyan bayrağı açıyor. Filistin derinden derine kaynıyor.

Öte yandan, İsrail 12 yıllık Netanyahu hükümetleri ve özellikle Siyonizmin arkasına yığınak yapan Trump yönetimi altında olduğuna göre çok farklı bir siyasi döneme girmiş görünüyor. Aşırı sağdan merkez sola çok farklı siyasi eğilimlerden, aralarında ilk kez bir Arap partisinin de bulunduğu 8 partinin salt Netanyahuyu devirmek amacıyla kurduğu koalisyon hükümeti, her krizden sarsılarak çıkacak. Üstelik Netanyahu iktidara dönebilmek için sık sık kriz çıkarma çabasına girişecek. Mahmud Abbas bu hükümete de el uzattı ama Hamas ve belki de Hizbullah, koalisyonun zaaflarını kullanmak isteyecek. Kısacası, İsrail artık birkaç yıl öncesine dek olduğu kadar yekpare bir siyasi irade tarafından yönetilmiyor. Filistin halkı çeşitli bileşenleriyle (diaspora, Gazze, Batı Şeria, İsrail Arap toplumu) bir arayış içine girmişken Siyonizmin bu şekilde zayıflık emareleri göstermesi, önemli bir dönüm noktasına doğru ilerlediğimizi düşündürüyor.

Devrimci İşçi Partisi 6. Kongresi, Filistin halkının emperyalizme, Siyonizme ve işbirlikçilerine karşı gerekli her şekilde ve araçla yürüttüğü onurlu mücadelesini bir kez daha sahiplenir. Türkiyede Filistin halkının dostu görünen ancak Siyonizm ile ticaret başta olmak üzere ilişkilerini sürdüren ve daha ileri işbirliklerine hazırlanan Erdoğan’ın istibdad rejimine karşı mücadelenin, aynı zamanda Siyonizme karşı mücadeleye katkıda bulunacağını tespit eder.

Türkiyenin Siyonist İsraille tüm ilişkilerini kesmesini, NATOdan çıkmasını, Siyonizme kalkan olan Kürecik Üssü’nün, Ortadoğuya kan kusturan İncirlik Üssü’nün ve diğer emperyalist üslerin kapatılmasını, emekçi halkımızın hürriyet mücadelesiyle Filistin davasının kopmaz bağının somut başlıkları olarak görür. Devrimci İşçi Partisi, organlarını bu anlayışla başta partimizin inisiyatifi ile kurulmuş olan Emperyalizme ve Siyonizme Karşı Filistin Dostları hareketinin çalışmalarına destek vermekle ve bu çalışmaları emekçi halkın ve özellikle işçi sınıfının içinde yaygınlaştırmakla görevlendirir.