4. Acil Avrupa-Akdeniz Konferansı’nda anti-emperyalist, anti-Siyonist inisiyatif için uluslararası ilk adım atıldı!

Kristiyan Rakovskiy Balkan Sosyalist Merkezi ve RedMed internet ağının acil çağrısıyla, 4. Avrupa-Akdeniz Konferansı Atina’da 26-27-28 Mayıs tarihlerinde toplandı. Üç gün süren konferansa, Balkanlardan Ortadoğu’ya, eski Sovyet cumhuriyetlerinden Latin Amerika’ya pek çok ülkeden siyasi partilerin, toplumsal hareketlerin ve sendikaların temsilcileri katıldı. Konferansın katılımcıları arasında Ortadoğu’nun en önemli sosyalist örgütlerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de vardı.

Balfour’dan Trump’a esaretin 100 yılı

İngiliz emperyalizminin Filistin’de Siyonist işgalin yolunu ilk kez açan Balfour Deklarasyonu'nun 100. yıl dönümüne denk gelen 4. Konferans'ta, ikinci gün “Balfour’dan Trump’a esaretin 100 yılı” başlıklı bir oturum düzenlendi.

Tamamen Filistin’in tarihsel gelişimine ve özgürlük mücadelesine ayrılan oturumda konuşan Samidun (Samidoun) Avrupa temsilcisi Muhammed Hatib, bu konferansın Filistin halkının mücadelesi için çok önemli olduğunu söyledi. Kristiyan Rakovskiy Balkan Sosyalist Merkezi ve Redmed internet ağına konferansı düzenledikleri için teşekkür etti.

Hatib sözlerine, Filistin’de Siyonist işgalin önünü açan Balfour deklarasyonunun 100. yıldönümünün aynı zamanda özgür bir Filistin için Siyonizm ve destekçilerine karşı verilen mücadelenin de yıldönümü olduğunu söyleyerek başladı. Filistin’de işgalin tarihinden, Siyonistler tarafından topraklarından sürülen Filistinli mültecilerin yaşadıklarından ve Filistin direnişinin bugüne dek kat ettiği mesafeden söz etti.

Filistinli politik tutsakların, Filistin direnişi açısından çok önemli bir rol oynadığını vurgulayan Hatib, işgalci İsrail’in hapishanelerinde günlerce yalnızca su ve tuz ile beslenerek direnen Filistinli tutsakların Onur Grevinin 40. gününde tutsakların taleplerinin karşılandığını, dolayısıyla grevin sona erdirildiğini söyledi. Bunun üzerine salondan alkışlar yükseldi.

Hatib, konferansın katılımcılarını Corc Abdallah başta olmak üzere Filistin’deki ve dünyadaki bütün politik tutsaklar için dayanışmaya ve mücadeleye çağırdı. Aynı zamanda, Filistin için İsrail’e Boykot Girişimi-BDS Türkiye aktivistlerinden Harun Turgan’ın Türkiye hükümeti tarafından İbrahim Kaypakkaya anmasına katıldığı için tutuklanmasını şiddetle kınayarak, Harun Turgan ve BDS Türkiye ile dayanışma dilekleri ifade etti.

Hatib sözlerini, Akdeniz bölgesindeki devrimci güçlerin sömürgeciliğe, emperyalizme, Siyonizme ve aynı zamanda yükselişteki aşırı sağa karşı bir araya gelmesinin önemini vurgulayarak bitirdi. 

Konuşmanın ardından salondaki katılımcılardan, DİP’in Arjantin’deki kardeş partisi Partido Obrero’dan Rafael Santos söz aldı. Santos, Filistin’de açlık grevi sürerken Partido Obrero milletvekillerinin Arjantin ulusal parlamentosuna verdikleri, tutsakların taleplerinin karşılanmasını talep eden ve Onur Grevi ile dayanışmalarını ifade eden önergeyi sundu. Partido Obrero’nun Filistinli tutsaklarla gösterdiği örnek dayanışma, onların mücadelesine binlerce kilometre öteden verdiği destek alkışlarla karşılandı.

Balfour’a karşı 4. Avrupa-Akdeniz Konferansı’nın deklarasyonu: özgür, demokratik, sosyalist Filistin!

Konuşmanın ardından, konferansın örgütleyicilerinin hazırladığı karar tasarısı okundu. Karar tasarısında özetle şöyle deniyordu:

“…Bizim için Filistin’in esareti, bir halkın maruz kalabileceği zorbalığın en ileri biçimi! Biz İsrail’i Filistin topraklarını işgal eden gayri-meşru bir güç olarak görüyoruz. İsrail, yalnızca Filistinliler için değil, bütün “Ortadoğu” halkları için bir tehlikedir. İsrail’i emperyalistlerin bölgedeki, nükleer silahlara ve yayılmacı hedeflere sahip, bekçisi olarak görüyoruz.

Bütün bunlar, dolaylı yoldan da olsa Balfour Deklarasyonunun açık sonuçlarıdır. Ama 'vaatleri' ve 'deklarasyonları' olan yalnızca emperyalistler değildir! Bu lanetli deklarasyonun yıldönümünde, biz de şunları deklare ediyoruz:

İsrail’e karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.

Filistin davasını desteklemek için, gerekli olan her biçimde, elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz, buna vazgeçilmez bir hak olan Filistin halkının yurtlarına geri dönme hakkı için mücadele etmek de dahil!

Aslında Siyonist oluşumun tarafında duran, Türkiye’deki Erdoğan rejimi gibi, Filistin’in sözde dostlarının maskelerini düşürmeye devam edeceğiz!

Filistin sorunu, emperyalizmle (veya şu günlerde, Siyonizmle) işbirliğinden medet uman politik stratejilerin başarısızlığının açık bir örneği. Ne Şerif Hüseyin bin Ali, ne Abu Mazen Filistin halkına sömürge olmaktan daha fazlasını veremedi! Bu yüzden, tek devletli çözümün yerini “müzakere” ve “İsrail’le birlikte yaşamak” hayalleri ile doldurma girişimlerini teşhir etmeye devam edeceğiz.

Başta Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS) Hareketi ve Uluslararası Dayanışma Hareketi (ISM) olmak üzere, Filistin için gerçek bir özgürlük perspektifine sahip olan tüm güçleri desteklemeye devam edeceğiz.

Bir Ortadoğu Sosyalist Federasyonunun parçası olarak, tarihi Filistin topraklarında laik, demokratik, sosyalist bir devlet için mücadele etmeye devam edeceğiz!

Aynı zamanda İsrail hapishanelerinde esir tutulan Filistinli açlık grevcileriyle dayanışmamızı ifade ediyoruz. Onlar kazanacak! İsrail kaybedecek!

Nehirden denize, özgür Filistin!”

Ortadoğu’dan gelen başka birçok katılımcı gibi, Avrupa Birliği’nden zamanında vize alamayan ve konferansa katılmak üzere Atina’ya gelemeyen DİP militanı bir yoldaşımız görüntülü arama ile bağlanarak kararı gerekçelendirdi. Bu konuşmanın ardından karar doğrudan doğruya salonun tamamının alkışlarıyla oybirliğiyle kabul edildi

Anti-emperyalist, anti-Siyonist güçbirliğinin ilk tuğlası konuldu

Bu kararın kabulünün ardından Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin konferansa sunduğu, farklı ülkelerdeki devrimci güçleri anti-emperyalist, anti-Siyonist, enternasyonalist bir cephede birleştirme önerisi katılımcılar tarafından tartışıldı ve aşağıdaki karar oybirliğiyle kabul edildi:

“4. Acil Avrupa-Akdeniz Konferansı, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin birleşik, uluslararası, anti-emperyalist, anti-Siyonist ve aynı zamanda Ortadoğu’da, Balkanlarda ve genel olarak Akdeniz bölgesinde yükselişte olan diğer gerici güçlerle mücadele edecek bir inisiyatif için çalışmalara başlama teklifini kabul eder. Konferans, FHKC ve diğer uygun örgütlerle, sol partilerle ve işçi ve kitle hareketleriyle böyle bir inisiyatifin şartlarının, yapısının ve görevlerinin belirlenmesi için tartışmaları başlatma niyetini açıklar.”