Kadın ve burjuva

Bir kadın, kadın düşmanlığı yapabilir mi? Bal gibi yapabilir. Her ezilen toplumsal grubun, kesimin, sınıfın içinden ezenin yanında yer alanlar çıkabilir. Bunun nedeni de genellikle bir yanlış bilinç, bir yanılgı değil, bir çıkar meselesidir. Ezilen gruptaki o insan başka bakımlardan düzenin içinde kendine güzel bir konum elde etmiş biriyse, kendi ait olduğu ezilen gruba bal gibi ihanet eder, ezenin yağcısı konumunu bile benimser. İşte Leyla Alaton’un tam da kadına karşı her tür şiddetle mücadele gününde yaptığı konuşmada söyledikleri tıpı tıpına bu kalıba oturuyor. Alaton’un söylediklerini duymamış olanlar için aktaralım.

Alarko Holding’in varisi ve İshak Alaton’un kerimesi olan bu hanımefendi, Antalya’da Konyaaltı Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (KONYSİAD) Rixos Downtown Hotel’de düzenlenen toplantısının konuğu oluyor. Konuşmasından sonra soruları yanıtlarken kendisine Tayyip Erdoğan’ın aynı gün kadınlar hakkında söyledikleri soruluyor. Hatırlanacağı gibi Erdoğan “kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade, eşdeğer olabilmektir. Yani adalettir. Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir" demiş ve feministlere hücum etmişti. Bu sözlere ilişkin Leyla Alaton’un yorumu okunmaya değer:

“Kadın-erkek konusu zaten benim konum. İki sene evvel bir toplantıda o zaman başbakandı kendileri, ben kalkıp ’Sizi çok feminist buluyorum’ dedim. ’Çünkü bu kadar güçlü ve hepimizin bildiği, çok ciddi güçte olan bir karakterle beraberseniz, eşiniz çok güçlü bir kadın. Bu da sizi otomatikman feminist yapar’ dedim kendisine. Biraz kızarmıştı falan, ama sonra bir kompliman olduğunu anladı. Hakikaten bir kompliman olarak bunu söyledim ve bence çok büyük bir kompliman erkeğin feminist olması. Babamı çok feminist biliyorum mesela. Çıkarken de çok uzun sohbet ettik kendisiyle. Kadın-erkek eşitliği bir lüks olmamalı dünyada, çünkü zaten oraya doğru gidiyor dünyamız, öyle olmak zorunda. Öyle olursa güzellikler olacağını görüyoruz."

“Zaten oraya gidiyor dünyamız”! Ne demeli? Hakkında soru sorulan adam, Tayyip Erdoğan, “kadın ile erkek eşit olamaz” demiş. Leyla Alaton onu “feminist” ilan ettikten sonra sarhoş gibi konuşuyor, kadın-erkek eşitliğinden söz ediyor! Hâlâ Tayyip Erdoğan’a “kompliman olarak” söylediği sözde kalmış. Düşünün Tayyip Erdoğan da kızarmış! Peki, Leyla Alaton neden yapmış bu komplimanı? Emine Erdoğan “çok güçlü bir kadın” imiş. O kadar güçlü ise kocasına “neden ben senin eşitin olamıyormuşum bakim?” diye sorsun Eminânım!

Tartışmayı uzatmaya gerek yok. Leyla Alaton hanımefendinin kadın düşmanı Tayyip Erdoğan’ı övdüğü ortada. Mesele bunun anlamını saptamakta. Bu hanım herhangi biri değil. Feministlerin bir bölümünün yıllar boyu “o da feminist” diye bağrına bastığı bir hanımefendi. Zaten kendisi de yukarıdaki herzeleri yedikten sonra “Feminist olduğunu her zaman söylediğini ve 20 yıl önce de ’Akıllı erkek feminist olur’ dediğini” hatırlatıyor. Sonra da ekliyor: “Babamı bile feminist yaptım. Çağa ayak uydurmak böyle bir şey”.

İnsanın yüzü kızarıyor bütün bu budalalıklardan. Peki, bütün bu rezillik neden oluyor? Onu da Leyla Alaton hanımefendi kendi ağzıyla açıklamış. Tayyip Erdoğan’a ilişkin soru ilk sorulduğunda cevabına şöyle başlamış hanımefendi: “Politika hakikaten konuşma lüksüm olmayan bir alan. Takdir edersiniz ki hala iş hayatında çok büyük bir şirketin çalışanı olan, o yüzden politikayla alakalı yorumlardan kaçınıyorum, yapmıyorum, girmek istemiyorum.”

İstemiyor, işine halel gelir diye korkuyor. “Hala iş hayatında çok büyük bir şirket” sahibi çünkü. Konuya girdiğinde de yağ yapıyor. Kadınların düşmanına. İşte size kendi ezilen grubuna ihanet eden ve bu ihanetin nedenini de itiraf eden biri. “İş hayatında çok büyük bir şirketin çalışanı”, yani sahibi olarak politikadan söz ederken dikkatli davranmak zorunda ve o yüzden zalime sevgilerini ve övgülerini sunuyor.

Devrimci İşçi Partisi kadınların kurtuluşu mücadelesi söz konusu olduğunda boş yere mi söylüyor “Emekçi kadınlar en öne” diye?