Tayyip Erdoğan, faiz lobisine başbakan!

Lafla peynir gemisi yürümez! Tayyip Erdoğan konuşuyor, ağzını açtığında sağa sola saldırıyor, sonra paşa paşa saldırdıklarının oyununu oynuyor. Bunun da adı “dik durmak” oluyor!

Erdoğan’ın efelenmeleri ünlü. 17 Aralık olayları patlak verir vermez ABD’ye çatmaya, elçisine söylenmeye başladı. “Sizi ülkemizde tutmak zorunda değiliz.” Değilsen göndersene! Diplomaside persona non grata diye bir kavram var: “istenmeyen kişi” demek. Adamı persona non grata ilan etsene! Yok, o söylensin, halkı kandırsın, “Amerika bizi çekemiyor, başbakanımız da dik duruyor” dedirtsin. Ardından beyefendi teslim!

İkide bir kendilerinin Türkiye’yi büyük ülke haline getirdiğini, Batı dünyasını ima ederek onların da bunu kendilerine tehdit olarak gördüğünü söyleyip duruyor. Yardımcıları da İsrail’e atıp tutmasından Çin füzelerine kadar her şeyi kullanarak bunu besliyor. Beyefendi anti-emperyalist! Madem öyle, İran’ı hedef alan füze kalkanını kaldırsana, Amerikan üslerini kapatsana, NATO’dan çıksana! Yok, havayı estirecek, “amma cesur adam” dedirtecek. Sonra beyefendi teslim!

Şimdi de “faiz lobisi”ne teslim oldu Tayyip Erdoğan. Altı aydır “faiz lobisi” deyip duruyor, Gezi’den cemaate, başına bela olan her toplumsal olayı “faiz lobisi”nin üzerine atıyor. Nedir bu “faiz lobisi”? Faizden yaşayan, üretmeyen, yani havadan geçinen yerli ve yabancı asalaklar takımı. Hep yüksek faiz düşkünü olmuştur bunlar Erdoğan’a göre. Kendisi faizleri düşürdüğü için de ona düşmandırlar.

Eh, şimdi Erdoğan’ın başbakanlık yaptığı bir ülkede, bir gece yarısı faizler uçuşa geçti. Erdoğan’ın ağzından düşürmediği “faiz lobisi” bayram ediyor olmalı. Havadan sudan bol bol para kazanacaklar! Sayenizde Tayyip Erdoğan! Ekonomiyi öyle güzel yönettiniz ki, sonunda faizciler kazandı! Beyefendi yine teslim!

Şimdi taraftarları diyecek ki, “olur mu, faizler yükselmeden önce beyefendi ‘ben faizlerin arttırılmasına her zaman olduğu gibi bugün de karşıyım; bunu özellikle bilmenizi istiyorum’ dedi”. Dedi de, aynı solukta, “Merkez Bankası'na müdahale yetkim yok” dedi. Böylece, Merkez Bankası’nın önünü açtı. Yetinmedi, bir de ekledi: “Temenni ederim ki, duam da odur ki atacakları adım inşallah isabetli olur. Kurda yeni bir dönem başlar…” İnsan karşı olduğu şeyin “isabetli olacağına” duacı olur mu? İkiyüzlülük! Beyefendi, operasyon başarılı olursa “ben de hayırlı olsun dedim” diyecek. Batarsa, “bakın, ben karşı olduğumu söyledim” diyecek!

Aman efendim, madem o kadar karşısınız yüksek faize, koskoca bir çoğunluğunuz var, çıkartın bir yasa, engelleyin!

Bu arada, kapitalizmin son yarım yüzyılda bütün dünyada merkez bankalarının bağımsızlığı meselesinin üzerinde bu kadar ısrarla durduğunu da artık herkes umalım kavramıştır. Faizleri yükseltiyorsunuz, ekonomiyi krize mahkûm ediyorsunuz, ama iktidarda olduğunuz halde sorumluluktan kaçıyorsunuz. Halka hesap vermekten kaçınmanın esaslı bir yolu!

Faiz lobisi diye bir şey varsa bayram ediyordur şimdi. İşçi emekçi halk ise bunun yükünü çok yakında bütün ağırlığıyla hissedecek. Peki, bu Türkiye’de kim başbakan? Tayyip Erdoğan!