İran halkı yeniden ayakta!

 

Komşumuz İran’ın başkenti Tahran on binlerin sokağa çıkarak ekonomik duruma karşı sesini yükseltmesiyle bir kez daha sarsılıyor. Bilindiği gibi, İran’da daha altı ay önce, 2017 Aralık sonu ve 2018 Ocak başında halk ülkenin birçok kentinde, en başta da küçük kentlerde ekonomik taleplerle sokaklara dökülmüştü. O mücadele halkın baskı altına alınmasıyla durdurulabilmişti. Arada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanı Donald Trump’ın Mayıs ayında 2015’te uluslararası büyük güçlerle İran arasında varılmış olan nükleer silah anlaşmasından tek yanlı olarak çekilmesi ve İran’ı yeniden ambargo ile boğmaya girişmesiyle ekonomik durumun kötüleşmesi karşısında, bu sefer merkezi Tahran’da olan bir mücadele dalgası başlaşmış bulunuyor. Tahran’da 2012’den beri böyle büyük eylemler görülmemişti. Göstericiler ülkenin ulusal parası riyal’in dolar karşısında değer yitirmesi ve enflasyonun yükselmesi karşısında yaşanan yoksullaşmaya tepkilerini dile getiriyor.

Trump’ın, İran’a karşı kaldırılmış olan ambargoların geri getirilmesine ve kaldırılmamış olanlarının da devamına ilişkin kararından bu yana, dolar kuru neredeyse iki katını geçmiş bulunuyor. Trump’ın ambargoyu yeniden başlatma kararı, sadece Amerikan şirketlerini değil, 2015’ten bu yana İran’a on milyarlarca dolar yatırım yapan Avrupa şirketlerini de etkiledi. Dünyanın en büyük gemi taşımacılığı şirketi Danimarkalı Maersk, Fransa’nın petrol devi Total, yine Fransa’nın büyük otomobil imalatçısı Peugeot ve başkaları İran’la ekonomik ilişkilerini keseceklerini, yatırımlarını geri çekeceklerini açıklamış bulunuyorlar.

Petrol üreticisi İran tüketim mallarında büyük oranda ithalata bağımlı bir ülke: Birçok ürün yurtdışından ithalediliyor. Dolar kurunun aşırı yükselmesi ile birlikte birçok üründe hızlı fiyat artışları yaşandığı için fakir halk daha da fazla yoksullaşıyor. Bugünkü kur ile hesaplandığında asgari ücret 100 euro’ya takabül etmektedir. İşçi ve emekçi kitleleri çok sarsan bu gelişmelerin yanı sıra, ekonomik istikrarsızlık esnafı da büyük oranda etkilemeye başlamıştır. Dün (Pazartesi) Tahran’ın (“Bazar” adıyla ünlenmiş olan) çarşısında da 40 seneden sonra ilk kez kepenk indirme eylemi başlamıştır.

Ruhani hükümeti ambargonun büyük ölçüde gevşetilmiş olduğu 2015-2017 arasında bile halkın ekonomik sorunlarını çözme yönünde hiçbir ciddi adım atmamıştı. İran’da işszilik, yoksulluk ve sefalet yüksek düzeyde seyrediyor, işçi ve emekçi sınıfların birçok kesimi eylemlerle bunu protesto ediyordu. Aralık 2017-Ocak 2018 eylemleri bunun aynasıydı. Daha sonra bahar aylarında kamyoncular uzun süren etkili bir grev düzenlemişti. Zaten barut fıçısı durumunda olan İran toplumu, son günlerde riyal’ın çökmesiyle ayağa kalkmış bulunuyor.

Mesele sadece ekonomik değildir. Ruhani hükümeti bir taraftan yoksullaşan halktan tepki
görürken diğer yandan dini lider Ayetullah Khamenei’nin yanında olan Devrim
Muhafızları tarafından da ABD’yle yakınlaşma çabasından ötürü eleştirilmektedir. Ayetullahlar ve Devrim Muhafızları, ellerinde tuttukları bir dizi şirket ve fon aracılığıyla dev bir ekonomik güç haline gelmiştir ve Batı sermayesinin kendi tekellerinde olan bazı alanlara girmesini istememektedir. Ruhani’nin bütün politik kariyerini üzerine kurmuş olduğu ABD ile anlaşmada başarısız olması, bunların ellerini güçlendirmiştir. Geçtiğimiz günlerde Khamenei’nin baş danışmanı, Devrim Muhafızları’nı överken “memleket hükümetsiz daha iyi idare edilir gibi görünüyor” demiştir!

Ekonomik alandaki eylemlerin Bazar esnafına sıçramasını bir de bu gözle değerlendirmek gerekir. Bazar esnafının çoğunluğu devrim muhafızları ve Ruhani karşıtı unsurlardan oluşuyor. 1979’da yaşanan İran devriminde sosyalist ve ilerici kanattan farklı olarak İslamcı kanadın en güçlü olduğu alanlardan biri bu Bazar esnafıydı. Dolayısıyla, işçi ve emekçi kitlelerin kapitalist düzenin sömürü ve sefaletine karşı mücadelesi, rejimin kendi içindeki iki kanadın, “muhafazakârlar” olarak anılan ve dini lider Ayetullah Khamenei’nin etrafında toplanmış olan kanat ile “reformistler” olarak anılan ve emperyalist dünya düzeni ile daha yakın ilişkiler kurmaya taraftar olan kanat arasındaki çelişkiyle karmaşık bir bütün oluşturuyor. Ne var ki, her ne kadar mevcut hükümet karşıtı akım da halkın isyanının arkasında da duruyor gibi görünse de, halkın isyanı bu sınırın dışına çıkma belirtilerini gösteriyor. İran’ın içinden geçmekte olduğu ekonomik şartlarda yolsuzlukların giderek arttığı ortaya çıksa da, Ayetullah Khamenei’nin yolsuzlukları görmezden gelip ülkenin tek sorununun Amerika olduğunu vurgulaması, giderek  halkın tepkisini daha fazla çekiyor. Bugünkü gösterilerde, halkın meclis önünde toplanmasıyla, meclis erken kapatılmış ve milletvekilleri polis koruması eşliğinde meclisten çıkarılmışlardır. Halkın “beceriksiz meclis istemiyoruz” sloganları eşliğinde... Halk hızla sadece Ruhani hükümetinin değil, bütün sistemin gitmesini talep ediyor. Henüz bu gösteriler konusunda kesin yargıya ulaşmak için çok erken olsa da, halkın taleplerinin hızla sistem karşıtı sloganlara dönüşmesi eğilimini göstermesi, kül altındaki büyük bir ateşin körüklenmesinin habercisi olabilir.

İran'ın da ötesinde bölgemiz 2018'e çok hızlı girdi. Haziran ayı itibariyle, Doğu Avrupa'dan Kafkasya ve Orta Asya'ya kadar altı ülkede (İran'ın yanı sıra Tunus, Romanya, Slovakya, Ermenistan, Ürdün) dev gösteriler ve halk isyanları yaşanmıştı. Haziran çıkmadan, yedinci aya girilmeden İran halkı yediledi! Marx'ın efsanevi köstebeği bir dalıyor, bir çıkıyor!