Yunanistan’ın seçimi, Avrupa’nın seçimi

Bugün, 25 Ocak Pazar günü, Ege’nin öteki yakasında, yüzlerce yıl aynı devletin çatısı altında birlikte yaşamış olduğumuz, müzik aletlerimizden mutfağımıza kadar sayısız şeyi hâlâ paylaştığımız Yunan kardeşlerimiz çok önemli bir seçim yapacak. Ya AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve İMF’den oluşan üçlünün, uğursuz adıyla Troyka’nın atmacalarının Yunan sınıf kardeşlerimize beş yıldır dayatmakta olduğu kemer sıkma ve yoksullaştırma programını savunan burjuva düzen partileri kazanacak, ya da işçi sınıfı, emekçiler, yoksullar, bütün ezilenler tarafından desteklenen çeşitli partiler çoğunluğu sağlayacak. Bu seçimin sonucu, sadece hükümeti hangi partinin kuracağı, yeni hükümetin hangi politikaları uygulayacağı bakımından değil, çok daha önemlisi, Yunan halkının 2008 Aralık ayında yaşanan halk isyanından bu yana sürdürmekte olduğu büyük mücadelelerin yeni bir evresine geçmesi potansiyelini yaratacağı için önemli. Yunan işçi sınıfının önümüzdeki dönem çok dikkatli olması gerekiyor, çünkü bugünkü seçim sonucunda hükümeti kurması olasılığı olan Syriza (Radikal Sol Koalisyon) partisinin önderliği, AB ve Yunan burjuvazisiyle uzlaşma yollarını arayan bir yaklaşım içinde. Yani önümüzdeki dönem tuzaklarla dolu. Ama aynı zamanda umutlarla. Tuzaklara karşı Yunan devrimci güçlerinin, en başta kardeş partimiz EEK’in Yunan işçi sınıfı ve halkına doğru yolu göstereceğini biliyoruz. Ama mücadele Yunanistan’la sınırlı değil. Yunan işçi sınıfı ve yoksul halkının başarılı bir mücadele dönemini başlatması, bütün Avrupa’da, en başta da yıllardır aynı kemer sıkma politikalarından muzdarip Akdeniz ülkelerinde ve İrlanda’da benzeri bir mücadeleler dalgasını tetikleyebilir. Gözlerimiz Yunanistan’da, yüreğimiz EEK’le.

Aşağıda Devrimci İşçi Partisi’nin EEK’in 20 Ocak Salı günü Atina’da ve 22 Ocak Perşembe günü Patras’ta yapılan mitinglerinde okunmak üzere yolladığı dayanışma mesajını yayınlıyoruz. Onlara verebileceğimiz en büyük destek bizim burada sınıf mücadelesini yükseltmemiz olacaktır. O yüzden en yakın görev olarak 29 Ocak’ta başlayacak olan metal işçileri grevine yüzümüzü dönmeliyiz.

Ege’nin öteki kıyısındaki sınıf kardeşlerimize başarılar diliyoruz.

 

Değerli dostlar ve yoldaşlar,

EEK’in daveti üzerine Devrimci İşçi Partisi Merkez Komitesi’nin bir üyesinin mitinginizde bulunması ve kitleye hitaben bir konuşma yapması planlanmıştı. Maalesef, bir yandan Schengen sisteminin gericiliği, bir yandan da Paris Charlie Hebdo katliamının ertesinde vize başvurularının alışılmışın da ötesinde sıkı bir incelemeye tâbi tutuluyor olması, yoldaşımızın vizeyi zamanında alarak mitinge yetişmesini engellemiştir. Bu durum bize büyük üzüntü vermiştir. Orada bulunup Yunan kardeşlerimizin en ileri temsilcilerine hitap etmek ve yaklaşan seçimlerde ve seçim sonrasında yaşanacak sert sınıf mücadelelerinde EEK’e başarı dilemek bizim için gerçek bir onur vesilesi olacaktı.

Yunanistan’ın işçi sınıfına, yoksul emekçilerine ve bütün ezilen halkına, Troyka tarafından kendilerine dayatılan yüz kızartıcı kemer sıkma programına son verilmesi uğrunda verdikleri mücadelede bütün iyi dileklerimizi sunmak isteriz. İnanıyoruz ki, 2008 Aralık halk isyanı ve 2010’dan günümüze çeşitli eylemlerden, genel grevlerden ve meydanlar hareketinden oluşan uzun mücadele dalgasının bir sonucu olarak Yunan halkı kendisine giydirilmiş prangayı kıracak ve yeni bir yola çıkacaktır. İşçi sınıfının ve halk güçlerinin seçim zaferi ile açılacağını ümit ettiğimiz yeni dönem, sadece AB üye ülkeleri için değil, Türkiye’de bizim için de ufuk açıcı olacaktır. Burjuvaziye karşı mücadelenin başarıya ulaşması açısından Yunan halkına en sağlam kılavuzluğu kardeş partimiz EEK’in yapmakta olduğunun bilincindeyiz. EEK’e yaklaşan seçimlerde, ama çok daha önemlisi önümüzdeki dönemde yaşanacak mücadelelerde büyük başarı dileklerimizi iletiyoruz.

Biz size görünürde Tayyip Erdoğan ve AKP’nin istibdadı altında inlemekte olan bir ülkeden sesleniyoruz. Oysa bu, genel durumun sadece bir yönü. Tayyip Erdoğan bu kadar saldırgan ve baskıcı davranıyorsa, bunun nedeni köşeye sıkışmış olması, kendi kaderi ve partisinin geleceği konusunda büyük endişe içinde bulunmasıdır. Unutulmasın ki Türkiye bir yıl içinde iki halk isyanı yaşamıştır. Haziran-Eylül 2013 Gezi isyanını Ekim 2014’te patlak veren Kürt serhildanından yalnızca bir yıl ayırmaktadır! Aslında eksik olan tek bir şey vardır, o da tarihin en büyük gücü olan işçi sınıfının mücadele sahnesine çıkmasıdır.

Öyleyse sizin ve bizim mücadelelerimiz öyle sonuçlanabilir ki, Ege’nin iki kıyısı sosyalizm mücadelesinin başında yer alan ülkeler haline gelebilir. Tabii ki, “tek ülkede sosyalizm”e inanmadığımız gibi “iki ülkede sosyalizm” ile de yetinmeyiz! İşte tam da bu yüzdendir ki, bütün Yunan sol partileri arasında meseleyi Yunanistan’ın yalnız başına çözeceği bir sorun olarak değil ikirciksiz biçimde Avrupa ölçeğinde ele alan tek parti EEK olduğundandır ki, size olan desteğimiz bu kadar yürekten, bu kadar tamdır.

Yaşasın Ege denizi kardeşliği!

Yaşasın Dördüncü Enternasyonal!

Yaşasın Dünya Devrimi!

Devrimci İşçi Partisi (DİP)

20 Ocak 2015