“Kaleş” kalleş olmadı!

Kaleşnikof öldü. Ama yeryüzünde 100 milyon “Kaleş” kullanılıyor hâlâ. Geçtiğimiz günlerde 94 yaşında hayata veda eden Mihail Kaleşnikof, bizde halk arasında “Kaleş” olarak anılan Kaleşnikof tüfeğinin mucidi idi. Kaleşnikof’un öyküsü, bir işçi devletinin bütün bürokratik yozlaşmalara rağmen kapitalist toplumdan nasıl farklı özellikler gösterdiğinin günümüze yansıyan son örneklerinden biri muhtemelen.

Her şeyden önce, ünü dünyayı saran bu adam bir köylü çocuğu. Formel bir mühendislik eğitimi falan yok. 18 yaşında bir traktör fabrikasında çalışmaya başladığında mekanik konusundaki yeteneklerini yaratıcı biçimde kullanma yolunda ilk deneylerine başlıyor. 19 yaşında askere alınınca silahlara ilişkin bilgisini geliştiriyor. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı çarpışırken yaralanıp hastaneye kaldırılınca, hasta yatağında zamanını tabanca ve tüfek tasarımları çizerek geçiriyor. İşte ünlü Kaleşnikof silahı AK-47 bu çalışmaların ürünü. Yani resmen köylü kökenli sıradan bir işçinin buluşu bugün yüz milyonların elindeki alet!

Teknoloji tarihi açısından başka dersler de var AK-47’nin tarihinde. Kaleşnikof, otomatik tüfeğin eğitimsiz işçiler ve köylüler tarafından rahatlıkla kullanılabilmesi için çok basit, çok yalın bir tasarım peşinde. AK-47, yani “Avtomat Kaleşnikova model 1947”, bu çabanın ürünü. Mihail Kaleşnikof bu tüfeğin “okullu olmayan askerin kullanabilmesi için basit tutulduğunu” hayatı boyunca gururla vurgulamış. 1947 Soğuk Savaş’ın başı. Aynı dönemde Amerikalılar çok daha fazla ileri teknoloji vurgusu ile çalışıyor, çok daha karmaşık sistemler geliştirmeye çabalıyor. Bu yüzden saldırı tüfeği alanında ABD uzun yıllar boyu SSCB’nin gerisinde kalıyor. AK-47’nin Amerikan karşılığı olan M16 hiçbir zaman “Kaleş”in başarısına ulaşamıyor.

En önemlisi şu: icat ettiği alet bütün dünyada milyonlar tarafından kullanıldığı, Sovyet devleti bu silahtan on milyonlarca üretip ihraç ettiği ve para kazandığı halde, Mihail Kaleşnikof icadı karşılığında tek bir kuruş almıyor. Kaleşnikof tüfeklerinin 1948’den beri imal edilmekte olduğu, Moskova’nın 1300 kilometre doğusundaki İjevsk kentinde bir işçi blokları sitesinin 3. katında alçakgönüllü bir dairede yaşıyor ve ölüyor. 2012’de “Kaleş”in en yeni modelinin üretilmesinin şerefine Rus devleti Mihail Kaleşnikof’un oturmakta olduğu apartmana asansör yaptırıyor! Mihail 93 yaşında, nihayet! Oysa Amerikalıların M16’sının mucidi Eugene Stoner üretilen tüfek başına bir dolar “fikri mülkiyet hakkı” alıyor. “Kaleş” göreli olarak ucuz bir tüfek. Ama çakma “Kaleş”lerin bile en ucuzunun birkaç yüz avro olduğunu düşünürseniz, ortalıkta ne kadar çok para döndüğünü anlarsınız. Haydi, yarısı kaçak üretildi diyelim. Sovyet ve sonra Rus devletleri demek ki en az 50 milyon tüfek üretmiş bu markayla. Bundan gelecek parayı düşünebiliyor musunuz? Kaleşnikof markasının değeri yüksek olduğu için bu marka şemsiye, bıçak, saat, otomobil ve votka da üretildiğini belirtelim! Ayrıca ekleyelim ki, Miihail Kaleşnikof 30 yıl boyunca Yüksek Sovyet’te temsilci olarak görev yapıyor. Ama bakın yaşadığı alçakgönüllü koşullara. Yeltsin’ler zenginlik içinde yaşamış olabilir, ama işçi devletinde böyle milletvekilleri de var! Bugün yerden yere vurulan ekonomik sistem, işçi devleti ve sosyalizme geçiş toplumu, en kötü halinde bile işte böyle bir sistem! Adam işçi bloklarında oturuyor, ama icat ettiği tüfek bugün Mozambik devletinin ve Lübnan Hizbullah’ının bayrağını süslüyor!

Kaleşnikof 1991 sonrasında Yeltsin’lere hiç alışamamış. Komünist Parti Moskova örgütünün liderliğinden Rusya Federasyonu’nun Başkanı olarak kapitalist restorasyonun mimarlığına “terfi” eden bu eski bürokrat, Kaleşnikof’a bir Makarof tabanca hediye etmiş. Kaleşnikof, kullanılmış gibi görünecek kadar kötü imalat olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu yöneticilerle hiç ahbap olmadım. Benden çok uzaklardaydılar” diyor. Kaleş, Ekim devriminin ürünü işçi devletine kalleşlik etmeden öldü.