Kılavuz, karga ve sivil anayasa

CHP uyanıyor. Meclis’te oynanan anayasa oyununun bir komedi olduğunu nihayet onlar da fark ettiler. Sosyalistlerin önemli bir bölümü ve kendini “sivil toplum kuruluşu” olarak sunan birtakım çevreler ise hâlâ uyanamadı. Maalesef Kürt hareketi de!

Meclis’te Anayasa Uzlaşma Komisyonu diye bir komisyon var. Bunun iki CHP’li üyesi, Atilla Kart ile Rıza Türmen basın toplantısı düzenlemiş. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eski yargıçlarından Türmen’in konuşmasını gazeteler şöyle aktarıyor: “‘Aldatıldık’ diyen Türmen, şöyle devam etti: ‘Amaç bu süre içinde olmadı artık bırakalım deyip başkanlık sistemini bir şekilde tezgâhlamaktır. Yani yaptığımız anayasa çalışmaları bir araçtır; asıl amaç başkanlık sistemini gerçekleştirmektir. Sayın Başbakan’ı başkan yapmaktır…’

Koskoca bir muhalefet partisi, halka dönmüş “aldatıldık” diye şikâyet ediyor. Hem de bakın neler yaşandıktan sonra: “6 ay süresince 20 bin görüş aldık. 6 ayda 70 küsur madde müzakere ettik. 20 küsur madde üzerinde tam mutabakat vardır. 28 maddenin müzakeresi tamamlandı fakat üst komisyona getirilmemiştir. 28 madde üzerinde büyük ölçüde uzlaşı vardır yani 50’ye yaklaşmıştır.” Bunlar da Türmen’in kendi sözleri. Seçim 12 Haziran 2011’de yapıldı. Meclis esas olarak sonbaharda çalışmaya başladı. Demek ki, Türmen’in bugünkü değerlendirmesine göre, bir yılı aşan süre boyunca boş yere kürek çekmiş sayısız kurum ve insan!

Gerçek gazetesi ve Devrimci İşçi Partisi, “sivil anayasa” hayalinin beyhudeliği konusunda işçi hareketini, solu, Kürt hareketini, uyarmaya değecek herkesi iki yıldır uyarıyor. CHP’nin anayasa konusundaki uzmanı Türmen’in “aldatıldık” demesine yol açan AKP yönelişi ise en azından seçimden beri belli idi. Bakın Sungur Savran yoldaşımız 12 Haziran seçiminden üç gün sonra, bu sitede yayınlanan “İstikrar sürsün, Türkiye uyusun da büyüsün!” başlıklı yazısında ne yazmış:

“Bu savaşın [burjuvazinin iç savaşının] belirleyici muharebesi anayasa üzerinde verilecektir. Erdoğan’ın yeni anayasadan meramı, başkanlık sistemidir. TÜSİAD burjuvazisinin (dolayısıyla ‘yeni’ CHP’nin) meramı, AB’ye uyum ve TİSK’in kullandığı terimle ‘ekonomik anayasa’dır, yani neoliberalizmin anayasal hale getirilmesidir. Kürt hareketinin meramı, Kürt halkının meşru haklarının anayasaya kocaman harflerle yazılmasıdır. Herkes ‘sivil’ ve ‘demokratik’ bir anayasa ister gibi görünüyor. Yüzeysel olarak, gözü yaşlı bir liberalin penceresinden bakılınca, ‘ah, cennet vatanımız da Avrupa standartlarında bir demokrasiye kavuşsa’ dileği, bütün Türkiye’nin dileği imiş gibi görünüyor. Ama aslında amaçlar bambaşka. AKP ile TÜSİAD’ın, dolayısıyla ‘yeni’ CHP’nin uzlaşması mümkün değil.”


Erdoğan’ın başkanlık sistemini içermeyen herhangi bir anayasayı kabul etmeyeceği o zaman da belli idi. Türmen şimdi “aldatıldık” diyorsa, bu, CHP’nin politika belirleyicilerinin zekâ eksikliğini göstermenin dışında başka hiçbir anlama gelmez. Türmen bu konudaki isyanını şu sözlerle bitiriyor: “…biz bu oyuna gelmeyiz. Biz müzakerelere devam ederiz, biz masadan kalkmayız.” İnsan aldatmaca olduğu belli olan bir masada neden oturur? Boş gevezeliği neden devam ettirir? Bu halk boş işlerle uğraşın diye mi seçiyor sizi oraya? CHP aldatılmaya devam etmek istiyor!