Ahmet Altan uykusundan uyanıyor!

Bütün bu bir yıl boyunca, siz, Ahmet Altan, barış olmamasını Kürt tarafına atfettiniz. AKP hükümeti her türlü fedakârlığı yapıyordu da, “iki halkın düşmanı” ilan ettiğiniz PKK barış istemiyordu. Şimdi Erdoğan’ın hesabının MHP tabanına uygun politikalar izlemek olduğunu yazmaya utanmıyor musunuz? Hiç olmazsa bir küçük özeleştiri yapmayı akıl edemediniz mi? Yoksa aklınız, şimdi yaptığınız yorumun bir yıldır izlediğiniz bütün yayın politikasını keellem yekûn geçersiz kıldığını anlamaya bile mi yetmiyor?

“Uyandığımda vakit öğlendi”

Arthur Rimbaud

12 Haziran 2011 seçimlerinden üç gün sonra, 15 Haziran günü Gerçek gazetesinin sitesinde bir yazımız yayınlandı. AKP’nin iki ana seçim sloganından biri olan “İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün!”den hareketle “İstikrar sürsün, Türkiye uyusun da büyüsün!” başlığını taşıyordu yazı. Ana tezi, Tayyip Erdoğan’ın MHP oylarına göz diktiği, dolayısıyla MHP yönelişine uygun politikalar izlemesinin gerekli olduğu idi.

Gerekçe olarak çeşitli konulara değiniliyordu. Birincisi, başkan seçilerek 2024’e kadar Türkiye’nin yöneticisi olarak kalmak için Erdoğan’ın başkanlık sistemine geçişi sağlayan bir anayasa değişikliğine ihtiyacı olmasıydı. Bunun için AKP’nin 326 milletvekili yeterli değildi. Hem mecliste 330 oy, hem de referandumu kazanmak gerekiyordu. Bunun sonucu ortadaydı: Kürt sorununda reform yapan, MHP’den ve tabanından oy alamayacağına göre, liberallerin Erdoğan’dan beklediği açılım gerçekleşemezdi.

İkinci faktör ise Erdoğan’ın başkan seçilebilmesi için gereken % 50 oy meselesiydi. Bu argümanı yazının kendisinden izleyelim: “Erdoğan bugüne kadar sağdaki bütün küçük partileri yutarak gelmiştir. Ama şimdi artık yutulacak küçük parti kalmamıştır. Saadet bile 1,25’e kadar gerilemiştir. O zaman Erdoğan’ın % 50 hesabını güvenceye alabilmesi için MHP’nin tabanını oyması gerekir. Bunu ise ancak milliyetçi bir retorik ile yapabilir. Demek ki, AKP’nin son dönemde MHP üzerine yoğunlaşması boşuna değildir ve kalıcı bir eğilimin işaretidir.”

Son kelimelerin üzerindeki vurguyu şimdi yerleştirdik. Neden? Çünkü Taraf’ta yazan yazmayan bütün liberaller, Erdoğan’ın seçim öncesi dönemine bütünüyle damgasını vuran MHP tarzı politikanın, örneğin kendisi o dönemde iktidarda olsaydı Abdullah Öcalan’ı astıracağı beyanının, basit bir seçim taktiği olduğunda ısrarlıydılar. Ahmet Altan da hiç kuşku yok bu liberal dünyanın mümtaz bir mensubu olarak gerçekleri mahmur gözlerle izliyordu.

Şimdi bu mümtaz şahsiyet, “Hesap” başlığıyla bir yazı yazıyor ve şöyle diyor:

“Başbakan Erdoğan’ın ‘ne yaptığı, ne yapmak istediği’ yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Görebildiğim kadarıyla yaptığı her şeyi belli bir plan dâhilinde ve doğrudanbaşkanlık’ seçimlerini hedefleyerek yapıyor.

Biliyorsunuz, MHP’yi de içine katmanız hâlinde Türkiye’de sağ’ oylar yaklaşık yüzde yetmişe kadar çıkabiliyor. Eğer bütün sağ oyları bir araya toplayabilir ve ‘orduyla anlaşırsanız’ Türkiye’yi tek başınıza yönetebilirsiniz.”

Tarih 18 Temmuz 2012. Günaydın, Ahmet Altan! Her şey seçim döneminde berrak biçimde okunabilirken, Erdoğan’ın MHP tabanı ile flörtü açık seçik ortada iken, derin bir uykuya yatacaksınız. Sonra Erdoğan ile Fethullah Gülen’in arası açılınca “hesap” neymiş keşfedeceksiniz. Demek Erdoğan’ın ne yapmak istediği “yavaş yavaş” ortaya çıkıyor. Acaba Erdoğan’ın yapmak istedikleri süratle ortaya çıkmıştı da yavaş kavrayan siz olmayasınız!

Anlayamamak, iddiası olmayan insanlar için kınanacak bir şey değil. Ama bu Ahmet Altan çok iddialı bir gazete olan Taraf’ın “başyazarı”. Her gün yazılarının haberini Altan ailesine has alçakgönüllü üsluba uygun tarzda, damga gibi gazetenin birinci sayfasının tepesinden veriyor. Ve ne çok liberal insan, görüşlerini Ahmet Altan’ın ve Taraf’ın yorumlarına göre belirliyor.

Bütün bu bir yıl boyunca, siz, Ahmet Altan, barış olmamasını Kürt tarafına atfettiniz. AKP hükümeti her türlü fedakârlığı yapıyordu da, “iki halkın düşmanı” ilan ettiğiniz PKK barış istemiyordu. Şimdi Erdoğan’ın hesabının MHP tabanına uygun politikalar izlemek olduğunu yazmaya utanmıyor musunuz? Hiç olmazsa bir küçük özeleştiri yapmayı akıl edemediniz mi? Yoksa aklınız, şimdi yaptığınız yorumun bir yıldır izlediğiniz bütün yayın politikasını keellem yekûn geçersiz kıldığını anlamaya bile mi yetmiyor?

Zaten şimdi bile anlayamamışsınız. Ne başkanlık seçimleri? Türkiye’de başkanlık sistemi mi var ki o seçimlerde Erdoğan oy arıyor olsun? Anayasa, Ahmet Altan, anayasa! Önce o, sonra seçim! Yoksa Erdoğan gibi bir ego Çankaya’da sembolik cumhurbaşkanlığıyla neden oyalansın?

Biraz izanınız varsa, ya yanılttığınız nice insandan özür dilersiniz ya da bir süre yazmayı kesersiniz. Mahmurluğunuz geçene kadar hiç olmazsa!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2012 tarihli sayısında yayınlanmıştır.