Suriye ile savaşa HAYIR!

TSK ve ÖSO kuvvetlerinin El Bab'ı ele geçirmesinin ardından TSK, Fırat Kalkanı ile belirlenen hedeflere ulaşıldığını belirtmişti. Ardından başta Erdoğan olmak üzere AKP iktidarının yetkili isimleri de El Bab'ın ardından hedefin Mınbiç ve sonrasında Rakka olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Bu gelişmelerin ardından gerek Mınbiç çevresindeki köylerde gerekse Suriye ile TSK destekli ÖSO güçleri arasında mevzii çatışmalar gözlemlendi. 2 Mart günü ise TSK'nın topçu desteği eşliğinde ÖSO Mınbiç'e yönelik bir askeri taarruza başladı.

Söz konusu taarruzun Mınbiç'i ele geçirmekten ziyade YPG'nin bölgeden çekilmesi için siyasi ve diplomatik girişimleri destekleyecek askeri bir baskı oluşturmaya yönelik olduğu görülüyor. Biz bu tür bir gelişmeyi öngörmüş ve başarı şansının düşük olduğunu "Fırat Kapanı Kapandı" başlıklı yazımızda şöyle değerlendirmiştik: "Mınbiç'e yönelik kurulmak istenen askeri ve siyasi baskı çok etkili olabilecek gibi görünmüyor. Böyle bir operasyonun her şeye rağmen başlatılması ise çok yönlü ve büyük riskler barındırıyor. Mevcut siyasi ve askeri pozisyonlarda değişiklik olmazsa Türkiye'nin Rusya, Suriye ordusu, ABD ve SDG ile aynı anda karşı karşıya gelmesi söz konusu olur ki böyle bir girişimin sonuçları önceden bellidir."

Gelişmeler öngördüğümüz doğrultuda gelişiyor. Genelde askeri bir baskının karşı cephedeki çatlakları derinleştirmesi, bölünmeler yaratması beklenir. Ancak Mınbiç'te durum tam tersi. TSK ve ÖSO'nun baskısı tam tersine karşı cephedeki konsolidasyonu arttırıyor. Daha önce Mınbiç'in hedeflendiğine ilişkin açıklamalar yapıldığında ABD'nin bölge karargâhı YPG milislerinin görüntülerini yayınladı. Mınbiç'te ABD bayraklı zırhlı araçlar boy göstermeye başladı. Askeri gerilimin artmasıyla Rusya ve Suriye ordusu da devreye girdi. Mınbiç'te yönetimi elinde bulunduran PYD'nin hâkim olduğu Mınbiç Askeri Konseyi'nin Rusya ve Suriye ile anlaşarak Mınbiç'in batısında yer alan ve saldırı altında bulunan köylerin Suriye ordusuna bırakılacağı duyuruldu.

Binali Yıldırım, yaptığı açıklamada ABD'ye çağrıda bulunarak YPG ve Türkiye arasında seçim yapmasını istedi. Şu ana kadar da Mınbiç'le ilgili olarak AKP iktidarının en büyük pürüz olarak gördüğü şey ABD'nin YPG ile olan ittifak ilişkileri idi. Ancak Rusya'nın ve Suriye'nin devreye girmesiyle çok daha büyük bir engel ortaya çıkmış oldu. Zira TSK güçlerinin hâlihazırda tüm dünya tarafından Suriye toprağı olarak tanınmış olan bir bölgede askeri harekât yürüttüğü unutulmamalıdır. Bu askeri harekât bugüne kadar resmen Suriye'nin rızası alınarak gerçekleştirilmiş değildir. Ancak Fırat Kalkanı, DAİŞ'i hedef aldığı ölçüde belirli bir meşruiyet zemini sağlamaya çalışmıştır. Rusya ile Türkiye ilişkileri de buna yardımcı olmuştur. Gelinen aşamada Suriye'nin Mınbiç'te hâkim konumda olan güçleri meşru gördüğü ortadadır. Suriye ordusu bu güçlerle işbirliği yapmaktadır. Rusya ise Suriye'nin resmi talebiyle bölgede bulunan ve meşruiyetini buradan alan bir güçtür.

Mevcut kompozisyon içerisinde Mınbiç'te bulunan güçler içinde gayri meşru olan tek güç ABD'dir. Mınbiç'e taarruz eden ve bu hamlede esas olarak ABD'nin mutabakatını arayan bir girişimin başka ülkenin topraklarında açık bir işgal anlamına geleceği açıktır. Dolayısıyla defalarca uyardığımız gibi, gelinen aşamada Türkiye, Mınbiç, Rakka vb. ile sınırlı bir sorunla karşı karşıya değildir. Suriye ile açık bir savaş tehlikesi git gide kendini daha fazla göstermektedir. ABD'nin bir yandan Mınbiç operasyonuna karşı imiş gibi görünürken, diğer yandan el altından Türkiye'yi Suriye ile karşı karşıya getirecek, Rusya ile arasını tamamen açacak provokasyonlar içerisinde olma ihtimali de hiçbir zaman yabana atılmamalıdır.

Her halükarda böyle bir savaşın haksızlığı bir yana sonunun felaket olacağı da açıktır. Bu gerçek görüldüğü halde Türkiye'nin bu savaşa sürüklenmesi kabul edilemez. Yaklaşan referandumun kaderini değiştirmek için emekçi çocuklarının kanı pahasına hesap yapanlar, Türkiye'yi Suriye ile savaşa sokarak, savaşı sonucu HAYIR çıkacak bir referandumu erteleme gerekçesi yapmayı düşünenler varsa bu düşüncelerinden derhal vazgeçmelidir.