Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) nedir?

Son dönemde Suriye’de Esad rejimiyle de, Rojava’daki özerk bölgenin askeri gücü YPG ile de çarpışan İslamcı örgütler arasında birinin adı gittikçe daha sık duyulmaya başladı. Örgütün adı Türkçe’ye yanlış çevriliyor. Irak ve Şam İslam Devleti Arapça’dan bire bir tercüme. Oysa Arapça’da Şam şehrinin adı Dımeşk’tir. (Batı dillerindeki Damascus benzeri isimler de Arapça’daki bu isimden gelir.) “Şam” kelimesi ise Suriye demektir. Hatta “Büyük Suriye” (ya da Batılıların eskiden kullandığı adla “Levant”) demektir. Bunun anlamı da, örgütün sadece Irak ve Suriye’yi değil, Lübnan’ı dahi hâkimiyetine almak istediğidir. Öyleyse örgütün Türkçe’deki doğru adı, Irak ve Büyük Suriye İslam Devleti (IBSİD) olmalı.

Suriye’de rejimle çarpışan onlarca örgüt arasında çok sayıda İslamcı örgüt de var. Bunların en önemlileri Ahrar ül Şam, El Nusra ve IBSİD. Ahrar ül Şam’ın en güçlü İslamcı örgüt olduğu söyleniyor. 10 ila 20 bin arası silahlı adamı olduğu söyleniyor. Ülkenin çok çeşitli yerlerinde (bu arada en büyük iki kent Halep ve Şam’da) bulunmak gibi bir avantajı var. (80’in üzerinde birimde örgütlendiği belirtiliyor.) Birçok başka İslamcı örgüt gibi o da mezhep savaşı peşinde. Suriye’deki mücadeleyi bir Sünni-Şii savaşı gibi görüyor. Özelliği sadece Suriye için mücadele ediyor olması. Dünya çapında bir cihad peşinde değil. Bu yüzden saflarında hemen hemen sadece Suriyeliler var.

Buna karşılık El Nusra ile IBSİD cihadcı örgütler. Her ikisi de El Kaide’ye bağlılık ilan ediyorlar ama kimin resmi seksiyon olduğu tartışmalı. El Nusra son zamanlara kadar en güçlü cihatçı örgüttü. Ama son zamanlarda El Kaide konusunda bir iktidar mücadelesi yaşadığı ve bu yüzden bölündüğü söyleniyor. Örgütün daha radikal bir kanadı 2006’da kurulmuş olan Irak’ta El Kaide ile birleşerek IBSİD’i kuruyor. IBSİD sınır tanımayan bir İslam hilafeti kurma peşinde. Yani cihadcı ve savaşçıları Bosna’dan Çeçenistan’a, Türkiye’den Tunus’a birçok İslam ülkesinden geliyor. Suriye’nin kuzey ve doğu bölgelerinde örgütlü. Ayrıca binlerce adamı Irak-Suriye ve Türkiye-Suriye sınırlarını aşıyor. Suriye’nin petrol sahalarını kontrol ediyor olması ekonomik olarak kendisine bir avantaj kazandırıyor. Onun dışında finansman kaynaklarını Körfez bölgesinden elde ettiği söyleniyor, ama bunun devlet yardımı mı özel yardım mı olduğunu bilmek zor. Körfez ülkelerinin El Kaide’ye devlet yardımı yapması olasılığı biraz düşük. El Nusra’nın lideri Ebu Muhammed Gülani ile IBSİD’in lideri Ebu Bekir El Bağdadi her ikisi de kendisinin El Kaide’nin esas temsilcisi olduğunda ısrar ediyor. Anlaşılan ayrılık aynı zamanda El Kaide’nin kendisi içindeki bir ayrılık ki, El Kaide’nin Usame bin Ladin’in ölümünden sonra lideri olan Eyman Zevahiri Gülani’yi, Irak’ta El Kaide ise öteki kanadı benimsemiş durumda.

Bu ayrılık, bütün gücüne rağmen cihadcı hareketin Suriye’de belirleyici savaşı başlatamamış olmasını açıklayan faktör olabilir.