Mısır devriminde cepheler yeniden kuruluyor!

Mısır devrimi, devlet başkanı Mursi’nin 28 Kasım günü açıkladığı Anayasal Bildiri kriziyle yeni bir evresine girdi. Bu yeni evrede cepheler değişiyor. Artık devrimin karşısında ön planda eski rejim yok. Liberal ve emperyalizm yanlısı İslamcı bir gericilik var. Üstelik, geçmişte zaman zaman kendi içinde ayrılıklara düşen İslamcı hareket bu sefer tam bir cephe oluşturdu. Uluslararası çapta İslam âlimlerinin lideri konumundaki Şeyh Yusuf el Karadavi’den, yer yer İhvan’dan keskin farklılıklar göstermiş olan Selefilere (Nur Partisi) kadar birçok İslamcı bileşen Mursi’nin ardına dizildi. Buna karşılık, devrim güçlerinin yanı sıra Hıristiyanların ve laik duyarlılığa sahip olanların büyük bölümü de Mursi’nin karşısında yer aldı. Bunlara, eski rejimin bağrından gelen unsurları da eklemek gerekir.

Devrimin bu evresinin sorunları daha öncekinden çok farklı. Eskiden düşman, baskıcı ama ardında zinde toplumsal güçler barındırmayan, artık bir kabuk haline gelmeye başlamış bir rejimdi. Şimdi ise, devlet içinde bazı mevzilerce desteklenen büyük toplumsal güçler ve kitleler var karşıda. Bu sefer dinamik bir iç savaş dinamiği.

Mısır devriminin sorunları

Ama sadece düşman değişmedi, devrim kampının kendisi de bulanıklaştı. Her şeyden önce, laik duyarlılığa sahip kesimler içinde burjuvazinin temsilcileri mevcut. Daha önemlisi, eski rejimin önemli unsurlarının da devrim kampı ile birlikte Mursi’nin karşısında yer alması. Ordunun ve eski rejim temsilcilerinin yeni durumda politikası ne olur bilinmez. Ama Mursi’ye isyan ederek greve giden yargıçların, en başta da Mursi’nin görevden aldığı ama yargıçların sahip çıktığı başsavcının, Mübarek rejiminin ana dayanaklarından biri olduğunu unutmamak gerekir. Demek ki, bu yeni kavşakta devrim güçleri ile eski rejim güçlerinin bayraklarının birbirine karışması tehlikesi doğmuştur.

Bu tehlikeyi güçlendiren bir başka yeni gelişme de Mursi’ye muhalif kamptaki politik güçlerin yeniden kümelenmesinde görülüyor. Devlet başkanı seçiminde ilk iki adayın hemen ardından üçüncü olan sol Nasırcı Hamdin Sabbahi ve yeni siyasi partisi Mısır Halk Cereyanı, tam da bugünlerde İhvan’a karşı bir cephe oluşturmuş bulunuyor. Ulusal Selamet Cephesi’nde onlarca parti ve demokratik örgüt yer alıyor. Sabbahi ve partisi cephe içinde çok güçlü. Ama liberal Muhammed El Baradey ve Mübarek’in eski Dışişleri Bakanı ve eski Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa da cephenin önde gelen isimlerinden. İhvan kendi kontrolünden çıkıyor gibi görünürse emperyalizmin de bu cepheyi desteklemesi bu yüzden bir olasılık.

Bu cephe devrimci kitlelerin taleplerinin daha şimdiden gerisinde kalmaya başladı. El Baradey’lerin “Anayasal Bildiri geri çekilirse Mursi ile diyalog kurarız” yönlü “sorumlu politikacı” söylevleri biter bitmez kitleler devrimin ana sloganına geri dönüyorlar: “Halk rejimi devirmek istiyor!” Fark ancak bu kadar çıplak biçimde ortada olabilir! Halkın programı ile bu beyefendilerin programı bambaşka. El Baradey’ler ve Amr Musa’lar kâh eski rejime, kâh İhvan iktidarına yamanacaklardır. Her zaman patronlarından, yani emperyalizmden aldıkları işaretlere göre yürüyeceklerdir. Mısır’ın ise, ne eski rejimle, ne İhvan gericiliği ile uzlaşmadan devrimin hedefleri doğrultusunda yürüyecek bir Üçüncü Cephe’ye ihtiyacı vardır. Devrimci kitlelerin yeni sloganı devrimin hedeflerinin ne olduğunu gayet güzel açıklıyor: “Ekmek, özgürlük, Kurucu Meclis’e hayır!” Bu son slogan Mısır devriminin gerici liberal İslam tarafından çalınmasına karşı çıkmaktır. Bu karşı çıkış bugün bu biçimi alıyor, yarın başka biçimlere bürünecektir.

 

Anayasal Bildiri ne getiriyor?

Devrim kampının büyük tepkisini çeken Anayasal Bildiri, bir yandan devrimcilerin ağzına bir parmak bal vermek anlamına gelen bazı hükümler, bir yandan da Mursi’ye diktatörlere yakışır yetkiler içeriyor. Kısaca özetlenecek olursa içerdiği düzenlemeler şunlar:

  • Eski rejimin devrimcilere karşı cinayetlerinin yeniden soruşturulması.
  • Mursi’nin kararlarına hukuki itiraz yolunun kapatılması.
  • Başsavcının görevden alınması, yerine yenisinin atanması.
  • Kurucu Meclis’in mahkeme kararıyla lağvedilmesinin olanaksızlaşması.
  • Mursi’ye “ülkeyi ve devrimin amaçlarını korumak” için gerekli her türlü adımı atma, her türlü önlemi alma yetkisi.

Özellikle, son maddenin Mursi’ye tam anlamıyla açık çek veren karakteri ortada. Öte yandan, seçimle gelen meclis teknik bir gerekçeyle kapatılmış olduğundan zaten hem yürütme, hem de yasama yetkilerini elinde tutan Mursi, bu bildiri ile aynı zamanda geçici anayasa yapıcı ve yargı yetkilerini de eline almış oluyor. Bu bildiri geçici bir düzenleme. Ama İhvan’ın iktidarını sağlamlaştırmak için ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyor.

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2012 tarihli 38. sayısında yayınlanmıştır.