TKP tarihini gözü kapalı savunanlara açık sorular

Her soru yanıt ister. Açık soru açık yanıt ister.

Özgür Üniversite Kitaplığı’ndan Ocak 2012 tarihinde yayımlanmış olan Resmi İdeoloji ve Sol’da yer alan TKP ve Resmi İdeoloji isimli araştırmama eski TKP taraftarlarından fazla miktarda küfür, hakaret geldi. Araştırmanın tanıtımını içeren yazılar eski TKP üyelerinin etkin olduğu bir internet sitesinden kaldırıldı. Tanıtımın paylaşımını yapan arkadaşlarım bu sayfalardan çıkarıldı vb.

Terörcü zihniyetin temel gerekçesi şu: “TKP’nin tarihini eleştirmek anti-komünizmdir”. Bu garip düşünce tarzı, TKP tarihini eleştirisiz savunmayı bir meziyet saymaktadır. TKP’nin likide edildiğini görmemektedir.

*          *          *

TKP ve Resmi İdeoloji isimli araştırmama gelen küfürlere yanıt veremem. Kişiliklerle uğraşanlara, dedikodulara, hakaretlere yanıt veremem. Ama tartışma kültüründen yoksun olanlara, TKP’nin tarihini eleştirisiz kabul edenlere, nostaljik bir TKP dünyasında uyuyanlara bazı sorular sorabilirim. Kimi zaman bir soru, bin cevaptan daha uyarıcı olabilir.

1. Mustafa Suphi ve yoldaşları komünist hareketin onurlu, ölümü göze almış kahramanlarıdır. TKP tarihi Mustafa Suphi ve yoldaşlarını Kemalistlerin öldürdüğünü yazar. Peki, Mustafa Kemal’in kendisi özbeöz bir Kemalist değil midir? Bir burjuva ideolojisi olan Kemalizmin baş ideoloğu ve yaratıcısı M.Kemal değil midir? Az ya da çok Kemalizmi (M.Kemal’i) savunan bir TKP taraftarı, M.Suphilerin katillerini savunmuş olmuyor mu? Cinayeti M.Kemal yaptırmamış olsa bile M.Kemal’in sınıf kimliğinde Suphilerin kanı yok mudur? TKP’nin Mustafa Suphi ve yoldaşlarının öldürülmesi olayında; suçu, burjuvazinin sağ kanadına (Karabekir’e, Rauf Orbay’a) yıkarak M.Kemal’i korumaya çalışan bir politikası olmuş mudur? Hatta TKP’li Oya Baydar, Kazım Karabekir’i bile temize çıkarmaya çalışmamış mıdır?

2. TKP, (TKP Dış Bürosu, Şefik Hüsnü) kendi yöneticilerinden biri olan İsmail Hakkı’nın da içinde bulunduğu Çerkes Ethem ordusunun Kemalistlerle savaşında kimin yanında durmuştur? Kemalistleri destekleyip, Çerkes Ethem’i mahkûm etmemiş midir?

3. Komintern’in yayın organlarından olan Kommunismus dergisinde 7 Nisan 1921 tarihli yazıda, Ankara hükümetinin demokratik bir hükümet olduğu, M.Kemal’in komünist ajitasyona büyük özgürlük sağladığı yazılmamış mıdır? TKP bu yazıyı eleştirmiş midir? Yoksa sessiz mi kalmıştır?

4. 19 Kasım 1922’de, Komintern’in 4. Kongresi’nde, TKP delegesi Saadrettin Celal’in Kemalizmi ihanetle suçlayan politikası mı, yoksa Radek’in, Kemalizmi destekleyen politikası mı doğrudur? TKP niçin Radek’in politikasını kabul etmiştir?

5. TKP’nin yayın organı Aydınlık dergisinin 11. sayısında (1 Aralık 1922) TKP MK üyesi Şefik Hüsnü; Kemalistlerleri, işçi sınıfına dayanan ve yoksullar yararına çalışan bir hareket olarak tanıtmamış mıdır?

6. Yine Şefik Hüsnü, Aydınlık’ın 1 Mayıs 1923 tarihli sayısında Kemalistlerle, TKP’nin “uzun süre el ele” hareket edeceğini yazmamış mıdır?

7. Yine Şefik Hüsnü Aydınlık’ın 1923’te çıkan 16. sayısında, Kemalistlerin emeğin yanında duran bir işçi hükümeti durumuna geleceğini umut etmemiş midir? Bu umudunu da İktisat ve Sağlık Sosyal Yardım Bakanları gibi kişileri Marksist eğilimli göstererek yapmamış mıdır? Üstelik Marksist eğilimli olarak gösterilen Mahmut Esat Bozkurt başka ulusları aşağılayan bir Türk milliyetçisi değil midir?

8. TKP, Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’ne karşı M.Kemal’in partisini gözü kapalı savunmamış mıdır? TKP’nin bir burjuva partisine karşı, diğer burjuva partisini destekleme geleneği, parti likidasyona uğrayıncaya kadar devam etmemiş midir?

9. TKP Şeyh Sait ayaklanması karşısında Kemalist devletin yanında yer almamış mıdır? TKP’nin yayın organı Orak Çekiç gazetesinin 26 Şubat ve 5 Mart 1925 tarihli 6. ve 7. sayılarında ayaklananların ezilmesi için çığırtkanlık yapılmamış mıdır? Ayaklanan Kürtler “hain” olarak damgalanmamış mıdır? 

Komintern Moskova’da 26 Şubat 1925’te yayımladığı özel bir bültenle aynen TKP gibi daha doğrusu TKP’ye verdiği direktife uygun olarak konuşmamış mıdır? Üstelik bu Moskova özel bülteninde M.Kemal’in demokrasi ve feodal kalıntıların kaldırılması için çalıştığı yazılmamış mıdır?

10. Şeyh Sait ayaklanmasından 10 yıl sonra TKP hâlâ aynı değerlendirmeyi 20 Aralık 1935 tarihli Orak Çekiç’te tekrarlamamış mıdır? Kemalist hareketin, ayaklananları ezmesini sanki büyük övünç kaynağıymış gibi yeniden kutlamamış mıdır?

11. Kemalist devlet, Şeyh Sait ayaklanmasını gerekçe göstererek gerici Takriri Sükün Kanunu’nu çıkardı. Ardından bu ayaklanmada hükümete destek veren TKP yayınları (Aydınlık, Orak Çekiç) kapatıldı (12 Mart 1925). Komünistlere saldırı başladı; Şefik Hüsnü canını zor kurtardı. Ama Komintern Yürütme Kurulu 1925 yılı sonunda yayımladığı raporda yine de Kemalistlerin desteklenmesini istiyordu. TKP her zaman olduğu gibi Komintern’in dediğini yerine getirdi. TKP’nin bu kuyrukçu politikası doğru muydu?

12. Komintern Doğu Seksiyonları Sekretaryası Temmuz 1926’da, TKP MK’ya bir mektup gönderdi. Bu mektupta; Kemalistlerden, komünistlere saldırmayacaklarına dair söz aldıkları belirtiliyordu. Ve daha önemlisi Kemalist hükümeti, “devrimci işçilerden oluşan hükümet” olarak tanımlıyorlardı ve bu devrimci işçilerden oluşan hükümetin TKP tarafından desteklenmesini istiyorlardı. TKP bu direktifi yerine getirdi. TKP bu politikayı kabul etmekle yanlış yapmadı mı? Kemalist hükümet, “devrimci işçilerden oluşan” bir hükümet miydi?

13. Mayıs 1926 TKP Viyana Konferansı’nın Neticeleri Hakkındaki Rapor’da: Kemalistlerin daha uzunca bir zaman boyunca emperyalist sermayeye karşı kıskanç bir kuşku gösterecekleri yazılıdır. Bu tespit doğru muydu? Kemalistler bu tarihten çok önce emperyalist sermaye ile uzlaşmamışlar mıydı? TKP delegesi Sadrettin Celal Londra Konferansı’ndan sonra bu uzlaşmanın tamamlandığını söylememiş miydi?

14. Şefik Hüsnü, Eylül 1926’da Komintern yayın organlarında çıkan iki yazısında: Ulusal kurtuluş hareketlerinin (Türkiye için Kemalistlerin) zafere hem ulaşmadan önce, hem de ulaştıktan sonra hegemonyalarını korumaları gerektiğini yazmadı mı? Üstelik bunun proletaryanın yararına olacağını belirtmedi mi? Egemenliği ele geçirmeye çalışacağına, gönüllü olarak burjuva hegemonyasını kabul etmek bir komünist partisine yakışır mı?

15. Şefik Hüsnü’nün 1926’da Kemalizmi destekleyen politikası yaklaşık bir yıl sonra (1927’de) niçin değişti? TKP yayın organı Alev dergisi 1927 ortalarında niçin düne kadar savundukları Kemalistleri birden bire karşı-devrimci ilan ettiler? Ulusal burjuvaziyi (Kemalistleri) niçin proletaryanın baş düşmanı yaptılar? Bir uçtan karşı uca geçmenin nedeni neydi? Ulusal burjuvazi bir çırpıda nasıl gerici olmuştu? Bunun nedeni Stalin’in uygulamaya başlayacağı yeni politika değil miydi? Aslında Kemalistler dün de proletaryanın sınıf düşmanları değil miydi?

16. Nitekim Ağustos 1928’de toplanan Komintern’in 6. Kongresi’nde TKP delegesi Ali Cevdet Kemalistlerin karşı-devrimci olduğunu belirten bir konuşma yaptı ve Komintern kendi dayattığı politikayı onayladı. Bu olay TKP’nin Komintern’in direktifleriyle hareket eden, kendi beynini kullanamayan bir parti olduğunu göstermiyor mu?

17. TKP için Kemalistler artık karşı-devrimci ve gericiydi. Bu saptamanın savunulduğu dönemde, 1930’da Ağrı İsyanı patlak verdi. TKP Ağrı İsyanı’nda da Şeyh Sait ayaklanmasındaki tutumunu sürdürdü. Ayaklananlar gerici-karşı-devrimciydi. Ama Kemalistler de karşı-devrimci olarak tanımlanıyordu. TKP yönetimi Kemalistlere karşı ayaklananları Kemalistlerden daha fazla karşı-devrimci bulduğu için yine Kemalistlerin yanında durdu. TKP’nin bu politikası doğru muydu?

18. TKP’nin İkinci Programı, Şubat 1930’da Komintern tarafından onaylandı. İkinci Program Kemalistlerin artık karşı-devrimci olduğunu, Kemalistlerin partisi olan Halk Fırkası’na karşı savaşılacağını yazıyordu. Artık emperyalizme karşı mücadele ile burjuvaziye karşı mücadele birbirinden ayrılamazdı. Baştan beri olması gereken doğru politika buydu. Ne var ki iş ulusal soruna gelince TKP yine Kürt ayaklanmalarına karşı Kemalistlerin yanında durmaya devam etti. Bu yaklaşım biçimi doğru mudur? Kemalistlerin ayaklanmaları kanla bastırmalarını mazur göstermek doğru mudur?

19. TKP’nin yayımladığı Kızıl İzmir isimli derginin Mayıs 1935 tarihli sayısındaki yazı, Kemalist hükümetin soyguncular hükümeti olduğunu belirtir ve “kahrolsun Kemalist Burjuva Halk Fırkası” diye biter. 1936 yılında TKP MK, TKP’nin ikinci programının dördüncü baskısına bir sunuş yazısı ekler. Yazının içeriği yine Kemalizmin karşı-devrimci olduğu üzerinedir. 

Fakat 1937’de TKP tekrar Kemalizmin karşı-devrimci olmadığına karar verir? Bu nasıl olmuştur? Gerici-karşı-devrimci Kemalizm birden ittifak yapılacak, desteklenecek güç haline nasıl gelmiştir? Bir komünist partisi, karşı-devrimci ilan ettiği bir gücü fikir değiştirip destekleyebilir mi? TKP’yi yeniden Kemalistlerle işbirliğine iten Komintern’in 7. Kongre kararları değil midir? Bu durum TKP’nin, Komintern’in bir kukla partisi olduğunu belgelemez mi?

20. Komintern’in 1937 başlarında TKP’ye dayattığı desantralizasyon (merkezden ayrılma) kararı doğru bir karar mıdır? TKP’nin bunu kabul etmesi kişilikli bir komünist partisine yakışır mı? Bu karar aslında TKP’nin dağıtılması, likide edilmesi değil midir? TKP ilk likidasyonunu Komintern’in kararıyla gerçekleştirmemiş midir? Bu karar gereğince illegal aparatlar dağıtılmış, parti örgütleri legalize edilmemiş midir? Parti politik hedef olarak önüne Kemalist İsmet İnönü hükümetini desteklemeyi koymamış mıdır? Yıllar sonra TKP Genel Sekreteri olacak Zeki Baştımar bu kararın anlamını Kemalistleri desteklemek ve illegal örgütleri dağıtmak olarak açıklamamış mıdır?

21. Komintern yayınlarında İ.Erdem, 24 Kasım 1938’de, Türk komünistlerinin Kemalist Halk Partisi’nin temel ilkelerini kabul etmeye hazır olduğunu yazmamış mıdır? TKP’nin komünistliğine leke gelmemiş midir bu tutumla?

22. 1937 Dersim Katliamı’nda TKP ne yaptı? Katliama karşı mı durdu, yoksa Kemalist hükümetin yanında mı yer aldı? Komintern yayınlarında yer alan ve Dersim katliamını onaylayan R.Davos (veya R.Davaz) isimli iğrenç yazı; TKP’nin, Komintern’in, Kemalistleri alkışladıklarını göstermiyor mu? 

TKP, Ekim 1976 Atılım gazetesinde R.Davos’un İ.Bilen olduğunu açıkladı; ama R.Davaz’ın başka bir kişi olduğunu söyleyerek İ.Bilen’i temize çıkarmaya çalıştı; olayı Maocuların bilinçli çarpıtması olarak değerlendirdi. Ama TKP MK üyeliği yapmış Ömer Ağın da yıllar sonra Kemalizm ve TKP isimli kitabında bu yazının İ.Bilen tarafından yazıldığını kabul etmedi mi? Kabul edelim ki, Ömer Ağın yanıldı, ki olabilir. Diyelim ki bu iğrenç yazı İ.Bilen’in değildir. Bunu kabul etmek İ.Bilen’i veya TKP’yi Dersim Katliamı konusunda temize çıkarır mı? 1937 Dersim Katliamı’nın TKP tarafından onaylandığı gerçeği değişir mi? Bu yazı Komintern yayınlarında çıkmıştır; hem Komintern’i hem de TKP’yi ve doğal olarak yönetici olan İ.Bilen’i bağlayan bir yazıdır. 

TKP bu yazıyı herhangi bir yerde eleştirmiş midir? İ.Bilen’in kendisi Dersim Katliamı’nı kınayan bir yazı yazmış mıdır? Şeyh Sait ayaklanmasında TKP’nin o zamanki yönetiminin yanlış tutum aldığını yarım ağızla da olsa kabul eden İ.Bilen, Dersim Katliamı’nda da partinin yanlış tutum aldığını kabul etmiş midir? TKP’nin (veya İ.Bilen’in) Dersim Katliamı’nı kınayan, Kemalistlere karşı çıkan ve bu yazıyı eleştiren bir tutumu olmuş mudur? Yanıtlanması gereken temel soru budur.

23. Nisan 1962’de Leipzig’de toplanan 1962 Konferansı’nda TKP MK Dış Bürosu Sekreteri olan Zeki Baştımar, ordudan gelecek ilerici bir darbenin TKP tarafından desteklenebileceğini açıklamamış mıdır? Bu tutum doğru mudur?

24. İ.Bilen 1973 atılımında örgütsel olarak olumlu rol oynamıştır. Ne var ki, ideolojik çerçevede aynı şeyi söylemek doğru değildir. Örneğin TKP’nin uzun yıllar boyunca dilinden düşürmediği ulusal burjuva kesimi kimdir? Kemalistler, CHP değil mi? TKP, ulusal burjuvazi ile ittifak kurmak istediğini, İ.Bilen’in sekreter olduğu dönemde hazırlanan TKP üçüncü programında ifade etmemiş midir? Burjuvazinin bir kesimiyle (Kemalist burjuvaziyle) ittifak kurmak politikasından TKP 1973 atılımından sonra hiç vazgeçmiş midir?

25. TKP MK’nin 12 Mayıs 1981 Tarihli Bildirisi’nde, Evren cuntasının MHP’ye açtığı davayı örnek göstererek bu cunta içinde anti-faşist güçler araması doğru mudur? Evren cuntasına böyle yaklaşmak TKP’ye yakışmış mıdır? Sonra TKP, 5. kongreden sonra Evren cuntasını faşist ilan ederek kendi kendini yalanlamamış mıdır?

26. Genel olarak TKP savunduğu politikaları Sovyetler Birliği’nin ve Komintern’in direktifleri doğrultusunda oluşturmuştur. Sovyetler Birliği Komünist Partisi kimin elindeyse TKP ona göre yön değiştirmiştir. Stalin zamanında gözü kapalı Stalin’i savunmuştur; onun kişisel putlaştırılmasına hizmet etmiştir. Kruşçev zamanında Stalin yerden yere vurulurken tıpkı Kruşçevciler gibi anti-Stalinci olmuştur. Brejnev zamanında Kruşçev eleştirilirken birden Brejnevci olmuştur. Gorbaçov zamanında da Gorbaçovcu! Kendi beyniyle düşünen bir komünist partisinin böyle yapması (bir uçtan diğer uca savrulması, yönetim kimin elindeyse onun sözcülüğünü yapması) doğru mudur? TKP geleneğindeki bu olumsuz anlayış savunulabilir mi?

Bu sorulara TKP’nin yakın tarihinden yeni sorular eklenebilir. Uzatmamak için burada kesiyorum. Yukarıdaki soruları TKP ve Resmi İdeoloji isimli araştırmamda aklımın yettiği kadar yanıtladım.

Şimdi bu soruları yanıtlama sırası bana ve arkadaşlarıma küfür yoluyla linç girişiminde bulunanlarda! TKP tarihini çok biliyormuş gibi hava atanlarda! Emek değeri taşıyan bir araştırmayı daha okumadan “TKP eleştiriliyor,” diye kafadan reddedenlerde! Bir alıntı, bir belge bulmak için yüzlerce kitabı karıştırmak gerektiğini bilmeyenlerde! Hakareti, kişiliğe saldırmayı, aşağılamayı ideolojik mücadele zannedenlerde! Kişiliklerle değil, kişinin görüşüyle hesaplaşmak gerektiğini anlamayanlarda! Farklı görüşlerle bilgi düzeyinde tartışma yapacakları yerde, bilgisizliklerini kanıt olarak sunanlarda! Büyük büyük böbürlenip sadece laf kalabalığı yapanlarda! Karşı tarafı “TKP düşmanı”, “anti-komünist” olarak ilan edip, sansür uygulayarak tartışmadan kaçanlarda! Kafalarındaki TKP idealizasyonuna zarar gelmesin, nostaljik dünyaları yıkılmasın diye TKP’ye yönelen eleştirelere gözlerini-beyinlerini kapayanlarda!

Her soru yanıt ister. Açık soru açık yanıt ister.