Sisi’nin Suud yandaşlığına halk tepkisi

Mısır’ın darbeci diktatörü Abdülfettah Es-Sisi, 8 Nisan 2016 tarihinde Suudi Arabistan Kralı Salman’ın Mısır’a yaptığı ziyaret sırasında, Sanafir ve Tiran adlı iki adayı Suudi Arabistan’a hediye ediverdi! Güya adalar aslında Suudi Arabistan’a aitti ve 1950 yılında Suudi Arabistan bu adaları geçici olarak Mısır’a bırakmıştı. Hediyenin Kral Salman’ın Mısır’a 24 milyar dolarlık kredi ve yardım taahhüdünün hemen ardından verilmiş olması, halkça adaların Suudi Arabistan’a peşkeş çekildiği şeklinde yorumlandı ve son dönemde Mısır’da görülen en önemli protestolara yol açtı.

İlk olarak 15 Nisan günü, bazı sol grupların ve özellikle de 2011-2013 arasındaki devrimde önemli bir rol oynamış olan 6 Nisan hareketinin çağrısıyla, adaların Suudi Arabistan’a verilmesini protesto etmek isteyen halk sokaklara döküldü. Ülkenin pek çok yerinde bu eylemlere katılım olurken, Mısır Gazeteciler Cemiyeti önünde binden fazla kişi toplandı ve “irhal” (terket) ve “eş-şaab yurid ıskat en-nizam” (halk düzenin yıkılmasını istiyor) sloganları atarak Es-Sisi’yi protesto etti. “Toprak Cuması” adı verilen bu gösterilere Mısır polisi sert bir şekilde saldırdı. Bu saldırıların ardından 6 Nisan hareketi, eylemleri sonlandırma ve 25 Nisan’da yeniden başlatma kararı aldı. 25 Nisan tarihi, 1982’de son İsrail askerlerinin de Sina yarımadasından çekilmesinin yıldönümü olarak kutlanan bir bayram günü olması açısından da önemliydi.  

Ancak, 25 Nisan yaklaşırken Mısır polisi bir gözaltı furyası başlattı ve yüzlerce kişiyi gözaltına aldı. 25 Nisan günü geldiğinde de polis Kahire’nin her noktasına çok önemli düzeyde bir yığınak gerçekleştirdi. Özellikle Tahrir ve Adeviyye meydanları muhtemel protestolara karşı zırhlı araçlarla abluka altına alındı. Eylemlere vahşice müdahale edildi. Polis çok yoğun bir şekilde biber gazı kullandı. Kahire üzerinde helikopterler ve hatta zaman zaman da göstericilere gözdağı vermek amacıyla jetlerin uçurulduğu görüldü. 

Gün boyunca 382 kişi gözaltına alındı. Bunların 237’si izinsiz gösteri düzenlemek suçlamasıyla mahkemeye çıkarıldı. İlk duruşmalarda karar açıklanmamış olsa da, Es-Sisi döneminde çıkarılan yasalara göre mahkemeler bu kişilerin üç yıla kadar hapis yatmasına hükmedebilir. 

Diğer taraftan, rejim karşıtı gösterilerle aynı saatlerde, ellerinde Sisi posterleri ve Suudi Arabistan bayrakları olan göstericiler de polisin koruması altında Kahire sokaklarına çıktılar. Ancak bunların sayısının, yasaklanan gösterilere katılanlardan çok daha az olduğu görüldü. 

Gösteriler, 2011’deki devrim ateşini yeniden harlayabilir mi? Şu aşamada tahminde bulunmak olanaklı değil. Ancak, Es-Sisi’nin kâbuslarına giren “eş-şaab yurid ıskat en-nizam” (halk düzenin yıkılmasını istiyor) sloganlarının, uzun bir aradan sonra Kahire sokaklarına döndüğü de bir gerçek. Sadece genel siyasi eylemler değil, 1 Mayıs’ta yayınlanan, iki Mısırlı sivil toplum kuruluşu tarafından hazırlanan Demo Metre adlı rapor, Mısır’da bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla bu yılın ilk 4 ayında işçi eylemlerinin sayısının %25 arttığını ortaya koyuyor. Yani Mısır’da rejim tarafından en vahşi yollarla bastırılmaya çalışılsa da, önemli bir potansiyelin varlığından bahsedilebilir.

Buna karşılık diktatör Sisi’nin yükselen gıda fiyatlarına ve baş aşağı giden ekonomiye karşı tek dayanağı, bölgenin Siyonizm ile beraber en gerici gücü olan Suudi Arabistan’dan gelecek yardım.

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mayıs 2016 tarihli 79. sayısında yayınlanmıştır.