Fransa: faşizmle 2017’ye randevu

 

 

Cumhuriyet gazetesi birinci sayfasına başlık atmış: “Solun taktiği tuttu: Aşırı sağ hezimete uğradı”. Mezarda ıslık çalmanın Türkçesi. “Sol”un taktiği tutuyor ve “sol” iki bölgenin meclisinden bütünüyle siliniyor! Aman ne güzel taktik! Ülkenin kuzeyindeki geleneksel olarak proleter Nord-Pas-de-Calais-Picardie’de bölgesinde Bölge Meclisi’nde sadece sağcı ve faşist temsilciler yer alacak! Bölgenin güneyindeki turizm-kültür-ticaret bölgesi Provence-Alpes-Côte d’Azur’de Bölge Meclisi’nde sadece sağcı ve faşist temsilciler yer alacak! Bu meclisler ulaşım, enerji, eğitim, mesleki eğitim, bayındırlık gibi işleri yürüten gerçek devlet birimleri. Şimdi proleter kuzey bizim Bayburt’a, kültürün güneyi, Marsilya, Aix, Cannes bizim Yozgat’a benzedi. Bir “sol” bu kadar çarşaflayabilir. Bunun adı da “solu taktiği tuttu”.

Onun da ötesinde, böyle taktiklerle oyalanıp ve sola yatkın halkı oyalayıp ardından Avrupa Birliği’nin neoliberal politikalarını izleyen bir “sol” aslında uzun vadede faşist iktidarı hazırlıyor demektir. Yukarıdaki grafiğe bir göz atın. Fransa’nın ön-faşist (ya da proto-faşist, bu kavramı, henüz tam faşist olmayan, ama her an oraya dönmesi potansiyeline sahip bir parti anlamında kullanıyoruz.) partisi Front National’in (FN-Ulusal Cephe) 30 küsur yılda nasıl adım adım yükseldiğini ve bugün geçmişteki bütün rekorlarını kırdığını görmek ne kadar kolay! 2012’de partinin genç ve dinamik yeni başkanı Marine Le Pen, yaşlı ve taşlaşmış babası Jean-Marie Le Pen’den bayrağı devraldıktan bir süre sonra ilk kez cumhurbaşkanı adayı olduğunda ilk turda 6 milyon oyu geçmişti. Şimdi geçtiğimiz Pazar günü partinin oyları 7 milyona yaklaştı! Tam olarak 6 milyon 800 bin! “Aşırı sağın hezimeti” bu ise, zaferi nasıl olacak acaba?

Evet, FN’in herhangi bir bölgeyi ele geçirmesi mümkün olmadı. Ama bunun FN’in lehine mi aleyhine mi olduğu tartışma götürür. 2017’de yapılacak cumhurbaşkanı seçimine kadar bir buçuk yıl boyunca FN’in birkaç bölgede işleri yüzüne gözüne bulaştırması, iktidarda öteki hâkim sınıf partilerinden farklı bir şey yapamadığının kanıtlanması belki de daha iyi olacaktı. Şimdi sözde “sol”, Cumhurbaşkanı François Hollande’ın partisi, adı “Sosyalist”, kendisi sosyal kapitalist Parti ile bir önceki cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Les Républicains (Cumhuriyetçiler) partisi al gülüm ver gülüm paslaşırken tek büyük muhalefet partisi olmak Le Pen için belki de mutsuz ve umutsuz halkın gözünde daha da büyük bir koz olacak.

Siz bir “sosyalist” hükümet düşünebiliyor musunuz ki, işsizlik sorununu (yüzde 10, 6!) hatırlaması için faşistlerin uyarısı gerekiyor? FN böylesine büyük bir başarı kazanır kazanmaz Başbakan Manuel Valls hemen “işsizler için dev ölçekte bir mesleki eğitim programı” ilan ediyor. Bu işsizlerin bu seçimden önce sorunu yok muydu? Onlara bir olanak tanımak için ille 7 milyon işsiz, işçi, emekçi insanın, kapitalist krizin sorumlusunu göçmen işçiler sandıkları için oyunu faşistlere mi vermesi gerekiyordu? Bu ne ahlaksızlıktır ki kendine “sosyalist” adını takmış bir parti, milyonlarca işsizin sorunlarını iktidarda olduğu üç buçuk yıl boyunca görmezlikten gelir, sonra halktan tokadı yiyince kendi çıkarları için bir adım atmaya razı olur? Adım da ne adım? İşsizliğe karşı mesleki eğitim hem bir uyutma yöntemidir, işsizleri bir süre oyalamanın yöntemi, hem de bir ideolojik operasyon, sanki işsizliğin nedeni bu insanların gerekli vasıflara sahip olmamaları imiş gibi!

Kimse kendini aldatmasın! İki turun sonucunda seçimden en büyük kazançla çıkan faşizmin Fransa temsilcisi FN’dir. İlk turda Fransa’nın en güçlü partisi olarak büyük bir itibar elde etmiştir. İkinci turda herkesin hep birlikte durdurmaya çalıştığı değişim odağı olarak görünmüştür. 6 milyon oyluk rekorunu kırmış, 7 milyona yaklaşmıştır. 13 bölgenin toplamında bölge meclislerindeki temsilci sayısını 2010’a göre 118’den 358’e, yani üç katına çıkarmıştır.

“Sosyalist” Parti ise hezimete uğramıştır. 2010’da 22 bölgenin 21’ini kazanmıştı. Şimdi (bölgeler birleştirildiği için sayısı azaldı) 13 bölgeden sadece 5’ini almıştır. Bölge meclislerinde temsilci sayısı Fransa çapında yarı yarıya azalmıştır! Bazı yerlerde ittifak yaptığı ekolojistlerle birlikte ele alındığında ülke çapında 555 sandalye yitirmiştir. Bugün elinde sadece 520 sandalye kalmıştır.

Nicolas Sarkozy’nin partisi bu yılın bahar aylarında il idaresi seçimlerinde büyük başarı kazanmışken şimdi ciddi bir darbe yemiştir. 13 bölgeden 7’sini elde ettiyse bunun ikisi sol seçmenin ödünç oylarıyladır. Sarkozy’nın kendi geleceği sorgulanmaya başlamıştır. Daha şimdiden partide başlar düşüyor. Partinin başkan yardımcısı, belediye seçimlerinde Paris Belediyesi adayı Natalie Kosciusko-Morizet ikinci turun ertesi günü toplanan Ulusal Büro tarafından görevinden alınmıştır.

Kimin kazandığı belli değil mi? Fransa’nın çok övündüğü üç renkli bayrağına atıfla kullandığımız kavramla üç renkli faşizmin yükselişini durdurmak Avrupa işçi sınıfı ve halkları için hayati bir ihtiyaç. Ama mezarda ıslık çalarak yapılamaz bu. Yapılması gereken, solda sahici bir işçi sınıfı odağı oluşturmak, işçinin-işsizin, emekçinin-emeklinin, Fransızın-göçmenin haklarını sermayenin saldırısına karşı korumak için kavga vermektir.

Fransız Komünist Partisi ve Sol Parti gibi sıkışınca neoliberalizmin uygulayıcısı “Sosyalist” Parti’yle ittifak yapanlar değil, ancak kapitalist sınıfın bütün temsilcilerine karşı işçi sınıfının çıkarlarını savunanlar faşizme karşı mücadeleyi, fabrikada, sokakta ve en sonunda sandıkta yükseltebilir.