Hepsi gidecek!

2014 yerel seçim sonuçları ile beliren ilk tabloya göre iktidar partisi AKP 2009 yerel seçimlerine göre oylarını yüzde 38,8’den yüzde 43-45 düzeyine çıkardı. 2011 Genel seçimlerinde AKP’nin aldığı yüzde 49,9’luk oranla kıyaslandığında ise bir düşüş söz konusu. 2009 seçimlerine AKP, büyük bir ekonomik krizin içinden geçerek işsizliğin resmi rakamlarla yüzde 13’ü geçtiği bir ortamda gitmişti. Özellikle işçi sınıfının ağırlık taşıdığı şehirlerde büyük gerilemeler yaşamıştı. 2014 seçimlerine ise ekonomik kriz değil siyasi kriz damgasını vurdu.

Gezi ile başlayan halk isyanı AKP hükümetine iktidarı boyunca en zor dönemlerini yaşattı. AKP’nin başında bulunduğu devlet mekanizması adım adım işlemez hale geldi. Bu süreçte en çok sıkıştığı anlarda gerek Gezi sonrasında gerekse de 17 Aralık’ın ardından Erdoğan, kendi kurtuluşu için hep sandığı işaret etti. İçine düştüğü bataklıktan çıkmak, yolsuzluk ve hırsızlıkları kendince aklamak için sandıktan birinci çıkmayı hedefledi. Seçim sonuçlarına bakıldığında birinci parti olma amacına ulaştığı görülüyor.

Halkı suçlamayın

AKP’nin hırsızlık ve yolsuzluklarının ayyuka çıktığı bir dönemde yine hatırı sayılır bir oyla birinci çıkmasının suçunu halka yüklemek en büyük yanlış olur. Hırsız AKP’linin karşısında alternatif olarak gösterilen başka bir hırsıza oy vermedi diye, CHP gömleği giydirilmiş faşistleri tercih etmedi diye bir halk ne koyun olmakla ne de ahlaksızlığa pirim vermekle suçlanabilir. AKP’ye oy veren emekçi kitleleri düşmanlaştırarak bir yol kat edilemez. AKP’nin yüzde 50’sinin karşısında yüzde 50’lik bir gücü konsolide etme ve bunun için CHP, cemaat, faşizm ve ABD emperyalizmi ile birleşik cephe oluşturma politikası iflas etmiştir. Bu politika AKP’yi sandıkta bir adım geriletmişse de karşılığında halk isyanının potansiyellerini burjuva muhalefetinin içinde eriterek daha büyük bir zarar vermiştir.

Sandık aklanma yeri değil AKP de aklanmış değil

Ancak sandıktan birinci çıkmakla ve yüzde 43-45 seviyesinde oy almakla AKP ne aklanmıştır ne de Gezi ile başlayan halk isyanını yenmiştir. AKP, sandığı sokağın karşısına çıkaran burjuva muhalefetini yenmiştir o kadar. Ancak bu galibiyet tek başına AKP’nin iktidarını korumasını sağlayamayacak, mücadelenin sonucunu tayin edecek olan yine sokak olacaktır. Sokakta hesap sorabilmek için de halkın isyanını emekle buluşturmaktan başka yol yoktur.

Ekonomik kriz belirleyici olacak

Ne AKP ne de başka bir burjuva partisi yaklaşan ekonomik krizi durduracak bir kudrete sahip değildir. Şirket kârları azalıyor, yatırımlar durdu, halk kredi borçlarını ödeyemez halde. Patronlar işçi çıkartmalara başladı, daha büyük kıyımlar için hazırlık yapıyor. Yaklaşan fırtına hangi partiye oy vermiş olursa olsun işçi ve emekçi çoğunluğu bir yana savuracak. İktidar partisine oy vermiş olmanın işçilerin sınıf mücadelesinde destanlar yazmaya engel olmadığını öğrenmek için kaç Tekel daha olması gerek? Türkiye solu CHP’nin kuyruğuna takıla takıla sınıf politikasını öyle unuttu ki Muammer Güler’in ses kaydında Başbakanın en büyük korkusunun yeniden bir Tekel direnişi olduğunu söylemesi bile uyandıramıyor!

Öfkeli oylarda patlama

Amerikancı iktidar kaç oy alırsa alsın, aklanmış değildir, yönetme kapasitesinde zaaf göstermektedir, CHP, cemaat ve MHP’den oluşan Amerikan muhalefeti ise sefalet içindedir. Düzenin içine düştüğü bu çıkmaz bir yansımasını da geçersiz oylardaki patlamada göstermiştir. 2009’da yüzde 2,3; 2011’de yüzde 2,1 olan geçersiz oylar 2014 yerel seçimleri ile yüzde 4,1’e ulaşmıştır. Devrimci İşçi Partisi’nin çağrısıyla atılan “#hepsigitsin” yazılı kırmızı oylar bu öfkeli 1,5 milyon oyun içinde belki de damla kadardır. Ancak bu oran halkın her renkten hırsıza, taşeroncuya, katile karşı bağımsız bir alternatife duyduğu ihtiyacı göstermektedir.

Yüzde 50 değil yüzde 99 kazanacak!

Sokaktan umudunu kesenler 30 Mart’tan önce kaybetmişti. Sokağı savunanlar, isyanı emekle büyütmeye soyunanlar için ise umutsuzluğa yer yok. Burjuvazinin birbiriyle çatışan kanatları arkasında dizilmeden birleştiği takdirde işçi ve emekçi sınıfların ise önü açıktır. Bu kendiliğinden olmayacak. Görev sosyalistlerin omuzlarında. Ya CHP’nin oylarını saymaya devam edip bu görevden cayacaklar ve despotizmin halkın isyanını ezmesini seyredecekler. Ya da hep birlikte biz yüzde 99’uz diyeceğiz. Sınıfta birleşeceğiz ve hepsi gidecek!