Barbarlığa karşı, emperyalizme yaslanmadan

Ortadoğu'da emperyalistlerin çizdiği sınırlar yerle bir oluyor. Kafkaslardan Basra'ya kadar savaşın ve çatışmaların gölgesinde, halklar ve mezhepler arasında kıyım yaşanıyor. Gazze ateş altında, Şengal'de Ortadoğu'nun kadim halkı Ezidiler kırımla terbiye ediliyor. Suriye ve Irak gibi iki devletin varlığından söz etmek mümkün değil. Ortadoğu'daki tüm bu gelişmeler, Türkiye emekçilerini yakından ilgilendiriyor. Neden mi? Bu memleketin Dışişleri bakanı, barbar sürülerini dışlanmış Sünni Arapların bir tepkisi olarak ifade etme cüretini gösteriyorsa, AKP ile IBSİD arasındaki niyet bağı bizleri çok yakından ilgilendirir.

Emperyalizm Ortadoğu'da zayıflıyor

2003'te ABD eski Dışişleri Bakanı Powell'ın Birleşmiş Milletler'de yaptığı ünlü konuşmanın ardından çok vakit geçti. ABD'nin eski başkanı Bush'un Ortadoğu'ya ilan ettiği haçlı seferlerinin izi kalmadı. Şimdi, Obama'nın, Pentagon'dan Amerikan çıkarları adına ifade ettiği “neymiş öyle halifeliğe falan izin vermeyeceğiz” sözleri sadece eski bir döneme duyulan özlemdir. ABD, daha düne kadar özgürce katliam yapabildiği coğrafyada, kara harekâtının ne kadar da güç olduğunu dile getiriyorlar. Her zaman söylüyoruz, emperyalizmin ve Siyonizmin Ortadoğu'da hâkimiyet alanı zayıflamıştır. Elbette bu tamamen yok olduğu anlamına gelmez. Malatya'daki radar, İncirlik'teki üs, İran Körfez'indeki filolar emperyalizmin bu topraklardaki varlığının açık ispatıdır.

IBSİD'i büyütenlere karşı

Daha önce Gerçek gazetesi'nde defalarca dile getirildiği gibi AKP hükümeti, El Nusra ve IBSİD gibi örgütleri el altından destekledi. IBSİD, Suriye'deki iç savaşta kayda değmeyen bir piyon iken şimdi İslam halifeliğini ilan ediyor. Onlarca kez ispatlanan gerçekleri, Davutoğlu gibi “vatan hainliği” olarak damgalayanlar, riyakârlıklarını gösterirler sadece. Riyakârlıklarında utanç aramayın, bu onların fıtratında vardır.

İkna olmakta direnenler için biraz hafızları tazelemekte yarar var: AKP'nin ilk önce Esad ve Şii bloğunu zayıflatma, ardından da Ortadoğu'nun dirençli halkı Kürtleri ezme politikası, IBSİD'e güç verdi, veriyor. Mezhepçilik, AKP ile IBSİD arasında yazılı olmayan bir prokotol, anlaşma gibi önümüzde duruyor. Şimdi, AKP, yarattığı canavarla karşı karşıya. AKP, ABD'nin sıkıştırmalarına ve Kürt hareketini çözmekte en büyük rol arkadaşı Barzani'nin sitemlerine ne kadar dayanabilir? Bilemeyiz, ama mıh gibi bildiğimiz şudur: AKP'nin mezhep fitneciliği, Ortadoğu'nun mezhep temelinde ortadan iki ayrılmasına, IBSİD'in güçlenmesine sebep olmuştur. İflas eden Türk dış politikası, geriye kafa kesme ritüelleriyle kendini tarif eden bir güç hediye ediyor dünyaya. Rojava'da, Şengal'de katledilen her Kürt, Ezidi, Türkmen ve Arap'ın vebali AKP'nin, onun “milli şefi” Erdoğan'ın ve onun paşası Davutoğlu'nun omuzlarındadır. Şimdi hafızalar yeteri kadar, temizlendiyse, Davutoğlu gibilerinin IBSİD'e neden hayırhah gözlerle baktığı anlaşılmış demektir.

Ortadoğu'da siyasal İslam ile hesaplaşmayan hiç bir güç zafer kazanamaz

Sadece uluslararası işçi sınıfı, IBSİD belasını, Ortadoğu'dan Balkanlar'a Kafkaslar'a dek halifelik hülyasıyla debelenen bir imparatorluk düşüncesini engelleyebilir. Ne abartalım ne de küçültelim! Emperyalizmin zayıflığından alan bulan bu hareketin muhtevası, Şiiliğin (onlara göre Rafizi ya da tekfirci, yani küfür) ezilmesine dayanıyor. Ama, hiç kimse uluslararası şeriat tugaylarına, başka bir mezheple cevap verilmesi gerektiğini düşünmesin. Bu sadece eski bir mektubu yeni bir zarfa koymaktır. Bunu baştan eleyelim.

Oysa panzehir, Ortadoğu halklarının ortak düşmana karşı mücadelesinden geçiyor. Edilmezse ne oluyor? Şii camilerinin yakılmasını fetva eden mollalar, Ortadoğu'da kurtuluşun temsilcisi oluyorlar. Ortadoğu'nun en kadim Ezidi halkını ve dinini yok eden canilerden kahramanlar, Erdoğan'ın deyimiyle “has evlatlar” oluyorlar. Cariye pazarları kurup, kadınları esir alan, köle eden zihinler, Ortadoğu'nun yaşam pınarlarını kurutuyorlar.

Ortadoğu'ya halkların ve mezheplerin arasındaki düşmanlığı yok edecek bir mücadele gerek. Ortadoğu'ya sosyalizm gerek. 21. yüzyılda, sosyalizm, sosyalist Ortadoğu programı, Vahhabilikle ve Selefilikle hesaplaşmadan, siyasal İslam'ı alt etmeden kazanamaz. Her kim, Ortadoğu'da camilerin yakılmasından, halkların boğazlanmasından, kadınların köle pazarlarında açık arttırmaya çıkarılmasından yakınıyorsa, yüzünü sosyalizme dönmek zorundadır.

Aman dikkat: Emperyalizm çağırıcılar görev başında

Ne zaman İslam referanslı bir şiddet olayı yaşansa Ortadoğu'da, Siyonizmin ve emperyalizmin maaşlı korosu, medeni dünyadan bahseder. IBSİD'e karşı medeni dünyanın taraftarları, medeniyetin suçlarını izah edemezler. Onlar için küresel dünyayla bütünleşmek gereklidir. Küresel dünya ile bütünleşen Ortadoğu halklarının tepelerine inen roketler, sırf zevk olsun diye bombalanan düğünler... Hepsi dikenidir bu gülün onlara göre.

Şimdiden uyarıyoruz: Solun bir bölümünün, Kemalizmin ya da onun yaslandığı Batıcı-laik burjuvazinin ve nihayetinde liberallerin insanlık dersini yemiyor bu halk. Medeniyet diye ehven-i şer olarak baktığınız emperyalist müdahaleler, her zaman daha köktenci akımları diriltmiştir. Libya'da emperyalist müdahaleden hemen 18 ay sonra, Amerikan büyükelçisi öldürüldü, hatırlatırız. Emperyalizm, medet değildir. Tersine barut dolu bir fıçıya, çakmakla yaklaşmaktır.

Ortadoğu'ya sosyalizmin programıyla, mezhep savaşına karşı sınıf savaşı şiarıyla bakmak gerek. IBSİD'e karşı tutarlı mücadele vermek için AKP'nin suçlarını bir bir sabırla izah etmek, emperyalist çağırıcılara karşı anladıkları dilden cevap vermek gerek. Yoksa barbarlık devam edecek.

Bu yazı Gerçek gazetesinin Ağustos 2014 tarihli 58. sayısında yayınlanmıştır.