Aileyi değil, kadını koruyun!

Her gün çeşitli nedenlerle yakını olan bir erkek tarafından beş kadının yaşamı sona eriyor. Kadın cinayetlerine karşı başta kadın örgütleri olmak üzere, sendikalar ve bir dizi demokratik kitle örgütü tarafından yürütülen kampanyalar sonucu, bu cinayetler kamuoyunun gündemine taşındı. Hal böyle olunca, hükümet de göstermelik bazı düzenlemelerle kadına yönelik şiddetin önleme amacıyla yeni bir yasayı meclisten geçirdi. Bunu yaparken de kadınların tüm itirazlarına kulaklarını tıkayarak kendi bildiğini okudu, taleplerini görmezden geldi.

Şiddet gören işsiz kadına ancak gerekli görüldüğünde geçici sefalet yardımını içermesinden tutalım da kimlik bilgisi değiştirme serbestisine kadar, yasa çerçevesindeki düzenleme ve tedbirlerinin sınırlılığı ortada. Yaşadığımız topraklarda, taleplerini hükümete dayatacak kadar etkili bir kadın mücadelesi olmadığı için, bu uygulamalar sözde kalmaya ve pratikte gerçek bir koruma sağlamaktan uzak olmaya mahkum. Neden böyle söylediğimizi sıralayalım.

●     Adından da anlaşılacağı üzere yasa önüne esas olarak kadını değil, aileyi korumayı alıyor. Yasa mecliste tartışılırken AKP’li milletvekillerinden bazıları “şiddeti önleyelim derken aileyi dağıtmayalım” diyordu. Demek ki bu sadece bir isimlendirme tercihi değil, bir anlayışın ifadesidir. Bu şekilde kadın ve erkek şiddete maruz kalma bakımından eşitlenmekte, kadına yönelik sistematik erkek şiddeti gizlenmektedir.

●     Şiddet uygulayanın elini kolunu sallayarak gezebildiği bir ortamda kadının en güvenli şekilde barınacağı yer müşterek konut değil, sığınma evleridir. Bu nedenle yasaya sığınaklarla ilgili düzenlemelerin de dahil edilmesi talep edildiği halde yasa bunu içermemektedir. Kadın cinayetleri ve cinsel şiddetle ilgili merkezlerin kurulması, kadın örgütlerinin davalara müdahil olma talebi, savcılık ve kollukta konuyla ilgili uzmanların istihdamı gibi düzenlemeler de yasada yer almamaktadır.

●     Şiddet nedeniyle herhangi bir devlet kurumuna başvuru yapmış kadın çeşitli telkinlerle şiddet uygulayan erkek ile barıştırılarak evine geri gönderilmekte ve bazen bunu canı ile ödemektedir. Bu nedenle yasaya kadına uzlaşma önerilemeyeceğinin eklenmesi talep edildiği halde bu kabul edilmemiş, kadının şiddet uygulayan erkek ile barıştırılarak evine gönderilmesinin önünü kesilmemiştir.

●     Kadınları şiddete razı gelerek mevcut düzenini bozmadan yaşamak zorunda bırakan nedenlerin başında geçim derdi ve çocukların bakımı gelmektedir. Yasa geçim konusunda kadına gerçekten ayakta kalmasını sağlayacak bir maddi destek veya sigortalı iş garantisi sağlamamaktadır. Çocukların bakım yükünü de yine de sınırlı bir şekilde ve en fazla dört ay süreyle hafifletecek tedbirler getirmektedir.

O halde aileyi değil, ezilen cins olarak kadını merkezine alan, kadına yönelik şiddeti engellemeye ve kadını bu şiddete karşı korumaya yönelik tedbirleri talep eden bir mücadele hattı ihtiyacı devam ediyor. İsteyen her kadına iş, her iş yerine kreş, yeterli sayıda ve güvenli sığınma evi, ücretsiz eğitim, sağlık, hukuki ve psikolojik yardım hizmeti alma hakkı için mücadeleye!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2012 tarihli 30. sayısında yayınlanmıştır.