Arjantin: Devrimci Marksizmin büyük zaferi!

Arjantin’de, aralarında Devrimci İşçi Partisi’nin kardeş partisi Partido Obrero’nun da bulunduğu üç devrimci Marksist partinin seçimlere yönelik olarak kurduğu cephe Frente de Izquierda y de los Trabajadores (FİT), yani Solun ve Emekçilerin Cephesi, 23 Ekim’de yapılan başkanlık ve parlamento seçimlerinde büyük bir başarı kazandı. Başkanlık seçiminde 500 bin (yüzde 2,3), parlamento seçiminde ise 660 bin oy topladı.

FİT’in başkan adayı, Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK) Arjantin seksiyonu Partido Obrero’nun (PO) tarihsel önderi Jorge Altamira idi. Aldığı 500 bin oyla partinin bir önceki başkanlık seçiminde (2007) aldığı oyu yüzde 326 arttırmış oldu! FİT’in ikinci büyük ortağı PTS’in adayının 2007’de aldığı oylar da hesaba katılsa bile, bu kez alınan oy 2007’dekinin iki buçuk katı oluyor.

Altamira bu seçim başarısıyla, bir de tarihsel bir hesabı görmüş oldu. Arjantin solu içinden son askeri darbeden (1976-83) sonra çıkmış olan liberal solun kurmuş olduğu ARI (Sivil İttifak) partisi, geçmiş seçimlerde tutarlı olarak devrimci Marksistlerden çok daha iyi sonuçlar alıyordu. Hatta 2007’de başkanlık seçimlerinde ARI’nın lideri Elisa Carrió büyük bir atılımla, başkan Cristina Fernández Kirchner’in ardından 4,4 milyon oyla ( yüzde 23) ikinci sıraya yerleşecekti. Oysa bu kez Altamira sadece 400 bin oy alabilen Carrió’ya 100 bin oy fark atıyordu.

Arjantin’de PO dışında devrimci Marksist gelenekten gelen partilerin en güçlüsü olan MST ve onun yanı sıra (eski Stalinist “Komünist” Partisi de dahil) bazı başka sol güçler ise, bu seçimi çeşitli “ilerici” muhalif burjuva partilerinin çatısı altında karşıladılar. Eski başkan Cristina Kirchner’in büyük zaferi (oyların yüzde 53’ü) karşısında ezilen burjuva muhalefetinin bozgunundan bunlar da paylarını aldılar.

Bütün bunların sonucunda FİT’in temsil ettiği devrimci Marksist odak, Arjantin solunda ana alternatif haline gelmiş durumda!

Parlamento kıl payı

Seçilme olasılığı bakımından en ufak bir şansı olmadığı bilinen Altamira’ya 500 bin oy çıkması, işçi sınıfının ve özellikle genç katmanlarının devrimci ve anti-kapitalist bir program konusunda ne kadar duyarlı olduğunu ortaya koymuş bulunuyor. Buna karşılık parlamento seçimlerinde FİT bazı eyaletlerde seçilme şansı olduğu için daha da çok oy aldı. Toplam 660 bin oyun içinde 300 bini, ülkenin toplam seçmeninin üçte birinden fazlasına sahip olan Buenos Aires eyaletinde, PO’nun işçi önderi, piqueteros (piketeros) olarak bilinen işsizler hareketinin önde gelen liderlerinden Nestor Pitrola’ya verildi. Ancak, bizdeki yüzde 10 barajı gibi, Arjantin’de de askeri diktatörlükten kalma, üstelik eyalet bazında yüzde 3’lük bir baraj olduğu için, Pitrola parlamentoya giremedi. Eyaletten ayrı bir seçim bölgesi olan Buenos Aires kentinde de FİT 100 bin oy almasına rağmen birkaç bin oyla seçilmeyi kıl payı kaçırmış oldu.

Başkent ve çevresi Arjantin işçi sınıfının tartışılmaz merkezi olduğu için PO’nun bu bölgede aldığı oy toplamı (400 binin üzerinde) çok önemli. Ama FİT başka eyaletlerde de ciddi başarı kazandı. Bir başka sanayi merkezi olan Córdoba eyaleti ve Patagonya’da bulunan ve 2001-2002’deki devrimci kriz sırasında PO’nun işçi sınıfı içinde önemli mevziler kazandığı Neuquén eyaleti, FİT’in ulusal ortalamanın üzerine çıktığı yerler. Ama en çarpıcı sonuç, PO’nun çok güçlü bir teşkilata sahip olduğu, ülkenin kuzeyinde bulunan yoksul Salta eyaletinde alındı. Eyalet çapında neredeyse her on kişiden biri FİT’e oy kullandı!

Arjantin’e dikkat!

 Arjantin görünüşte aynen Türkiye gibi iktidardaki partinin çok güçlü bir konumda olduğu bir ülke. Bayan Kirchner ikinci kez başkanlığa seçiliyor. Kendisinden önce de (geçen yıl hayatını yitiren) eşi Nestor Kirchner başkandı. Yani farklı biçimde de olsa, Brezilya’da Lula’ya, Rusya’da Putin’e, hatta Türkiye’de Tayyip Erdoğan’a benzer bir vaka ile karşı karşıyayız. Üstelik Kirchner ailesi üçüncü seçimini, Erdoğan dahil hepsinden daha yüksek bir oy oranıyla (yüzde 53) kazanmış durumda.

Ama Cristina Fernández Kirchner’in işi çok kolay değil. Başkan 2008-2009’da Arjantin burjuvazisinin finans-sanayi ve tarım kanatları arasındaki ağır bölünmeyi zar zor atlattıktan sonra, 2009’da dünya krizinin Arjantin üzerindeki etkisini, Merkez Bankası’nın ve emeklilik kurumu Anses’in bütün rezervlerini harcayarak aşmıştı. Kumar oynuyordu, krizin kısa süre içinde sona ereceğini hesaplıyordu. Oysa şimdi dünya krizi bütün ağırlığıyla geri geliyor ve Arjantin devletinin kasası boş. Kriz, sınıfları sert bir şekilde karşı karşıya getirecek. Arjantin işçi sınıfının (biraz Avrupa’da Fransa’da olduğu gibi) tarihsel olarak büyük bir mücadele geleneği olduğunu hatırlarsak, üstelik 2001 ekonomik iflası sırasında bunun dört başkanın ardı ardına düşmesine yol açan bir devrimci krize yol açtığını düşünürsek, on yıl sonra sınıfın krizi pasif biçimde karşılamayacağını tahmin edebiliriz.

Üstelik, bu kez 2001’den farklı olarak bütün işçi sınıfının yüzünü çevirebileceği bir devrimci merkez doğuyor. Geçen defa PO, devrimci krizde çok önemli bir rol oynamış olsa da, yaklaşık 700 üyesi olan küçükçe bir parti idi. Şimdi, başını en az 2000 üyesi olan PO’nun çektiği, yüzbinlerce işçi ve gençten oy almış bir FİT, burjuva partilerinden ve sendika bürokrasisinden kopan mücadeleci işçilerin muhtemelen yüzlerini ilk çevireceği odak olacaktır.

Üstelik öyle görünüyor ki, FİT seçimden sonra “evli evine, köylü köyüne” politikası izlemeyecektir. Altamira seçim gecesi balkon konuşmasında amacın birlikte çalışmaya devam ederek “sendika bürokrasisini devirmek, sınıf bağımsızlığını sağlamak ve büyük bir işçi partisini inşa etmek” olduğunu söyledi. O zaman önümüzdeki dönemde Arjantin’e dikkat!

Mariano Ferreyra için büyük yürüyüş

Ekim ayı sayımızda, bundan bir sene önce, 20 Ekim gününde, uluslararası örgütümüzün Arjantin'deki seksiyonu Partido Obrero’nun (PO-İşçi Partisi) işçi militanı 23 yaşındaki Mariano Ferreyra’nın, demiryollarındaki taşeronlaştırma ve güvencesizleştirme atağına karşı eylem yaparken sendika bürokrasisinin bir çetesi tarafından katledildiğini yazmıştık. 20 Ekim’de Buenos Aires’te, Mariano’yu anmak üzere ünlü Plaza de Mayo’da (Mayıs Meydanı) biten dev bir miting yapıldı. Yürüyüş kortejinin ön tarafı Plaza de Mayo’ya ulaştığında 12 sokak aşağıda hâlâ kortejler ilerliyordu! En başta elbette demiryolları işçileri vardı. Onların hemen ardından işçi sınıfının sendika bürokrasisine karşı mücadele vermekte olan bütün kesimleri yürüyordu. Gençlik, Buenos Aires Üniversitesi’nin öğrenci örgütü Fuba’nın saflarında ve liseli gruplarında toplanmıştı. Onlarca siyasi örgütün içinde en başta ve en etkileyici kortejle PO yer alıyordu. PO kortejinde binlerce binlerce insan yürüyordu! Mariano Yoldaşımızın kısa hayatı kapitalizme ve emperyalizme karşı mücadele içinde geçmişti. Ölümü de, bir yanda Arjantin burjuvazisinin önde gelen siyasi hareketi Peronizm ve onun sendikalar içindeki payandası bürokrasi ile bir yanda işçi sınıfının bağımsızlığı ve devrimci bir yola girmesi için mücadele eden PO arasında bir savaşın konusu haline gelmiş durumda. Sendika bürokratlarının davasına nihayet Şubat 2012’de başlanacak. Ama Mariano yoldaş gerçekten de kelimenin dolu dolu anlamında “boş yere ölmedi”! Ölüsü bile burjuvaziyi korkutuyor!

* Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Kasım 2011 tarihli 25. sayısında yayınlanmıştır.