Rojava’nın önemi

Bundan tam bir yıl önce, 19 Temmuz’da Suriye Kürdistanı, Kürtlerin kendi kendini yönetmeye yöneldiği yeni bir özerk bölge olarak tarih sahnesine çıktı. Kürt hevallerimiz buna Rojava adını taktılar. Kürtçe “Batı” demek Rojava. Yani Batı Kürdistan. Dört parçalı, devletsiz ülkenin Batı parçası artık Ortadoğu tarihinde yerini almaya yöneldi. Rojava’nın doğuşu ve varlığı tarihi bakımdan büyük önem taşıyor.

En önemlisi elbette Kürt halkının bütün halklar gibi kendi kaderini tayin etme hakkının pratikte uygulamaya geçmesinin yeni bir merhalesi olması. Tarihteki kesintiye uğramış girişimleri bir an bir kenara bırakacak olursak, güncel gelişmeler açısından bu, Irak Kürdistanı ya da Kürdistan’ın bütünü açısından bakıldığında Güney Kürdistan coğrafyasında kazandığı kendi kendini yönetme hakkından sonra Kürt halkının bu yönde attığı ikinci adım. Güney Kürdistan’ın federal Irak çerçevesinde bir Kürdistan bölgesi olarak kuruluşunun bütünüyle emperyalizmin himmetiyle ve himayesi altında gerçekleşmiş olması, bu ilk merhaleye gölge düşürüyor elbette. Ama bu sorundan çıkış yolu, Kürt halkı açısından bir kazanım olan özerkliği ve kurumlarını ortadan kaldırmak değil, Irak Kürdistanı’nın emperyalizm yanlısı yönetimini değiştirmek olmalı.

Güney Kürdistan’ın bu sorunlu karakteri, Rojava’nın önemini iki kez arttırıyor. Rojava, yani Batı Kürdistan, Güney Kürdistan’dan farklı olarak, emperyalizmin himayesinde kurulmadı. Ne de emperyalizmin hizmetine girmiş önderlikler tarafından kuruldu. Tam tersine, Rojava’nın yönetimini elinde tutan Kürt Yüksek Konseyi içindeki önde gelen siyasi parti PYD gerek emperyalizm tarafından, gerekse bütün 20. yüzyıl boyunca Kürtleri köleleştirmeye ve asimile etmeye çalışmış olan sömürgeci bölge devletleri tarafından düşman gibi görülen bir akıma yakın duruyor. Bu, Kürdistan’ın bir bütün olarak özgürleşmesi açısından Güney Kürdistan’a göre çok daha fazla anlam ifade etmesi demek.

Bunun böylece devam etmesi için “Büyük Türkiye” projesinin başka şeylerin yanı sıra Rojava’yı da yozlaştırmasına engel olmak gerekiyor. AKP hükümetinin başlattığı “süreç”, Gerçek gazetesinin bugüne kadar bütün kanıtlarıyla ortaya koyduğu gibi, esas olarak bir Musul-Kerkük açılımıdır, petrol açılımıdır, Türkiye’nin Kürdistan’ın geri kalan parçalarını da adım adım kendi nüfuz alanına katma projesidir. “Büyük Türkiye” projesi dediğimiz budur. İlk hedef, muazzam petrol kaynaklarıyla ve Türkiye sermayesi için gittikçe önem kazanan pazarıyla Güney Kürdistan’dır. Ama Rojava da Kürdistan’ın öteki parçalarıyla birlikte burada dama tahtasında önemli bir taştır. Türkiye burjuvazisi Ortadoğu’da elde edeceği nüfuza Kürdistan’ın bütün parçalarında hâkimiyet elde ederek ilk adımını atmaya hazırlanıyor. Şayet AKP hükümetinin projesi gerçekleşirse, Rojava Kürt halkı için tarihi önemini yitirecektir. Güney Kürdistan’ın Türkiye’nin Irak’tan kendi nüfuz alanına çektiği bir bölge haline gelmesine paralel olarak Suriye’den Türkiye’ye kazanılmış toprak parçası niteliğini kazanacaktır.

Bir bütün olarak Kürt hareketi uzun bir tarihsel mücadelenin ardından böyle bir çözüme kolay kolay razı olmaz. O zaman da gündeme Rojava’nın silahla yok edilmesi girecektir. İlginçtir, tam da Rojava’nın tarih sahnesine çıkmasının yıldönümünde Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu güçleri Kürtlerin bu özerk bölgesine saldırıyor. “Süreç”in içine girdiği tıkanmalar ve belirsizlikler belki de bir rol oynuyor bunda. Rojava daha şimdiden dama tahtasında taş konumuna sürükleniyor belki de. Bu kabul edilemez bir şeydir. Türkiye devletinin kendi Kürtlerine onyıllardır reva gördüğü muameleden sonra şimdi bir kez daha kendi sınırlarının ötesinde de Kürtlerin özgürce nefes almasına müdahalesi reddedilmelidir.

Öte yandan, bu saldırıdasn çıkarılacak dersler de vardır. Murat Karayılan, bundan sadece birkaç ay önce, “süreç” henüz yeni başlamışken, PYD’nin de PKK gibi Ortadoğu’da “3. Çizgi”yi izlediğini, Suriye’de ne Esad’a ne de muhalefete taraf olduğunu belirttikten sonra, ama muhalefet demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü vb. bir çizgiye gelirse elbette onunla işbirliği yapabileceğini açıklıyordu. Sadece birkaç ay önce!

Kürt hareketi, Rojava’nın üzerine titremeli. Onun dama tahtasında bir taş haline getirilmesine izin vermemeli.