Erdoğan’ın tek ayağı havada, HDP’liler ayakta: muhalefet altı!

Tayyip Erdoğan tek ayak üstünde yemin etti. Dün yapılan tören tamamen bir yalan üzerine inşa edilmişti. Erdoğan’ın 2010 referandumundan ve 2011 seçimlerinden bu yana düşü Türkiye’de Amerikan tipi bir başkanlık sistemi kurmak ve ülkenin başına geçerek 2023’e kadar hem ülkenin, hem de Arap ve İslam dünyasının “Reis”i olmaktı. Gezi ile başlayan halk isyanı bu düşü paramparça etti. İktidarı sarsılan, düşmenin dahi eşiğine gelen Erdoğan başkanlık sistemini düzenin kuralları uyarınca kurmayı başaramayınca, bu sefer Çankaya’ya niyetini “çaktırmadan” girip fiilen başkanlık yapmaya, böylece yetki gaspına karar verdi. Dünkü yemin töreni bu yalanın meclisteki AKP çoğunluğunun noter tasdiki idi.

Başka türlüsü nasıl düşünülebilir? İşte Erdoğan’ın dün cumhurbaşkanı olarak ettiği yeminin metni aşağıda:

"Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim."

Tayyip Erdoğan ülkenin bir numaralı pozisyonunda “milletin huzur ve refahı” için çalışacakmış! Türkiye halkının yarısına sabah akşam hakaret eden adam, milleti neredeyse toptan hasta etti! Ne huzuru? Milyonlarca işçiyi taşeronlaştırdı, Soma katliamını hazırlayan ortamı yarattı. Ne refahı? İnanan varsa beri gelsin!

Tayyip Erdoğan “adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden” ayrılmayacakmış! Zaten Ethem ve Ali İsmail ve Ahmet ve Berkin ve öteki şehitlerimiz hep temel hürriyetlerinden yararlandıkları için şehit oldular! Tayyip Erdoğan katillere kefil oldu! Şimdi insan haklarının ve temel hürriyetlerin kefili oluyormuş! İnanan beri gelsin!

Tayyip Erdoğan “üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma” yemin etmiş! Seçildikten sonra AKP başkanlığını sürdürüp halefini tayin edene kadar Resmi Gazete’ye sansür koyan, seçim kampanyası sırasında tarafsız cumhurbaşkanı olmayacağını kendi ağzıyla açıklayan adam şimdi tarafsız olacağına yemin ediyor. Tek ayak havaya!

Biz bu yalan törenlere en ufak bir önem vermeyiz. Yalan olmasa bile vermeyiz. Bizi ilgilendiren işçi sınıfı, emekçiler, yoksullar ve ezilenlerin kaderidir. Dünyaya onların gözünden bakar, öyle hareket ederiz. Tayyip Erdoğan tarafsız olmayan bir Amerikan tipi başkanlık sistemi istiyorsa, Türkiye’nin ve İslam dünyasının “Reis”i olmayı özlüyorsa, bir işçi sınıfı düşmanı olarak gücünü iktidarını arttırmak içindir. Bu yüzden, bu işçi sınıfının aleyhine bir gelişmedir. Biz buna karşı mücadele ederiz!

Anlaşılan HDP ve onun cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş için bunlar önemli değil. HDP’liler bu yalana tanıklık etmeye gidiyor. Gittikleri yetmiyormuş gibi Tayyip Erdoğan’ı ayakta karşılıyor. Karşıladıkları yetmezmiş gibi bir bölümü ayakta alkışlıyor. Alkışladıkları yetmezmiş gibi parti başkanları CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın kendisine usul sözü verilmeyince içtüzük kitapçığını fırlatmasını “nezaket ötesi” diye eleştiriyor.

CHP’lilerin şovlarına karnımız tok! Kimse böyle şovlar yaparak gerçek bir muhalafetin sorumluluğundan kaçamaz. Ama Selahattin Demirtaş’a ne oluyor? Tayyip Erdoğan’ın paralı ideolojik korumaları bol bol mevcut. Onun töreninin “saygıdeğerliği”ne halel geldi diye neden bu kadar üzülüyor Selahattin Demirtaş?

Demirtaş’ın davranışının insana 1991 seçimlerinden sonra Kürt özgürleşmesinin ilk sözcülerinin mecliste yemin etmesi sırasında Leyla Zana ve arkadaşlarının yemin ediş tarzına verilen tepkileri hatırlatıyor. Bırakın burjuva meclisinin törenlerini. İşin gerçeğine bakın!

Solun cumhurbaşkanı seçimine ilişkin politikası tartışılırken bazıları Demirtaş’ın oylarının yüzde 10’a yaklaşmasından pek sarhoş olarak Demirtaş’a oy vermeyenlere karşı zafer çığlıkları atıyorlar. Tedbiri pek çabuk elden bırakmış oluyorlar. CHP’nin stratejik ahmaklığı dolayısıyla doğan boşluktan yararlanan Demirtaş’ın yüksek oy alması tek başına hiçbir değer taşımıyor. Ne politika izleyecek Demirtaş ve onun yönetimindeki HDP? Şimdi bu acul teorisyenlerin bazıları sağa sola saldırırken ne hata yaptıklarını belki de fark etmeye başlamışlardır. Demirtaş CHP’nin davranışının “nezaket ötesi” olduğunu söylüyor. Kendisinin Tayyip Erdoğan’ın savunuculuğuna soyunması da “muhalefet altı”dır!

Seçim sonrasında bu sitede yazılan yazılardan biri şöyle bitiyordu: “Şimdi Erdoğan ile HDP’nin ilişkilerini hep birlikte izleyeceğiz. Demirtaş’a oy verenlere daha da büyük görev düşüyor!” Bu konuda da dakika bir, gol bir!

Lenin burjuva parlamentosunu Augeas’ın ahırlarına benzetiyordu. Augeas’ın ahırları Yunan mitolojisinde kahraman Herakles gelip temizleyene kadar hiç temizlenmemiş pislik yuvalarıydı. Öyle anlaşılıyor ki, modern Herakles gelip pencereleri açmadan, emeğiyle temizlemeden önce Augeas’ın ahırları kokmaya devam edecek! O modern Herakles ancak proletarya olabilir!