DİP 4. Kongre Belgeleri (3): 1917 Ekim devrimi yüz yaşında!

DİP, 4. Kongresi Ekim Devrimi'nin 100. yıldönümünde toplanmanın sorumluluğu ve coşkusuyla 2017'yi Ekim Devrimi yılı ilan etmiştir. Ekim Devrimi'nin 100. yıldönümü için alınan kararı aşağıda yayınlıyoruz.

Modern çağ, 18. yüzyıl sonunda Sanayi Devrimi ile birlikte insanlığa bilim, teknoloji ve üretici güçler alanlarında dev bir sıçrama getirdi. Ama bu sıçramayı sağlayan sosyo-ekonomik düzen, kapitalist üretim tarzı, aynı zamanda işsizliği, sefaleti, sömürüyü ve savaşı hayatın bir zorunluluğu haline getiriyordu. Ekim devrimi, kapitalist toplum düzenine son vererek insanlığın önüne tarihte ilk kez işçi ve emekçilerin gerçekten iktidar olabileceği ve sınıfların ortadan kaldırılabileceği bir toplum düzenini koymuş oldu.

Devrimci İşçi Partisi, tarihe bakışını, Marksist program ve teorinin doğrulanmasını, kendi programatik doğrultusunu, strateji ve taktiklerini bu tarihi kaynakta bulan bir partidir. Devrimci İşçi Partisi, insanlığın bu coğrafyada, Ortadoğu’da ve dünyada geleceğini Ekim devriminde işçi ve köylü kitlelerinin, onların Sovyetlerinin, proletaryanın ana siyasi aracı Bolşevik Partisi’nin ve siyasi önderleri Lenin ve Trotskiy’in tuttuğu yoldan yürüyerek kurtarmaya soyunmuş bir partidir.

Devrimci İşçi Partisi, 2017’yi Ekim devrimi yılı ilan eder. Parti basınında konuyu sürekli gündemde tutar, partiyi Ekim’in ruhuyla eğitir, dışa açık toplantılar ve başka yöntemlerle geniş kitlelere Ekim devriminin tarihsel anlamını anlatmaya çalışır.

Ama her şeyden önemlisi, Devrimci İşçi Partisi, Türkiye işçi sınıfının mücadele eden bütün kesimlerine Ekim devriminin bir Rus ulusal devrimi olmadığını, modern çağda insanlığın sömürü, sefalet ve savaştan kurtulmasının öznesi olabilecek tek gücün, uluslararası proletaryanın bu kurtuluş yolundaki en büyük atılımı olduğunu anlatır. Türkiye’de Milli Mücadele de dâhil olmak üzere bütün mazlum ulusların emperyalizmin hâkimiyetinden kurtulmasını olanaklı kılan mücadelelerin Ekim devriminden ve onun ürünü olan Sovyet devletinden güç alarak başarıya ulaştığını anlatır. 20. yüzyıl boyunca başka ülkelerin (Çin, Doğu Avrupa, Küba, Vietnam vb.) işçi ve köylülerinin de Ekim devriminin izinden yürüyerek kapitalizmin hâkimiyetine son verdiğini anlatır. Kısacası, Ekim devriminin 20. yüzyıl boyunca başta uluslararası proletaryanın varlık koşulları olmak üzere bütün dünyayı olumlu bir yörüngeye sokmuş olduğunu anlatır. Bunu yaparken, Ekim devriminin, sadece sahneye çıktığı ülkeye veya onu izleyen diğer ülkelere, bu ülkelerin toplumsal yapılarına ve kültürlerine, dini veya etnik yapılarına ait veya sadece bunlara uygun bir öze sahip olmadığını, gerek ekim devriminin gerekse de onun rehberi olan Marksizmin, Rus olduğu kadar Türk ve Kürt, Çinli, Vietnamlı ya da Kübalı olduğu kadar Arap ve İranlı olduğunu özellikle vurgular.

Aynı şekilde, Ekim devriminin ürünü olan Sovyet devletinin 20. yüzyıl sonunda çözülüşünün de işçi sınıfı ve dünyanın ezilenleri aleyhinde bir gelişme olduğunu ortaya koyar. Nihayet, bu çözülüşün kaçınılmaz olmadığını, Sovyet devletinin yıkılmasına yol açan bürokrasinin 20. yüzyıl sosyalizminin özel koşullarının ürünü olduğunu, gelecekte bürokrasinin işçi sınıfı üzerinde tahakküm kurmadığı bir sosyalizmin, kapitalizme alternatif yeni bir toplumun olanaklı olduğunu anlatır.

Devrimci İşçi Partisi böylelikle tarihi görevine, bu coğrafyanın ve dünyanın işçi sınıfını yeniden Ekim devrimi geleneğiyle buluşturma görevine hizmet etmiş olacaktır.