Haçlı seferinin şehitleri!

Afganistan’da 12 şehit vermiş Türkiye. Öyle diyor Mehmetçik basın. Televizyonlarda bir yazı geçiyor dokunaklı görüntüler üzerine. “Sizleri” diyor, “kara toprağa değil, yüreğimize gömdük.” Neyin şehidi, hangi davanın şehidi bu insanlar?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) birlikleri Afganistan’da ISAF (Uluslararası Güvenlik Yardım Gücü) adıyla anılan bir kuvvetin emrinde görev yapıyor. ISAF ise NATO’nun bir görev gücü. Yani TSK, ABD’nin 11 Eylül 2001’de yaşanan saldırı ertesinde Afganistan’da saldırıyı düzenleyen El Kaide’yi ezmek ve ona destek olan Taliban’ı devirmek için başlattığı savaşta NATO şemsiyesi altında görev yapıyor.

Bu savaşın resmi adı “teröre karşı savaş”. İnanacak kadar saf olan için. ABD emperyalizminin yalanlarına çocuk gibi kanmayanlar için bu savaş ABD’nin Orta Asya’ya doğru yaptığı atağın ilk adımı. Aynı zamanda, emperyalizme hizmette kusur eden radikal İslam’ı ezme operasyonu.

Bu savaşı başlatan ABD’nin o dönemdeki başkanı George W. Bush, bir defasında savaşı “haçlı seferi” olarak anmıştı. Tabii, bu İslam dünyasında büyük bir destek kaybına yol açacağı için Bush’u derhal susturdular. Bu lafı bir daha tekrar etmedi. Ama ne derler? “Lafı çocuktan al!”. George W. Bush’ta bir çocuk kadar akıl olduğu için lafı ağzından kaçırdı. Ama dile getirdiği hakikatti. Afganistan’a karşı açılan savaş, Batı emperyalizminin radikal İslam’ı ezerek Orta Asya’ya hâkim olma ve böylece bu bölgeyi Rusya’ya ve Çin’e karşı kullanma yolundaki ilk adımıdır.

Türkiye, ISAF’ın, NATO’nun, ABD’nin Afganistan’daki uyuşturucu yüzüdür. Afganistan’ın bağımsızlığına kıskançça düşkün, tarih boyunca bütün işgalcileri kahretmiş halkına Batı emperyalizmini şirin göstermenin araçlarından biridir. Batı emperyalizmine “Müslüman” bir kisve giydirmenin oyuncağıdır. İşte Tayyip Erdoğan hükümeti, on yıldır (kendinden önceki hükümetlerin başlatmış olduğu) bu politikayı kölece uyguluyor. Müslüman bir halka işgali tatlı göstermeye çalışıyor.

Yine soruyoruz, neyin şehidi, kimin şehidi? “Haçlı seferi”nde şehit olunuyor mu?

Bir de şu var: halka ikide bir “orada bizim birliklerimiz savaşmıyor, yol yapıyor, sağlığa yardım ediyor, Afgan halkının refahına destek oluyor” diyorlar. Şimdi basına sızan şu bilgilere bakın. “Şehit” ilan edilen 12 askerden Binbaşı Serkan Doğan olaydan bir gün önce sadece anasıyla falan değil ayrı ayrı telefon ederek bütün akrabalarıyla helalleşiyor. Amcası “Cenabı hak ona bildirmiş” diyor. Daha büyük ihtimal olayın bir kaza olmadığı, binbaşıya komutanlarının tehlikeli bir operasyona gidiyor olduğunu bildirmiş olduğu diye düşünülemez mi?

Hele hele bir başka şehitin, Üstteğmen Okan Melikoğlu’nun kardeşlerinin söylediklerini de göz önüne alırsak: Melikoğlu, ölümünden bir gün önce, “Operasyona gidiyoruz, telefonum çekmeyebilir” demiş ailesine. Acaba kim hakikati saklıyor? Melikoğlu’nun ailesi mi, devlet mi?

Şehit aileleri! “Vatan sağ olsun!” diyormuşsunuz. Demeyin! “Amerika sağ olsun!” deyin! Sizi, “Çocuklarınızı yüreğimize gömdük” diye avutanlar, onları “barış gücü” safsatasıyla, yurtlarının binlerce kilometre uzağında, başka insanların vatanını işgal etmiş olan emperyalizmin hizmetinde çarpıştırdılar, ölmelerine yol açtılar, kara toprağa gömdüler. Şimdi de “şehit” edebiyatı yapıyorlar. Hesabını sorun!