Hissi Kablel Vuku

Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arsında geçen, evde istiflenen ve milyonlarca avro ve dolar tutarında olduğu anlaşılan kara paranın olası bir aramaya karşı tasfiye edilmesi ile ilgili konuşmalara ait ses kaydının gerçek olup olmadığı tartışılmaya devam ediyor. Muhalefet kaydın gerçek olduğunda ısrarcı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kaydı ses mühendislerine incelettiklerini ve doğruluğundan emin olduklarını söylüyor. Sokağa dökülerek hükümetin istifasını isteyen halkın bu kaydın doğruluğuna inanması için ise ses mühendislerinin yorumlarına ihtiyacı yok.

Ayakkabı kutularından bugüne gelen süreçte Tayyip Erdoğan’ın telaşla yolsuzlukların üstünü örtme çabaları halkın vicdanında hırsızlık yapıldığına dair sarsılmaz bir kanaat oluşturmuş durumda. Basında ne olur ne olmaz diyerek orta yol tutturmaya çalışan burjuva gazetecileri ise bu meselenin çözümü için herkesçe tarafsızlığına inanılan mümkünse yurtdışından bir uzman kuruluşun son sözü söylemesini öneriyor.

BDP Eşbaşkanı Demirtaş 20 dakikalık iş, TÜBİTAK meclisin karşısında hemen gerçeği ortaya çıkarın dedi. Ancak TÜBİTAK zaten kriptolu telefonların dinlendiği iddiası ile ilgili olarak AKP’nin hedef tahtasına oturtulmuş durumda.

Tam bu tartışmalar devam ederken TÜBİTAK’ta Fethullahçı sızma ile ilgili konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık çarpıcı bir açıklama yaptı: “Ben o ses kayıtlarını ilk dinlediğimde çok açık bir montaj olduğunu hissettim…teknik incelemeyi gerektirmeyecek kadar açık bir montaj olduğu ortada. ”

AKP’li bakanın hissi kablel vuku (önsezi) ile kaydın montaj olduğunun adeta içine doğmuş olduğu görülüyor. AKP’li bakanın hissiyatı ancak halkın vicdanında Başbakan’ın evinde milyonlarca dolar ve avro kara paranın istiflendiğine dair oluşan kanaati güçlendirir. AKP’li bakanın hissiyatına, Erdoğan’ın sesin kendine ait olduğunu inkar etmemesi, kriptolu telefonların dinlendiğini söyleyerek söz konusu konuşmaların bu telefonlardan yapıldığını itiraf etmesi, ses kaydının montaj olduğunu ispat etmek yerine daha önceki yolsuzlukların üstünü örtmek için kullanılan aynı yöntemlerin kullanılması eklendiğinde gerçekten de ses kaydının gerçekliğine ilişkin teknik bir incelemeyi gerektirmeyecek kadar açık bir şekilde hırsızlığa işaret ettiği ortaya çıkıyor.