Finlandiya seçimleri: Veba ile kolera arasında

Finlandiya’da Nisan ayı içinde yapılan genel seçimlerde, faşizan bir parti oylarını büyük bir hızla yükseltti. Avrupa’nın birçok başka ülkesinde (Fransa, Britanya, İtalya, Belçika, Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç, Macaristan vb.) görülen faşist partilerin yükselişi bağlamında bu seçim sonuçları büyük bir önem kazanıyor. Bu konuda Devrimci İşçi Partisi’nin desteklediği Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK) Finlandiya seksiyonu olan Marksist İşçi Birliği’nin yöneticilerinden Dimitiris Mizaras’ın yolladığı yazının kısaltılmış bir versiyonunu yayınlıyoruz.

Bu başlık Finlandiya’da 17 Nisan’da yapılan seçimlerden sonra Expressen isimli bir İsveç gazetesinde yayınlanan bir makalenin de başlığı idi. Bir tarafta merkez partiler diğer tarafta oylarını katbekat arttıran milliyetçi Hakiki Finliler Partisi’nin yükselişinin Finli emekçiler açısından ne anlama geldiğini güzel bir şekilde ifade ediyor. Bu seçimlerde Finlandiya’da neredeyse bir tarih yazıldı. Kimsenin beklemediği gelişmeler yaşandı ve çeşitli rekorlar kırıldı.

 

İlk rekor, ülkenin tarihinde ilk defa olarak Hakiki Finliler Partisi dışındaki bütün partilerin bir anlamda seçimi kaybetmesi oldu. Finlandiya’da sistem genel olarak üç büyük partinin (Merkez Partisi, Sosyal Demokrat Parti ve Ulusal Koalisyon) etrafında döner. Hükümetler iki partinin koalisyonları şeklinde kurulurken üçüncü parti de muhalefeti oluştururdu. Ancak bu seçimlerde bu partilere bir dördüncüsü eklendi. Diğer üç parti oy kaybederken, Hakiki Finliler Partisi oylarını neredeyse beş kat, parlamentodaki sandalye sayısını da sekiz kat arttırdı ve üçüncü parti haline geldi. İkinci rekor da bu.

En büyük yenilgi ile karşılaşan Merkez Partisi olurken, Sosyal Demokrat Parti ve Ulusal Koalisyon ile Hıristiyan Demokratlar, Yeşilller gibi daha küçük partiler de ciddi oy kayıpları yaşadı. Bu partiler arasında Ulusal Koalisyon, seçimlerden kayıplarla çıkmasına rağmen, kurulduğu 1917 yılından beri ilk kez birinci parti haline geldi. Bu da üçüncü paradoks ve rekor.

Bu seçimlerde Finlandiya seçmeninin mesajı çok net. Halk eski sisteme karşı öfke ve kızgınlığını sandığa yansıttı. Ve bu sonuç sadece eski sistemin devam etmesini isteyenleri ve muhafazakârları rahatsız etti.

İnsanların öfkesinin nedenlerinden birisi uzun yıllardır seçim yardımları adı altında belirli partilere ve özellikle Merkez Partisi’ne aktarılan paralarla ilgili gizli hesapların ortaya çıktığı büyük skandalların yarattığı tepkidir. İkinci olarak seçim döneminde hiçbir partinin ağzına almadığı, hızla büyüyen bütçe açıkları, kamu borcu ve kesintiler var. Üçüncü önemli konu ise Avrupa’daki kriz. 2007 yazından beri Avrupa’daki kriz nedeniyle AB’nin ekonomik ve siyasi olarak merkezileşme eğiliminin hızlanması ve AB üyelerinin kurtarılmaya ihtiyacı olan ve kurtaran ülkeler şeklinde ikiye ayrılması sözkonusu. İkinci gruba dâhil olan Finlandiya’da, krizdeki AB ülkelerine yardım yapılması konusunda olumsuz tutumu ile öne çıkan Hakiki Finliler Partisi’nin oylarını bu denli arttırması Finlandiya halkının AB’nin siyasi ve ekonomik entegrasyonu konusuna yaklaşımı açısından da önemli bir mesaj içeriyor. Kısa vadede, bu parti, iflasla karşı karşıya olan Portekiz’e AB’nin kredi açmasını engelleyebilir. İşte Expressen’in “veba ile kolera arasında” olarak nitelediği politik durum budur. Hakiki Finliler hükümete girerse AB çıkmaza girebilir; girmezse bu parti gelecekte daha da güçlenebilir.

Dünya kapitalizmi artık toplumların eskisi gibi yönetilmek istememeleri çıkmazı ile karşı karşıya. Bütün toplumların bugün en temel karakteristiği “belirsizlik” kelimesi ile ifade edilebilir. İş konusunda belirsizlik, eğitim ile ilgili belirsizlik, barış ile ilgili belirsizlik ve genel olarak yaşamın kendisi ile ilgili belirsizlik. Kriz tüm bunları değiştirebilmek için gerekli bütün imkânları sağlıyor. Devrim toplumun geleceğini ayakta tutma arayışında; aşırı sağ ise geçmişe saplanmış durumda. Doğanın tahribatından ve sanayileşmeden önceki kırsal yaşama ve çalışma koşullarına yapılan romantik referansların nedeni de budur. Bu ütopyalar uyarı oylarını çeliyor.

21 Nisan 2011

*Bu yazı Gerçek Gazetesi’nin Mayıs 2011 tarihli 19. Sayısında yayınlanmıştır.