İmamlar arası sınıf mücadelesi

Mısır’da “devrimin imamı” yine konuştu. Bu sefer hedefi İslam adına dünyayı yönetmeye kalkışan gerici bir ilahiyatçı idi. El Ezher Üniversitesi profesörü olan, aynı zamanda aşırı derecede muhafazakâr bir televizyon kanalında (El Hafız TV) bir din programının sunucusu olan Mahmud Şaban geçen hafta bir fetva vererek Müslüman Kardeşler’in muhaliflerinin ölümü hak ettiğini ilan etmişti. Devrimin imamı bu fetvaya bütün gücüyle karşı çıktı.

Gerçek sitesinin okurları Kahire’nin Tahrir meydanının kenarındaki Ömer Makram Camii’nin imamı Mazhar Şahin’in adını 2011 yılında devrim yolunda verdiği ateşli vaazlar dolayısıyla zaten tanırlar. Şahin o zamanlar Mübarek’e ve o düştükten sonra Mareşal Tantavi yönetimindeki Yüksek Askeri Şura’ya karşı devrimi savunuyordu. Oysa şimdi iktidarda Müslüman Kardeşler’den gelen bir cumhurbaşkanı var. Ama Mazhar Şahin hâlâ devrimin yanında!

El Ezher’den Mahmud Şaban’ın geçen hafta verdiği fetva, seçilmiş bir cumhurbaşkanını devirmeye çalıştıkları için Ulusal Selamet Cephesi’nin önderlerinden Hamdin Sabbahi’yi ve Muhammed El Baradey’i ismen anarak cezalarının ölüm olması gerektiğini ifade ediyordu. Bunun “hedef gösterme” kavramının en ileri biçimi olduğu ortada. Mahmud Şaban’ın tam bu fetvayı verdiği günlerde yine bir Arap devrimi ülkesinde, Tunus’ta, yine bir İslamcı iktidara (Ennahda) karşı mücadele etmekte olan sosyalist bir partinin önderi Şükrü Belaid’in suikasta kurban gittiği biliniyor. Mahmud Şaban’ın fetvası Mısır muhalefetinin önderlerini de aynı tehditle karşı karşıya bırakıyor.

Devrimin imamı, sadece Mahmud Şaban’a yüklenmekle yetinmedi. 25 Ocak’ta devrimin ikinci yıldönümünden başlayarak on günü aşkın süredir yapılan gösterilerde 50’den fazla insanın ölmesini kastederek, “bugün genç devrimcilerin ölümünden sorumlu olanlar 25 Ocak devriminin karşısına çıkanlarla aynı insanlardır” diyerek Mursi yönetiminin eski polis teşkilatını ve ordu kadrolarını nasıl bugün devrimcilere karşı kullandığını vurguladı. Daha doğrudan Mursi’ye de hitap eden Şahin şöyle konuştu: “Devrimin şehitlerinin kanının boşuna dökülmesine izin vermeyeceğiz. Bugün sen [Mursi] orada oturuyorsan o şehitlerin sayesindedir. Halkın taleplerine boyun eğmek zorundasın.”

Şahin, Müslüman Kardeşler’e ve İslam’ın belirli toplumsal kesimlerin iktidarının aracı olarak kullanılmasına karşı çıkan tek imam değil. Eskiden Tahrir meydanında gösteriler öncesinde Cuma hutbesini Şahin okurdu. Son zamanlarda Şahin kendi camiinde hutbe okuyor. Buna karşılık Tahrir meydanında gösterilerden önce kılınan Cuma’da hutbeyi İmam Muhammed Abdullah Nasr okuyor. Nasr da aynen gerici imam Mahmud Şaban gibi El Ezher’den. Ama ondan farklı olarak Müslüman Kardeşler’e karşı gayet açık sözlü eleştiriler yöneltmekle ünlü. El Ezher’in “sivil” devlet talep eden kanadından. Mısır’da “sivil”, bizden farklı bir anlam taşıyor. Dini kurallara göre yönetilmeyen devlet demek.

İmam Nasr bu Cuma hutbesinde geçtiğimiz günlerde polisin bir göstericiyi çırılçıplak soyarak işkenceye maruz bırakmasını yerden yere vurdu. (Askerler geçen yıl çarşaflı bir kadın göstericiyi sutyeniyle kalacak biçimde soymuşlardı. Bu kez çırılçıplak soyulan bir erkek gösterici oldu.) Nasr da aynen Şahin gibi devrimin yanında yer alıyor.

Gerici El Ezher profesörü Mahmud Şaban’a inat, Tahrir’de bu Cuma bir de Fransızca pankart vardı: Şükrü Belaid’in katledilmesi dolayısıyla Tunus halkına başsağlığı diliyor, dayanışma ifade ediyordu.

İster Müslüman, ister Hıristiyan ister ateist olsun, devrimci Mısırlı işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ”ekmek, özgürlük ve sosyal adalet” elde edene kadar mücadelelerini devam ettirmeye kararlılar. Karşılarında Müslüman Kardeşler’in düşmanı Mübarek de olsa, Müslüman Kardeşler’in temsilcisi Mursi de olsa. Bunların her ikisi de Mısır’ın burjuvazisini temsil ediyor. Halkın imamları ise işçilerin, emekçilerin ve devrimin yanında mücadeleye berdevam!