Devlet terörüne teslim olmayacağız!

AKP’nin “ileri demokrasisi”  bu kez de Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi olan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarını, avukatlıklarını yürüttükleri insanlara yöneltilen suçlamalarla karşı karşıya getirdi. Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polis ekipleri İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Antalya’da, Bursa’da ve Kocaeli’nde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında toplam 100’e yakın kişiyi gözaltına aldı. Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkezi, Ankara ve İstanbul Şubeleri ise İstanbul Terörle Mücadele Kanunu 10. madde ile görevli (özel yetkili) savcılığın istemi üzerine hakimlik kararı ile arandı ve 15’e yakın avukat hakkında gözaltı kararı verildi. Yurt dışında bulunan Av. Oya Aslan ve ÇHD Genel Başkanı Av. Selçuk Kozağaçlı hakkında yakalama kararı çıkarılırken (Kozağaçlı bu yazı yazıldıktan hemen sonra Türkiye’ye dönmüş ve gözaltına alınmış bulunuyor) ÇHD Genel Merkez yöneticisi, ÇHD İstanbul Şube Başkanı Av. Taylan Tanay ve şube yöneticisi Av. Güçlü Sevimli, ÇHD Ankara Şube yöneticisi Av.Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, avukatlar Barkın Timtik, Ebru Timtik, Naciye Demir, Güray Dağ, Günay Dağ, Gülvin Aydın, Serkan Arıkanoğlu da gözaltına alındı. Hakkında gözaltı ve yakalama kararı çıkarılan avukatların büroları ve evleri hukuka aykırı usulde arandı, müvekkillerine dair dosyalara, bilgisayarlarına, kütüphanelerindeki sol-sosyalist yayınlara el konuldu. Hakimliğin kararında, ÇHD ile ilgili hiçbir suç konusu faaliyete yer verilmezken, ÇHD’nin bazı yöneticilerinin yasa dışı örgüte yardım ile suçlanması gerekçe gösterilerek gece yarısı baskınlarıyla, kapıları kırılarak keyfi şekilde arama ve el koyma yapıldı.

Devlet, özel yetkili yargı sistemi eliyle toplumsal muhalefeti susturma gayretini bu kez de ÇHD üyesi avukatlar üzerinden yürüterek, derneği “yasadışılaştırmaya” çalışıyor. Operasyonun neden yapıldığını anlamak için derneğin yıllardır takip ettiği davalara bakmak yeterlidir. ÇHD’li avukatların yılmadan müdahale ettikleri ve devletin karanlık yüzünü açığa çıkaran davalar egemenleri rahatsız ediyor. Dernek avukatlarının davalar sırasındaki tavrı devletin kimlerin tarafında olduğunu deşifre ediyor.

Bu bir gözdağıdır.  Sendikaların ve işçilerin, sosyalistlerin, Kürtlerin, kâr hırsıyla tahrip edilen doğanın, kadınların, disiplin soruşturmalarıyla ve tutuklamalarla sindirilmeye çalışılan öğrencilerin, işkence mağdurlarının, hasılı emekçilerin ve ezilenlerin haklı mücadelesinin yanında duran ÇHD’li avukatlara, “Haddinizi bilin. Ayağımıza dolanmayın” tehdididir! Bu tehdit aynı zamanda tüm sol-sosyalist muhalefete ve devrimcilere yapılmıştır. Söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğü, savunma hakkı tekrar ayaklar altına alınmıştır.

Oysa sermayenin uşağı devlet bilmelidir ki, Hrant Dink’in katlinde, Roboski’de, Paris’te, cezaevlerindeki karakollardaki işkencelerde, yargısız infazlarda, gözaltında kaybedilenlerin mezarlarında, kadın cinayetlerinde, emekçinin alınterinde ellerine bulaşan kanı temizlemek öyle kolay değil. Zulme karşı duranları ve avukatlarını hapsetmek mücadelenin tohumlarını daha fazla yayacaktır.

İşçileri, emekçileri ve ezilenleri bu saldırılara karşı çıkmaya ve savunmanlarımızı savunmaya çağırır, Devrimci İşçi Partisi olarak, Halkın Hukuk Bürosu'na ve ÇHD üyelerine yönelik pervasız devlet saldırısına karşı devrimci dayanışma içinde olduğumuzu bildiririz.

Özel yargılama terörüne son!

Gözaltındakiler derhal serbest bırakılsın!

Yaşasın devrimci dayanışma!