Erdoğan’ın doğalgaza ve Siyonizme ihtiyacı varmış!

“One minute” olayından sonra Erdoğan, tüm Ortadoğu halklarının sempatisini kazandı; İsrail karşıtı gösterilerde Erdoğan posterleri ve Türkiye bayrakları sıklıkla görülür hale geldi. O zamandan beri, başta Filistin halkı olmak üzere herkese, ne AKP’den ne de Erdoğan’dan Ortadoğu’nun ezilenlerine, sömürülenlerine bir yarar gelmeyeceğini, bunların Ortadoğu’da mezhep savaşı çıkarmaya çalıştığını, Ortadoğu halklarıyla ilgili tek planlarının, bu toprakları ağır vergilerle yıllarca soymuş Osmanlı düzenini restore etmek olduğunu anlattık.

Biz bunları anlatırken, bir yandan da Türkiye ile gayri meşru İsrail arasındaki ticaret katlanarak artıyordu. Askeri ilişkiler sürüyor, Türkiye herhangi bir itirazda bulunmayarak İsrail’in OECD’ye katılmasına yardım ediyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı, onca itiraza, tüm dünyada İsrail’i boykot ederek köşeye sıkıştırmaya çalışan BDS hareketinin onca çağrısına karşın, Batı Kudüs konaklamaklı bir umre turunu başlatarak İsrail turizmine katkı yapıyordu.

Elbette AKP’nin ve Erdoğan’ın, kendilerini tutarlı bir Filistin dostu gibi göstermesini sağlayan, sadece kendi çabaları değildi. Son yıllarda açıkça Türkiye - Katar çizgisini takip eden Filistinli direniş örgütü Hamas ve yozlaşmış Filistin Yönetimi’ni elinde tutan El Fetih de, bu söylemin inşasında AKP’ye destek verdi.

Ancak bunların, Filistin halkının dostuymuş gibi görünmeleri giderek zorlaşıyor.

Bakın, neler oldu?

Bir süredir medyaya sızan Türkiye- İsrail normalleşmesi başlıklı haber ve yorumların içeriği tartışılmaktayken, önce AKP sözcüsü Ömer Çelik “Kuşkusuz İsrail Devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur” buyurdu. Ardından Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’dan dönüşünde gazetecilere, “İsrail’e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım” dedi.

Neden?

Neden kısmı boş.

Biz dolduralım.

Gayri meşru İsrail Devleti, geçtiğimiz yıllarda Filistinlilere ait toprakların deniz içerisindeki uzantısında doğalgaz yatakları buldu. Filistinlilerin, topraklarını çaldığı gibi, gazını da çalmaya karar verdi. Bu gazı nakledebileceği tek hat var: Türkiye üzerinden Avrupa. Avrupa emperyalizmi Ukrayna meselesi yüzünden Rusya ile sıkıntılı olduğundan, Türkiye de mezhepçi maceraları yüzünden İran ve Rusya gazına artık güvenemediğinden, bu gazı istiyorlar.

Mavi Marmara olayından sonra, ilişkilerin normalleşmesi için Türkiye 3 şart ileri sürüyordu: (1) İsrail’in özür dilemesi, (2) Ölenlerin ailelerine tazminat ödenmesi, (3) Gazze ablukasının kaldırılması. İlki, 2013’te çözüldü. İkincisi zaten kolay. Şimdi sıkı durun, Ortadoğu tarihinin en büyük sahtekarlıklarından biri geliyor çünkü!

Gazze ablukasını muhtemelen Türkiye devralacak. Adını da “ablukayı kaldırdık” koyacak!

Erdoğan bakın ne diyor aynı konuşmasında: “(İsrailli yetkililer) ‘Biz ambargoyu Türkiye üzerinden kaldırırız. Türkiye üzerinden mallar, inşaat malzemeleri girebilir Gazze’ye’ dediler. Yazılı metni görmeden, bu konuda bir şey söylemem mümkün değil. Yazılı metni göreceğiz ki iş sağa sola sapmasın.”

Yani Türkiye, yakında İsrail’in ambargo memuru olacak. Adına da, “ambargo kalktı” denilecek. Hamas ve El Fetih’e de, çalınan gazdan sus payı verilecek. Muhtemelen Gazze’ye silah sevkiyatının durdurulması, böyle sağlanacak. Bunun adı, İsrail’e taşeronluktur aynı zamanda. AKP’nin de, Hamas’ın da, El Fetih’in de Filistin halkına verip verebileceği budur!

Filistin gazının çalınmasına ortak olan da, çalan kadar hırsız olacaktır! Kendinize hırsız denilmesine kızıyorsanız, hırsızlık yapmayacaksınız!